“ABD’deki İran uyruklu kişilere muhtelif zamanlarda, küçük meblağlarla 2.5 milyar TL’ye yakın para gönderdiği tespit edilen 417 şüpheliyle ilgili başlatılan operasyonun detayları yavaş yavaş netleşiyor. Hem gözaltına alınan 267 kişinin İstanbul Emniyeti’ndeki sorgu ifadelerine hem de MASAK raporuna göz gezdirince, “bu işin altında başka bir iş var” dememek elde değil…”

Sabah gazetesi ekonomi yazarı Dilek Güngör detaylara ilişkin, bugünkü yazısında şu noktalara dikkat çekti:

Mesela, 417 şüphelinin 267’si Türk. Hepsi de birbiriyle bağlantılı kişiler. Henüz yakalanamayanların büyük bölümü ise yabancı…

Onlar 267 kişiye farklı farklı bankalarda hesap açtırıp, bu hesaplar üzerinden ABD’ye para transferi yaptıran, işlemler karşılığında da hesabı açan kişiye komisyon veren yöneticiler…

Paralar, MASAK denetiminden kaçırılmak için bavulla veya kargoyla Türkiye’ye sokuluyor. İllegal yöntemlerle getirilen paranın ABD’ye transferi için Türkiye’nin çeşitli illerinden isimler bulunuyor. Bu kişilerden vekaletler alınıyor.

Bankada hesap açıp para transferini gerçekleştiren kişiler arasında ev hanımları, işçiler, öğrenciler göze çarpıyor. Hatta farklı zaman aralıklarında 200 bin dolar para transferi gerçekleştiren öğrenciler var. Bu para transferini gerçekleştiren kişilerin hesaplarına işlem karşılığında 500-1.000- 1.500 TL komisyon yatırılıyor.

Bilgiler geldikçe, Bank Asya’ya el konulma sürecinde yaşananları hatırladım. Hatırlarsınız, o dönemde bankanın kapısından dahi geçmemiş onbinlerce kişiye (ağırlıklı ev hanımı ve öğrenci) hesaplar açtırılmıştı. FETÖ aklı sıra 17-25 Aralık’taki hükümeti devirme operasyonu sonrasında açılan hesaplarla ‘mağdur edebiyatı’ yapacaktı. Bankaya el konulduğunda ‘ev hanımının parasına el konuldu’ diye feveran edecekti.

Kara para operasyonunun FETÖ ile bağlantısı var mı bilemiyorum. Yakında anlarız. Ama bildiğim tek bir şey var. Önümüzdeki günlerde bu iş daha çok su kaldıracak…