Suudiler Cidde’de dünyanın en yüksek binasını inşa etmekle meşguller. 828 metrelik Burj Khalifa’yı geçerek bin metreyi aşacak bir gökdelen inşaatı yapıyor. Onlar göğe yükselmeye çalışırken, Gazze’de toprağa çocuklar gömülüyor. O halde sormak lazım: Bu nasıl bir çelişki?
Zafer Çam
Gazze’de çocuklar ölürken, kadınlar feryat ederken, yaşlılar gözyaşlarıyla toprağı ıslatırken dünya bir kez daha seyirci.
İsrail’in soykırım boyutlarına ulaşan saldırılarına karşı uluslararası toplum sessizliğe gömülmüş durumda.
Bombalar sivilleri hedef alıyor, yardım konvoyları vuruluyor, çadırlar yakılıyor.
Açlık, susuzluk, yoksulluk, ölüm, yıkım…
Bu, Filistin’in her gün yaşadığı gerçeklik.
Ama asıl acı olan; İslam dünyasının sessizliği.
Bir zamanlar zulme karşı “dur” diyen sesler bugün yok.
Müslüman coğrafyalar suskun, ürkek, tepkisiz.
En çok da Kâbe’nin gölgesindeki topraklardan yükselmesi gereken ses kayıp.
Suudi Arabistan’dan bahsediyorum.
Artık halk arasında ona “Sudi Amerika” demek daha uygun düşüyor.
Sudi Amerika saray soytarılarına iyi yakışıyor.
Filistin yanarken Suudi Amerika “pardon” Arabistan ne yapıyor?
Cevap: Cidde’ye Gökdelen dikiyor.
Cevap: Çöle yapay karla kış sporları kompleksi inşa ediyor.
Cevap: 500 milyar dolarlık fütüristik şehir projeleriyle övünüyor.
2029 Asya Kış Oyunları’na ev sahipliği yapacak Suudi Arabistan, kar yağmayan çölde yıl boyu kullanılacak bir kayak merkezi kuruyor.
Yetmedi; Cidde’de dünyanın en yüksek binasını inşa etmekle meşguller. 828 metrelik Burj Khalifa’yı geçerek bin metreyi aşacak bir gökdelen inşaatı yapıyor.
Onlar göğe yükselmeye çalışırken, Gazze’de toprağa çocuklar gömülüyor.
O halde sormak lazım: Bu nasıl bir çelişki?
Bir yanda Müslümanların kutsal davaları kanla bastırılırken, diğer yanda İslam’ın beşiğinde lüks, şatafat, gösteriş içinde bir saray hayatı.
Oysa bu topraklar, Peygamber’in mirası değil miydi?
Ne yazık ki bugün, Ebu Lehep’in torunları o mirasın üzerinde oturuyor. Kureyş’in kibri, Firavun ‘un kuleleri, Nemrut’un ihtişam tutkusu…
Hepsi tekrar sahnede.
Kur’an bize bir sahne anlatır:
“Firavun dedi ki: ‘Ey Hâmân! Benim için yüksekçe bir kule yap, belki göklere çıkar da Musa’nın ilahını görürüm. Doğrusu ben onu yalancı sanıyorum.'”
Ve sonunda Firavun’un tuzağı, hüsrandan başka bir sonuç doğurmadı. (Mümin, 36–37)
Bugün Suudi Arabistan’ın yükselttiği kuleler, geçmişin Firavun kulelerinden başka bir şey değildir.
Dikilen her beton, sessiz kalınan her zulüm, taşınan her lüks; zalime taşıdıkları odun gibidir.
Ey Suudi Arabistan!
Yahudi’nin yaptıklarını eleştirmeye ne hakkın var?
Sen de onunla aynı zulme sessiz kalarak, hatta destek vererek ortak olmuyor musun?
Bugün Müslümanlar Gazze’de diri diri yakılırken, senin gökdelenlerinin gölgesi bu ateşi söndüremeyecek.
Saltanatın ne kadar büyük olursa olsun, Firavun’un sonu seni bekliyor.
Zulme ortak olanların, sessiz kalanların, gösterişle göz boyayanların sonu bellidir.
Allah’ın adaleti şaşmaz.
Tarih bunu defalarca yazdı, bir kez daha yazacaktır.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *