İsrail’in bu stratejisiyle hem bölgesel güç dengelerini yeniden kurmayı hem de iç ve dış kamuoyunda sarsılan itibarını toparlamayı hedeflediği değerlendiriliyor. Bu süreçte ABD’nin rolü de oldukça belirleyici.
İsrail-İran Gerilimi Ne Getirecek?
Zafer Çam
Ortadoğu bir kez daha büyük bir çatışma tehlikesiyle karşı karşıya. Gazze’de devam eden insani kriz tüm dünyanın vicdanını sızlatırken, şimdi de İsrail ile İran arasında tırmanan gerilim, bölgeyi daha da karmaşık bir noktaya taşıyor.
İsrail’in son dönemdeki askeri ve siyasi hamleleri dikkat çekici.
Gazze’de yaşanan yıkımın uluslararası kamuoyundaki etkisi hâlâ sürerken, İsrail’in dikkatleri İran’a yönlendirmesi tesadüf değil.
Tel Aviv yönetimi, İran’ı yıllardır bölgedeki en büyük tehdit olarak tanımlıyor.
Ancak bu kez mesele sadece güvenlik değil, aynı zamanda bir algı yönetimi süreci de yaşanıyor.
İran’la yükselen gerilim, Gazze’deki gelişmelerin gölgede kalmasına neden olabilir.
İsrail’in bu stratejisiyle hem bölgesel güç dengelerini yeniden kurmayı hem de iç ve dış kamuoyunda sarsılan itibarını toparlamayı hedeflediği değerlendiriliyor.
Bu süreçte ABD’nin rolü de oldukça belirleyici.
Washington yönetimi, İsrail’in güvenliğini bir öncelik olarak görmeye devam ediyor ve İran’dan gelebilecek saldırılara karşı açık destek veriyor. Bu durum, çatışmanın iki ülke arasında sınırlı kalmayabileceğini, hatta daha geniş bir alana yayılabileceğini gösteriyor.
Böylesi bir senaryoda en büyük zararı yine bölge halkları görecektir. Ortadoğu’nun yorgun coğrafyası, yeni bir savaşın yükünü taşıyacak durumda değil.
Sivillerin hayatı, bölgede kurulmaya çalışılan güç dengelerinin arasında bir kez daha riske atılıyor.
Türkiye ise gelişmeleri dikkatle izliyor.
Bölgesel bir savaşın Türkiye dahil tüm komşu ülkeleri olumsuz etkileyeceği gerçeğiyle hareket eden Ankara, çatışmaların büyümemesi için diplomasiye ağırlık veriyor.
Bu çaba, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölge halklarının geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’deki ağır insan hakları ihlallerini gölgelemek için başka krizler yaratma politikası, dünya barışı açısından son derece tehlikeli bir yön taşıyor.
Artık dünyanın, bu felaket senaryolarına ortak olmaktan vazgeçmesi ve barışı önceleyen, insan hayatını esas alan bir bakış açısını benimsemesi gerekiyor.
Sonuç olarak; İsrail ile İran arasında artan tansiyon, sadece askeri bir mesele değil, aynı zamanda büyük bir siyasi oyunun parçası.
Bu oyunun sonucu, tüm bölgeyi etkileyebilir.
Şimdi, gerginliği artıran değil, düşüren adımlara ihtiyaç var.
Aksi hâlde Gazze’de yaşanan acıların benzeri, çok daha geniş bir coğrafyada tekrar edebilir.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *