Yerel seçimlerin yapıldığı 31 Mart akşamı İstanbul sonuçlarını 23.21’de durduran ve saatler boyunca veri girmeyen Anadolu Ajansı’nın performansı ve medyanın genel tavrı tartışılıyor.
Gazeteci Hilmi Hacaloğlu, Amerika’nın Sesi için hazırladığı haberde, DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun konuya ilişkin görüşlerini bir araya getirdi.
“Türk Medyasının Seçim Sürecindeki Yayıncılık Tercihleri Eleştiriliyor” başlıklı haberde şu ayrıntılara yer verildi:
Anadolu Ajansı bunun Yüksek Seçim Kurulu’nun veri akışında yaşanan sıkıntıdan kaynaklandığını söylese de YSK, Anadolu Ajansı’nın kendi müşterileri olmadığını açıklaması iki kurum arasındaki gerilimi açığa çıkardı.
Eleştirilerin odağındaki Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı, kamuoyu önünde sessizliğini korurken Odatv’nin ajans içindeki kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Kazancı’nın çalışma arkadaşlarına “Her iki aday da ayrı ayrı ‘kazandım’ diye açıklama yaptı. Benim veri akışım durdu, ben ne yapabilirdim ki? Veri gelmedi. YSK veri göndermedi. Beni hedef gösterdiler. Ben bunlara şerbetliyim. Ekrem İmamoğlu’nun da Binali Yıldırım’ın da kazandığı sonucu vermedim. Kazandıklarını görmedim ki vereyim. Bu kararı tek başıma aldım” dediği ve istifa sinyali verdiğini yazdı.
Faruk Eren: Yayıncılık skandalı
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, 1 Mart 1925’te anonim şirket haline gelen Anadolu Ajansı’nın demokrasinin henüz adının olduğu dönemlerde bile özerk olmasına rağmen bir süredir iktidarın etkisine çok açık hale geldiğini savunuyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Eren, “Anadolu Ajansı bir devlet ajansı ve özerk olması gerekirken bu iktidar döneminde bu özerkliğini yitirdi. İktidarın istediği haberler geçti. Seçim sürecinde aynı biçimde yer aldı. Diğer partilerin mitinglerini haber yapmadı ya da o kadar geç saatte servis etti ki haberler gazetelere giremedi. Daha önceki iki seçimi de böyle yaşadık. Anadolu Ajansı, sandık başı verilerini alıyor seçim sonuçları veriyordu. Ama iktidar partisinin en çok oy aldığı yerden sonuç verdi. Sandıklar açılıyor %70 Ak Parti sonra diğer partiler, dün de bun yaptı. İstanbul’da CHP’nin öne geçtiği anlaşılınca veri akışını durdurdu. Bu büyük bir yayıncılık skandalıydı. İktidarın bir yayın organı olduğunu, AKP’nin ajansı olduğunu hepimize gösterdi” dedi.
Önderoğlu: AA bunu sorgulamalı
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise her kurumun seçim zamanı zorluk yaşamasının ihtimal dahilinde olduğunu söylemekle birlikte Anadolu Ajansı’nın bağımsız kimliğini yitirdiği için eleştirilerin hedefi haline geldiğini söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Önderoğlu, “AA, elbette seçim gecesi teknik zorluklarla karşılaşabilir. Bu bütün medya kuruluşları için geçerli olabilir onların da hakkı var. Ama Anadolu Ajansı insanları ikna edemiyorsa her şeyden önce dönüp nasıl bir personelle çalıştığı nasıl bir hiyerarşiye sahip olduğu iktidar nezdinde ve ne şekilde sözünü ettiğiniz geleneksel resmi haberciliği ne şekilde bozduğunu sorgulaması gerekir Dolayısıyla yayın zorluklarıyla karşılaşma hakkı var ama muhalefet kesimindeki siz insanlara derdinizi anlatamıyorsanız bilin ki sizin yayın çizginizin bırakın bağımsız olmayı, belirli iktidar niyetlerinin politik olarak kullanıldığı kamuoyunda çok yaygın bir şekilde yer etmiştir” dedi.
Eren: Medya adil yayıncılık yapmadı
Ancak yalnız Anadolu Ajansı’nın değil ana akım medyanın da seçim sürecindeki ve sırasındaki yayıncılık tercihleri sorgulanıyor.
Örneğin CHP’nin İstanbul Adayı Ekrem İmamoğlu’nun ilk üç basın toplantısının Fox TV dışında hiçbir ana akım mecrada yer bulmaması dikkat çekti.
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, “Uzun süredir medyanın büyük bölümü iktidarın kontrolündeydi.%90-95’in üzerinde bir orandan söz ediliyor. Medya, seçim sürecinde adaylar arasında siyasi partiler arasında hiç de adil bir yayıncılık yapmadı. Evrensel gazetecilik ilkesi hiç uygulanmadı. HDP bu medya tarafından yok sayıldı. Liderlerin hiçbir konuşması bu medya tarafından yayınlanmadı. Bazı konuşmalar cımbızlanarak aleyhlerine dönüştürülerek kullanıldı. Milliyetçi muhafazakar İyi Parti’nin liderinin hiçbir konuşması bu medyada yer almadı. Ana muhalefet partisine lütfen yer verdiler” dedi.
Önderoğlu: Medya, muhalefeti, hırpalamak için ekrana çıkardı
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, bu kez hükümete yakın yayın organlarının muhalefet partilerini görmezden gelmek yerine onları canlı yayınlara davet ederek yıpratmak çabasına girdiğini dile getirdi.
Hükümete yakın medya organlarının adaletsiz yayınları nedeniyle cezai müeyyideye tabi olmadıklarını belirten Önderoğlu, “Bu seçimde muhalefet partilerini çıkartmak zorunda kaldılar. Hırpalanması gereken bir grup vardı. Cumhur İttifakı dediğimiz ittifak tek başına desteklemek yetmiyor bir de karşısına dikiline millet ittifakını yıpratmak, çaptan düşürmek gerekiyordu. Hem siyaset dilinin bu kadar yıkıcı olduğu hem de muhalefet partilerinin aslında terör örgütleriyle bağlantılı olduğu, işte dosyalarında olur olmaz şeyler bulunduğu gibi ucube yayınların yapıldığı başka hiçbir seçim hatırlamıyorum. Nesnel gazeteciliğin rolü aslında seçim için adaylık kriterlerini yerine getirmiş bir şahsiyetin ne şekilde hedef alınabileceğini sorgulamaktır aslına bakarsanız. Fakat hiç öyle bir sorgulamaya girişilmeksizin istihbari ya da diğer arka güvenlik kaynaklarının gazetecilere sızdırdıkları ya da servis ettikleri bilgilerle yetinilerek insanlar seçimi kazandıkları halde kamuoyu önünde hedef gösterildiler” dedi.
Hilmi Hacaloğlu/Amerika’nın Sesi/Ankara
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *