Amerika’nın Vicdanına Sığınan Sözde Müslümanlara…

Amerika’nın Vicdanına Sığınan Sözde Müslümanlara…

Son yıllarda İslam dünyasında giderek artan bir eğilim var: Amerika’nın “vicdanına” sığınma arzusu. Sanki adalet Beyaz Saray’da dağıtılıyor, sanki mazlumların kurtuluşu Pentagon’un merhametine bağlı. Ne büyük yanılgı!

Zafer Çam

Sözde Müslümanların Yeni Kıblesi
Dünya hızla değişiyor; haritalar yeniden çiziliyor, ittifaklar şekil değiştiriyor, güç dengeleri sarsılıyor.
Ancak bazı gerçekler tüm bu kaosun ortasında berrak bir şekilde parlıyor: Zalim hâlâ zalim, mazlum hâlâ mazlum.
Ve ne yazık ki, bazı sözde Müslümanlar hâlâ zalime yaltaklanmakla meşgul.
Son yıllarda İslam dünyasında giderek artan bir eğilim var: Amerika’nın “vicdanına” sığınma arzusu.
Sanki adalet Beyaz Saray’da dağıtılıyor, sanki mazlumların kurtuluşu Pentagon’un merhametine bağlı.
Ne büyük yanılgı!
Kendilerini “modern”, “diyalog yanlısı”, “ılımlı” Müslümanlar olarak tanıtan bu çevreler, dinin özünü yitirmiş, şekilciliğe saplanmış, İslam’ı yalnızca bireysel bir ibadet alanına hapsetmiş durumda.
Onlara göre İslam, sosyal adaletten, direnişten, ümmet bilincinden arındırılmış, Amerika’nın ve Batı’nın onay vereceği biçimde yeniden kurgulanmış bir “medeniyet projesi”.
Bugün Amerika’da, Avrupa’da boy gösteren bazı “İslam devletlerinin liderleri”, mazlumların çığlığı karşısında sessiz, zalimlerin sofrasında ise oldukça iştahlı.
Filistinli çocuklar bombalanırken, Suriye kan ağlarken, ırak parçalar ayrılırken, Yemen susuzluktan kırılırken tek bir tepki vermeyen bu atanmış liderler.
Ne ilginçtir ki, Allah’tan değil, Donald Trump’da razı olma derdindeler.
Kukla liderlerin Amerika ve İsrail’e bir çıt sözleri olmayanların Yeni Kıblesi Washington.
Mesele sadece kişisel tercihler değil, sistematik bir dönüşüm projesiyle karşı karşıyayız.
Emperyalist güçlerin yıllardır uyguladığı “ılımlı İslam” projesi, bugün meyvelerini veriyor.
Artık birileri, namaz kıldığı sürece Amerika’nın çıkarlarına hizmet edebileceğine inanıyor.
İslam, içi boş bir ayinler zinciri haline getiriliyor; ruhu yok, iradesi yok, eylemi yok, onuru yok.
Unutulmasın: İslam teslimiyet dinidir ama zalime değil, yalnızca Allah’a teslim olunur.
Bugün Amerika’nın çıkarlarını korumak uğruna susanlar, yarın mazlumun ahını sırtlarında taşıyacaklar.
Biz bu filmi daha önce de izledik.
Bir zamanlar Haçlıların karşısında dua ile direnenler vardı; bugün ise aynı duaları, Haçlı torunlarının hoşgörüsüne sığınmak için ediyor bazıları.
Onlar, İslam’ın izzetini temsil etmiyor.
Onlar, kendi korkularını “makuliyet” kisvesiyle örtmeye çalışan konfor Müslümanları.
İslam, bedel ödemeyi göze alanların dinidir.
Bilal-i Habeşi’nin taş altında “Ahad” deyişinden, Hüseyin’in Kebeli’deki direnişine kadar uzanan bir onur yolculuğudur bu.
Ve bu yol, Washington’dan değil, Mekke’den, Medine’den, Kudüs’ten geçer.
Amerika’nın vicdanı yoktur; çıkarı vardır.
Bunu hâlâ anlamamış olanlar, ya gerçekten cahildir ya da bu çarpık düzende kendilerine bir yer edinmenin derdindedir.
Her iki durumda da söyledikleriyle değil, sustuklarıyla yargılanacaklar.
Eğer bir gün “vicdan” ararsak, onu Beyaz Saray’ın mermer salonlarında Donald Trump’ın yanında değil, Gazze sokaklarında taş atan bir çocuğun gözlerinde bulacağız.
Ve biz, o çocuğun tarafındayız.
Çünkü gerçek Müslüman, mazlumun yanındadır, makbul görünenin değil.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *