İktibas, fikriyle, tarzıyla, azmi ve çabasıyla Müslümanların çorak fikir dünyalarını yeniden dirilten, zenginleştiren ve derinlik kazandıran misyonuna egemen sistemlerin tüm efendilerine rağmen devam edecektir inşallah.
Hayatımızda fikirlerin ve insanların çok önemli rolü vardır. İnsan hayatı boyunca çeşitli fikirlerle, hareketlerle, kişilerle muhatap olur ve onlardan etkilenir, ama insanları en çok ilgilendiren fikirlerdir. Çünkü insanın hayatına yön veren, davranışlarını şekillendiren, inancını belirleyen fikirlerdir. Bir fikri taşımak, yaygınlaştırmak ve gelen dalgalarla boğuşmak zor, zahmetli bir iştir. Bu anlamda fikrin yaygınlaşması, uzak diyarlara kadar ulaştırılması için çeşitli araçlara ihtiyaç duyulur ki teknolojik imkanların olmadığı dönemlerde tarihi geçmiş gazete ve dergiler bile büyük bir imkan olarak görülürdü. Böyle dönemlerde ortaya çıkmış olan İktibas dergisi, yayın hayatına başladığı günden itibaren zora talip olmuş, her şeye rağmen hak bildiğini tavizsiz bir biçimde savunmaya çalışmıştır.
İhtilal dönemlerinde bile doğrulardan vazgeçmeyen dergi, egemen düzenin efendilerine Musa duruşu gösterme gayreti içinde olmuş, dik durmuş ve İslam adına mevcut düzeni açıkça reddetmiştir. Yaşanan hayatı onaylayan, bu hayata adapte edilmeye çalışılan İslam algısına şiddetle karşı çıkmış, hakikatin vahiyde olduğuna işaret etmiştir. Müslümanların bilgi, bilinç, değer ve kimlik sorunlarına öneriler sunmuş, geçmişten gelen yanlış, hurafeci, şirk unsurları içeren din anlayışının yanlışlarını ortaya koymuştur.
Fikir dergiciliği, fikir mücadelesinin araçlarından biridir. Ancak, bu mücadele, fikrin iktidar olması ve toplum nezdinde itibar görmesi anlamına gelmez. Elbette bunlar da fikri mücadelenin parçalarıdır, ancak asıl amaç fikir için yapılacak çalışmaların bir menzile varmasından önce o fikir için bir ömrün vakfedilmesidir. Özellikle İslami kesimlerde nitelik yerine niceliğin öncelendiği, kişilerin kaybedilmemesi için safların sıklaştırıldığı, kişilerin kurumsal lehine göz ardı edildiği bir anlayış hâkim olduğundan fikrin zihinlerde yerleşmesi, gerçeklenmesi ve hayata aksetmesi imkânı azalmıştır. Bu noktada İktibas, okuyucusunun zihninde yeni fikirler inşa etmeye, başka bir dünyanın mümkün olduğu anlayışını yerleştirmeye, fikirle bir hayat inşa etmek için gerekli çalışmaların neler olabileceği ile ilgili önerilerde bulunmaya çalışmıştır. Başlangıcından günümüze kadar ise fikrin önderliğini temel alan, her şeye ve her duruma rağmen doğru bildiğini söylemekten kaçınmayan, herkesin iktidarın nimetlerinden yararlandığı dönemlerde bile bu nimetlere tevessül etmeyip aksine bu imkânlara karşı duruş sergileyen bir dergidir İktibas.
Fikir dergiciliği havalı, itibarlı bir çıkıştır, ancak aynı zamanda bu tanım çok da iddialıdır. Talibi fazla olmayan, mevcut yaşanan hayatın düzenine itiraz edilmesi nedeniyle yoğun tepkiyle karşılaşılan, para, makam, mevki kazandırmayan bir iddiayı taşımak zordur. Aynı zamanda entelektüel bir forum olan fikir dergiciliği popüler dergiler, bir ideolojiye, bir gruba, kliğe ya da cemaate ya da bir siyasi görüşe bağlı dergiler gibi alıcı bulamaz. Fikir dergilerinin entelektüel yapısı birçok kişinin okumadan dergiden uzaklaşmasını da beraberinde getirir.
