Kabine sekreteri ve Eğitim Bakanı Bridget Phillipson, Sky News’e yaptığı açıklamada, İngiltere’nin ateşkes anlaşmasının “şekillendirilmesinde yer aldığını” öne sürdü, “Bunun şekillenmesinde perde arkasında kilit bir rol oynadık,” dedi. “Bunu yapmamız doğru, çünkü bölgede kalıcı bir barışa doğru ilerlemek, kendi ulusal çıkarlarımız da dahil olmak üzere hepimizin çıkarına.”

Rehinelerin yakında serbest bırakılacağı ve Gazze’ye insani yardım akışının başlayacağı umuluyorken, İngiltere’nin ateşkesi uygulamak için asker konuşlandırma konusunda “hiçbir planı” olmadığını vurguladı. Phillipson, “Hepimiz ateşkesin sürmesini umuyoruz” dedi.

“Önümüzdeki birkaç saat içinde, vicdansızca uzun bir süredir tutulan rehinelerin serbest bırakıldığını görmeyi umuyoruz ve bu süreç aracılığıyla Gazze’nin yeniden inşa edilebileceği, insani yardımların ulaşabileceği ve Filistin halkının kendi devletine sahip olabileceği ve güvenli ve emniyetli bir İsrail ile birlikte barış içinde yaşayabileceği kalıcı ve uzun süreli bir barışa doğru ilerleyebileceğimiz bir sonraki aşamaya geçeceğiz.”

İngiltere nasıl bir rol oynadı?

Phillipson, İngiltere’nin gerçekte nasıl bir rol oynadığı sorulduğunda, “Bunlar, dahil olduğumuz karmaşık diplomasi meseleleri. Ancak Amerikan hükümetinin bizi bu noktaya getirmede oynadığı kritik rolü memnuniyetle karşılıyor ve kabul ediyoruz.” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinin Filistin’i bir devlet olarak tanıyarak bir barış anlaşmasına varmayı zorlaştırdığı yönündeki iddiaları sorulduğunda, “Hükümet olarak bunun doğru şey olduğuna inandık. Eğer bu olmasaydı, artık Filistin devleti diye bir seçenek olmayacaktı.” dedi.

“Herkesin bu karara katılmadığını” anladığını belirten Trump, ancak iki devletli çözüm umutlarını canlı tutmak için tanınmanın gerekli olduğunu vurguladı.