Bağımsız bir çatışma izleme kuruluşu olan Silahlı Çatışma Konum ve Olay Verileri’ne (ACLED) göre, İsrail 1 Ocak ile 5 Aralık tarihleri ​​arasında en az 10.631 saldırı gerçekleştirdi ve bu, tek bir yılda gerçekleştirilen en geniş coğrafi askeri saldırılardan biri oldu.

Saldırılar nasıl ölçülüyor?

ACLED, yerel, ulusal ve uluslararası haber kaynaklarından ve uluslararası kuruluşlardan siyasi şiddet, gösteriler ve diğer seçilmiş şiddet içermeyen, siyasi açıdan önemli olaylara ilişkin bildirilen bilgileri toplar ve kaydeder.

Geçtiğimiz yıl İsrail saldırılarını haritalamak için, hava ve insansız hava aracı saldırıları, topçu ve füze saldırıları, uzaktan kumandalı patlayıcılar ve diğer silahlı saldırılar dahil olmak üzere şiddet olaylarını filtreledik.

Bu olaylar İsrail güçlerinin şiddetli saldırılarını içermektedir; ancak, işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail yerleşimcilerinin Filistinlilere yönelik saldırılarındaki önemli artışı kapsamamaktadır. Ayrıca, ev yıkımları veya günlük olarak gerçekleşen gece baskınları gibi diğer İsrail saldırılarını da içermemektedir.

İsrail en çok hangi bölgelere saldırdı?

Gazze, İsrail’in bu yıl 25.000’den fazla insanı şehid ettiği ve en az 62.000 kişiyi yaraladığı en ölümcül bölge olmaya devam ediyor. İsrail, 10 Ekim öğlen saatlerinde yürürlüğe giren Gazze’deki ateşkesi yüzlerce kez ihlal ederek en az 400 Filistinliyi şehid etti ve 1100 kişiyi yaraladı. İsrail, 2025 yılının başlarında imzalanan ilk ateşkesi de defalarca ihlal ederek sonunda ateşkesi sona erdirdi.

ACLED’e göre, 5 Aralık 2025’e kadar İsrail’in saldırdığı ülkeler şunlardır:

Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria 8.332 kez
Lübnan 1.653 kez
İran 379 kez
Suriye 207 kez
Yemen 48 kez
Katar bir kez
Tunus sularında iki kez,
Malta ve Yunan sularında ise birer kez.

Bu istatistikler doğrulanmış raporlara dayanmaktadır ve çatışma bölgelerindeki raporlama eksiklikleri nedeniyle gerçek saldırı sayısını muhtemelen eksik göstermektedir.

Gazze’ye ve işgal altındaki Batı Şeria’ya yönelik saldırılar

İsrail, yıl boyunca Filistin genelinde en az 8.332 saldırı düzenledi; bu da günde ortalama 25 saldırı anlamına geliyor. Bu, Gazze genelinde en az 7.024 ve işgal altındaki Batı Şeria’da 1.308 saldırıyı içermektedir.

19 Ocak’ta başlayan ve 18 Mart’ta İsrail tarafından bozulan önceki ateşkese rağmen, İsrail Gazze genelinde, gıda yardımı arayanlar da dahil olmak üzere, saldırılarına devam etti.

İsrail, Gazze’yi yerle bir etti ve iki milyon insanı yerinden etti. 18 Mart ile 22 Mayıs arasındaki uydu görüntüleri, Gazze Şehri’nde binlerce yerinden edilmiş insanın bulunduğu bir bölgeyi gösteriyor.

İsrail, Batı Şeria genelindeki saldırılarını da hızlandırarak, direnişi bastırmak ve Cenin, Tulkarem ve Nur Şems mülteci kampları da dahil olmak üzere bölgelerdeki kontrolü sıkılaştırmak amacıyla son on yılların en büyük askeri saldırısını başlattı.

Ayrıca, bu sayıma dahil edilmeyen, bu yıl artış gösteren yerleşimci şiddeti olayları da bulunmaktadır. İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 2025 yılı itibarıyla 270’ten fazla toplulukta rekor sayıda 1.680 yerleşimci saldırısını belgeledi; bu da günde ortalama beş saldırıya denk geliyor.

Lübnan’a yönelik saldırılar

Hizbullah ile yapılan ateşkese rağmen, İsrail bu yıl Lübnan genelinde 1.653’ten fazla saldırı düzenledi; bu da günde ortalama yaklaşık beş saldırı anlamına geliyor.

Kasım 2024’te ateşkes yürürlüğe girdikten sonra bile İsrail, çoğunlukla Güney Lübnan’da yoğunlaşan ancak Bekaa Vadisi ve başkent Beyrut’un banliyölerine kadar uzanan sık sık hava saldırıları düzenledi.

İsrail ordusu, bölgeden çekilme yönündeki resmi taahhüdüne rağmen, Güney Lübnan’daki beş yüksek rakımlı noktada asker konuşlandırmaya devam ediyor. Lübnan’ın güneyindeki Dhayra’dan alınan uydu görüntüleri, İsrail saldırıları sonucu tüm bölgelerin yerle bir edildiğini gösteriyor.

İran’a yönelik saldırılar

13 Haziran’da İsrail, 200 savaş uçağıyla İran genelindeki düzinelerce nükleer, askeri ve altyapı tesisini hedef alan bir dizi hava saldırısı başlattı; bu saldırılar arasında ülkenin Natanz’daki ana nükleer tesisi de yer alıyordu. 12 gün süren çatışma boyunca İsrail, yerleşim bölgelerine de saldırdı ve birçok nükleer bilim insanı ve askeri komutanı hayatını kaybetti.

22 Haziran’da Amerika Birleşik Devletleri saldırılara katılarak Fordow, Natanz ve İsfahan’daki üç nükleer tesisi bombaladı.

İran, İsrail şehirlerine yüzlerce balistik füze ile misilleme yaptı.

ACLED’in verilerine göre, İsrail o dönemde İran’ın 31 eyaletinden 28’ine hava veya insansız hava aracı saldırıları kullanarak en az 379 saldırı düzenledi.

Suriye’ye yönelik saldırılar

Geçtiğimiz yıl boyunca İsrail, Suriye’ye 200’den fazla saldırı düzenledi; saldırıların büyük çoğunluğu güneydeki Kuneytra, Deraa ve Şam vilayetlerinde yoğunlaştı.

İsrail’in hava saldırıları geçen yıl yoğunlaşmış olsa da, İran askeri tesislerini ortadan kaldırma iddiasıyla eylemlerini haklı çıkarmaya çalışarak yıllardır Suriye’ye saldırıyor.

İsrail, Aralık 2024’te Esad hükümetinin düşmesinden bu yana, silahların “aşırıcılara” ulaşmasını engellemeye çalıştığını iddia ediyor. İsrail bu terimi, son olarak Beşar Esad’ı devirme operasyonuna öncülük eden Suriye’nin ana grubu Hayat Tahrir el-Şam (HTS) dahil olmak üzere, değişen bir aktörler listesi için kullanıyor.

16 Temmuz’da İsrail, Suriye Savunma Bakanlığı karargahına ve başkent Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayına yakın bir bölgeye saldırdı ve bölgedeki askeri cepheyi dramatik bir şekilde tırmandırdı.

Yemen’e yönelik saldırılar

ACLED’e göre, İsrail geçen yıl Yemen’de, yaklaşık 1200 km (750 mil) uzaklıktaki Husi milislerine karşı en az 48 saldırı düzenledi. 28 Ağustos 2025’te İsrail hava saldırıları, başkent Sanaa’da düzenlenen Husi hükümeti toplantısını hedef aldı ve Husi Başbakanı Ahmed el-Rahavi ile diğer birçok üst düzey yetkili şehid oldu.

İsrail ayrıca Yemen’deki Husi kontrolündeki altyapıyı da hedef aldı; bunlar arasında Sanaa uluslararası havaalanı, Hodeidah limanı ve çeşitli elektrik santralleri yer alıyordu.

6 Mayıs 2025’te ABD ve Husiler karşılıklı saldırıları durdurma konusunda anlaştılar. Ancak bu, Husilerin Gazze’deki Filistinlilerle dayanışma içinde insansız hava araçları ve füzelerle İsrail’e yönelik saldırılarını durdurmayı içermiyordu.

Katar’a saldırı

9 Eylül’de İsrail, Hamas liderliğinin ABD’nin önerdiği Gazze ateşkesini görüşmek üzere toplandığı sırada Katar’ın başkenti Doha’ya saldırdı. Saldırı, Doha’daki birçok yabancı elçiliğin, okulun, süpermarketin ve hem Katarlıların hem de yabancı uyrukluların yaşadığı yerleşim yerlerinin bulunduğu Batı Körfezi Lagünü bölgesinde gerçekleşti.

Saldırıda, Hamas’ın üst düzey lideri Halil el-Hayya’nın oğlu, el-Hayya’nın ofis müdürü, üç koruma ve bir Katarlı güvenlik görevlisi de dahil olmak üzere altı kişi can verdi. Ancak örgütün üst düzey liderlerinin saldırıdan sağ kurtulduğu bildirildi.

İsrail’in saldırısının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Katar’a “dış saldırı” durumunda açık bir güvenlik garantisi sağlayan bir başkanlık kararnamesi imzaladı.

Uluslararası sularda saldırılar

2025 yılında, kuşatma altındaki Gazze halkına yardım ulaştırmak ve İsrail’in yasadışı ablukasına meydan okumak amacıyla bir dizi uluslararası özgürlük filosu Gazze’ye doğru yola çıktı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından işletilen Conscience gemisi, 2 Mayıs’ta Gazze’ye doğru yola çıkmaya hazırlanırken, Malta kıyılarından sadece 26 km (14 deniz mili) açıkta silahlı insansız hava araçları tarafından iki kez saldırıya uğradı. Saldırı sonucunda yangın çıktı ve dört kişi yanık ve kesikler de dahil olmak üzere hafif yaralandı.

9 Eylül’de, Gazze’ye doğru yola çıkan Global Sumud Filosu, Tunus’un Sidi Bou Said limanında bir insansız hava aracı saldırısına uğradı ve yangın çıktı; ancak tüm yolcular ve mürettebat güvende kaldı.

24 Eylül’de İsrail, Yunanistan açıklarında bulunan teknelerinden patlama sesleri duyduklarını ve çok sayıda insansız hava aracı saldırısı gördüklerini bildiren filo organizatörlerine saldırdı.

(Kaynak: el Cezire)