İktibas tüm bu olumsuzluklara rağmen ortaya çıkmış ve ayakta kalmış bir dergidir. Her zaman yeni bir yol açmak için uğraşmış, geçmişten gelen yalan yanlış bilgilere bağlı kalmaya itiraz ettiği için birçok kesimle gerilimler yaşamıştır. Canlı, heyecanlı, dinamik bir dil kullanmış, inanca taalluk eden hatalara taviz vermeden itirazda bulunmuş ve doğru olanı vahiyden ve peygamberden örneklerle açıklamıştır. Demokrasiye ve diğer tüm sistemlere karşı durmuş, gücün esiri olamamış ilkeli, omurgalı ve köklü bir sesin adresi olmuştur İktibas.
Çıktığı günden bugüne hala her şeye rağmen doğruları söyleyen bir dergi olan İktibas’ı görmeyen, göremeyen ve görmek istemeyenlerin gözlerindeki bozukluğun sebebi aşikardır ki doğrulardan rahatsız olmalarıdır. İlk sayılardan beri bugün yaşanacakları net bir şekilde ortaya koyan ve bütün İslami(!) kesimlerin tepkisini çekmesine rağmen doğru bildiklerinden vazgeçmeyen bir derginin piyasa bilinirliğinin az olması arı duru bir İslami anlayışı tavizsiz yürütmesi ve bu netliği, bu farklı fikri okumak istemeyenlerin dergiden uzak kalma çabasından başka bir şey değildir.
İktibas sanılanın aksine popülerliğini yitirmemiş, bir mirası tüketmemiştir, aksine yıllar öncesinden Arap Baharı’nı görmüş ve Müslümanları uyarmış, Türkiye’nin neo-liberal etkiyle geleceği noktayı ifade etmiş ve bu yanlıştan dönülmesi için var gücüyle çabalamıştır. Özallı yılların Türkiye’sinde başlayan hareketlerin bugünleri oluşturduğunun altını çizmiştir. Bu söylenilenler, derginin eski sayılarına bakılarak rahatlıkla görülebilir. Türkiye’de ve dünyada çeşitli dünyevi kazançlar elde etme imkanı varken, tüm bu imkanlara sırtını dönebilme cesaretini gösteren ve çeşitli zorluklarla bu dergiyi çıkaranların, fikirlerini her çeşit ahlaksızlığa rağmen açıkça ifade etmeleri, derginin yaşaması, az bir kesimi de olsa, doğruları okuma ve anlama isteğine cevap vermeleri önemlidir.
Yakın dönemde ortaya çıkan ve kısa sürede popüler olan Wikileaks belgeleriyle ilgili olarak derginin internet sitesinde yazdığım yazının bir kısmını buraya almak istiyorum:
“Bu “insanlık namına ve doğruların gücü adına” çıkmış Wikileaks sitesi ve benzerlerini düşündüğümüzde ne acıdır ki kendi içimizde bir sızdırmaya ihtiyaç duymadan bu ve benzeri binlerce konuya açıklık getirmiş olanların akıbeti hiç hayırlı olmamıştır. Ne hikmetse içinde bulunduğumuz camia, kendinde bulunan değerleri yerden yere vurup fikri düzey yerine konjonktürel olanı, bizden olan yerine dışarıdan olanı tercih etti. Maalesef bu konularda en çok haksızlığa uğrayan İktibas dergisi oldu.
Bir zamanlar İktibas dergisinin ifşa ettiği bu malum bilgiler hep göz ardı edilmeye çalışıldı. “Sert üslup” adı altında bu gerçeklerin hep üzeri örtülüp asıldan uzaklaşılmaya çalışıldı. Ancak kaderin garip bir cilvesidir ki, İktibas’ın fikri düzlemde ele aldığı bu başlıklar ve bilgiler ne olduğu tam olarak bilinmeyen, spekülasyonlarla ortaya çıkıp günün deyimiyle yakında birçok konuyu “tüketerek” anlamını yitirtecek bir site belgelendirdi diye anlam kazandı. Dünyanın gidişatında “dost ve müttefik” olan devletlerin, darbelerin ve darbe planlarının, Avrupa Birliği bilmecesinin, Amerika, İsrail gibi ülkelerle Türkiye’nin durumu, İsrail ve Amerika’yı köşeye sıkıştıran hükümetlere ve kişilere yapılan övgülerin altındaki gerçekleri, İslam adına çıkan kişilerin hangi mahfillere hizmet ettikleri, çeşitli Ortadoğu ülkelerinin devlet başkanlarının İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlıkları, ortaya atılan birçok proje ve fikrin dünya üzerindeki operasyonlarının parçası olması, işgal ve talanların sebepleri, sistem içi mücadelenin uluslar arası güçlerle olan ilişkileri gibi birçok konu, bugün bir bilgi kirliliği içinde malum sitede değişik “gizli”lik (confidental, secret) ibareleriyle ortaya koyulmuştur. Bugün ortaya çıkınca herkesin malumun ifşası dediği belgelere ait konular İktibas dergisinde yer aldığında sadece muhalefet edilerek dergi, fikir üretirken eylemden uzaklaşmakla suçlanmıştır. Bir elçiliğin, bulunduğu ülkeyle ilgili istihbarat elemanı gibi çalışması gayet doğaldır. Buna itiraz ile nereye varılır bilinmez, ancak İktibas dergisi yine ülkedeki birçok elçiliğin bu tür faaliyetlerini ifade ettiğinde bu hassasiyetin gösterilmemiş olması da ironik bir durum olarak göze çarpmaktadır.
İktibas bu konuları Müslümanların ulusal ve uluslar arası olaylara gündelik bilgilerle ve manipülasyonlarla değil fikri düzlemde ele alması için gayret etti. Ne acıdır konjonktürel olan gerçeğin hep önüne geçti ve İktibas haksız ithamların altında kaldı.
Şöyle kısa bir İktibas turu yapacak olan okuyucu derginin hemen hemen her sayısında bu bilgilerden çok daha ciddi, kaliteli ve net ifadeleri çok önceden ortaya koyduğunu görecektir. Görünenin arkasındakine odaklanan, gerçeklerin üzerindeki örtüleri kaldırmaya çalışan, kimsenin değirmenine su taşıyıp menfaat beklentisi gütmeyen, fikri temellerini vahiyden alan bir dergidir İktibas.”
Yürürlükteki mevcut sistem yani toplumun birlikteliğini, yönünü, düşüncesini belirleyen temel faktör çok dikkatli ve iyi bir şekilde tahlil edilmelidir. Çünkü bu sistem, belli bir ideolojik anlayıştan, bir iman mantığından ortaya çıkmaktadır. Bu ortaya çıkış, bir akidedir ve akide imanın özü, merkezi ve hayata temel bakış açısıdır. Bu anlamda kafirlerden gelen haberleri alkışlayıp baş üstünde tutarken imanının bir gereği olarak ümmeti uyaran müminleri ise acımasızca eleştirenlerin hesabı Allah’a dır.
Ayakta kalamayanlar, inancına sahip olamayanlar, kişiliklerini, kimliklerini tamamlamayan, donatamayanlar kendileri olamazlar. Toplumun normlarıyla belirlenir, yönlenir, güdülür ve biterler. Güçsüzdürler her konuda; bilgilerinde, işlerinde, yaşamlarında ve en kolay tuzağa düşülebilecek ahlak konularında. Kendini tanımlayamayanlar sorunludurlar ve vazgeçebilecek birçok değerleri vardır. İnancına sahip olamazlar, düşüncelerini gereği gibi temsil edemez, anlatamazlar. Anlamlı davranışlar, ilişkiler, eylemler oluşturamazlar ve toplumun ahlak normlarının seliyle sürüklenirler. Geride kalan; yoz, zayıf, yalnız, derinliksiz, kurak, çorak topraklar misalidir. İktibas, fikriyle, tarzıyla, azmi ve çabasıyla Müslümanların çorak fikir dünyalarını yeniden dirilten, zenginleştiren ve derinlik kazandıran misyonuna egemen sistemlerin tüm efendilerine rağmen devam edecektir inşallah.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *