“NATO dışı önemli müttefikler”, AUKUS ve FVEY yapıları, Çin başta olmak üzere küresel toplumun kahir ekseriyetinin yüksek sesle gündeme getirdiği çok kutuplu dünya düzeni talebine karşı ABD’nin geliştirdiği bir yanıt niteliği taşıyor. Bu ittifaklar, hegemonyasını kabul ettireceği vasal devletler oluşturma anlayışı çerçevesinde gelişiyor. Son müttefik Nairobi karışmadan 1 ay önce de ABD’den ülkeye bir ziyaret gerçekleşmişti.
Gazeteci Mehmet A. Kancı, ABD’nin “NATO dışı önemli müttefiki” olmanın ne anlama geldiğini ve geçtiğimiz günlerde bu sıfatı alan Kenya’da yaşananları AA Analiz için şöyle kaleme aldı:
***
İstikrarsızlıkların jeopolitik iklimin normaline dönüştüğü günümüzde, kanıksadığımız rutin krizlere her gün yenileri ekleniyor. 25 Haziran’da Afrika kıtasının görece istikrarlı ülkelerinden Kenya’da yaşanan protestolar, içeriği ve zamanlaması itibarıyla dikkatle izlenmeye devam edilmesi gereken unsurlar barındırıyor. Kenya’da ekonomik kriz kaynaklı yaşanan toplumsal olaylar halkın bir kısmının yeni vergi yasasını protesto etmek için parlamentoya yürümesiyle zirveye ulaştı. 20’den fazla can kaybı sonrasında ordunun sokaklara çağırılmasıyla tansiyon şimdilik dindi.
ABD’nin kurduğu ittifaklar eşitler arasında bir ilişkiden ziyade hegemonyasını kabul ettireceği vasal devletler oluşturma anlayışı çerçevesinde gelişiyor.
Batı’nın Afrika’daki güvenli bölgesi: Kenya
1963’te İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Kenya, Birinci Soğuk Savaş boyunca Batı dünyasının Afrika’da ayağını sağlam bastığı ülkelerden biriydi. Hatta 1976’da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve Kızıl Ordu Fraksiyonu tarafından kaçırılan Air France uçağına yönelik operasyonda, İsrail gizli servisi Mossad, Kenya devleti ve hükümetindeki bağlantılarından ileri seviyede yararlanma imkanı buldu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail ile yakın mesaisi, Kenya’yı 1998’de adını yeni yeni duyurmaya başlayan terör örgütü El Kaide’nin de hedeflerinden biri haline getirdi. 7 Ağustos 1998’de Kenya’nın başkenti Nairobi ve Tanzanya’nın Darüsselam kentindeki ABD diplomatik misyonları bombalı araç saldırılarının hedefi oldu. Nairobi’deki patlamada yaşamını yitiren 213 kişiden 201’i Kenya vatandaşıydı. Bu tarihi arka plana vakıf olmadan 25 Haziran 2024’de Kenya’da yaşananları ve yaşanacakları anlamlandırmak kolay olmayacaktır.
Nairobi karışmadan 1 ay önceki ABD ziyareti
Nitekim, Nairobi’deki şiddet olaylarından kısa süre önce 22 Mayıs’ta Kenya Devlet Başkanı William Ruto ABD’nin başkenti Washington’a sonuçları itibariyle dikkat çekici bir ziyaret yaptı. Ruto, 16 yıldır Washington’da ağırlanan ilk Afrikalı devlet başkanı unvanını kazanırken, ülkesi Kenya, ABD’nin “NATO dışı önemli müttefikleri” arasına katıldı.
Arjantin, Avustralya, Bahreyn, Brezilya, Fas, Filipinler, Güney Kore, İsrail, Japonya, Katar, Kolombiya, Mısır, Pakistan, Singapur, Tayland, Tunus, Ürdün, Yeni Zelanda gibi ülkeler daha önce ABD’nin bu ayrıcalığına mazhar olmuştu. Ancak Kenya Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında bu unvana sahip ilk ülke oldu. Kenya dahil ABD ile “NATO dışı önemli müttefik” ilişkisi kuran bu 19 ülkeyi değerlendirecek olursak bu ülkelerin en az 6’sı standart üstü yer altı enerji ve mineral kaynaklarına sahip, 4’ü dünyanın önemli su kaynaklarına ve akarsularına hakim. Ayrıca bu ülkelerden 9’u dünya deniz ticareti için stratejik önemi haiz geçitleri kontrol ediyor. Son olarak İsrail de muhtemelen garnizon devlet statüsüyle bu listede kendisine yer buluyor.
İttifak lazımsa onu da ABD yapar (!)
Peki şimdi sıradaki soruya gelelim. Gerek BRICS, gerek ŞİÖ gerekse Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) gibi oluşumlara şüpheyle yaklaşan ABD, “NATO dışı önemli müttefik” kadrosu kurarak neyi amaçlıyor?
Birinci Soğuk Savaş’ın bitiminden bugüne yaşanan gelişmeler, ABD’nin NATO eliyle Avrupa enerji piyasasına sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) satmasıyla nüfuz alanını Rusya istikametinde genişletmeye çalıştığına şüphe bırakmayacak bir seyir izliyor. Washington yönetiminin zaman zaman gündeme gelen “Arap NATO’su” ya da “Asya NATO’su” gibi girişimlere dair zemin arayışları ise aşınan hegemonik gücüne bağlı olarak karşılık bulmadı.
ABD’nin yeni NATO’lar yaratma yönündeki teşebbüslerinin karşılıksız kalması, nüfuz alanını genişletme gayretlerinin sonuçsuz kaldığı anlamına gelmiyor. ABD’nin 2021 Eylül’de NATO müttefiki Fransa’yı da dışlayarak İngiltere ve Avustralya işbirliğiyle Hint-Pasifik bölgesi için inşa ettiği AUKUS ittifakı, küresel nüfuz mücadelesinin hedeflerine ışık tutar nitelikteydi. NATO’yu küresel boyuta taşıma konusunda Avrupa’daki müttefiklerinden destek görmeyen ABD, konunun istihbarat ayağını aslında İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Anglo-Sakson ortakları aracılığıyla kotarmıştı. Örneğin, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere, ABD ve Avustralya’nın dahil olduğu Beş Göz (Five Eyes-FVEY) 2001’den itibaren teröre karşı küresel mücadele gerekçesiyle Hint-Pasifik bölgesinde çok daha aktif bir profil çizmeye başladı.
Çok kutuplu dünya talebine, ABD hegemonyasındaki ittifaklarla yanıt
Kenya’dan başlayarak, yap-bozun parçalarını birleştirecek olursak, “NATO dışı önemli müttefikler”, AUKUS ve FVEY yapıları, Çin başta olmak üzere küresel toplumun kahir ekseriyetinin yüksek sesle gündeme getirdiği çok kutuplu dünya düzeni talebine karşı ABD’nin geliştirdiği yanıt niteliği taşıyor. Ancak ABD’nin kurduğu ittifaklar eşitler arasında bir ilişkiden ziyade hegemonyasını kabul ettireceği vasal devletler oluşturma anlayışı çerçevesinde gelişiyor.
Olağan şüpheli müttefikiniz olabilir
Kenya Devlet Başkanı Ruto’nun Washington ziyaretine ve ardından Nairobi’de yaşanan şiddet olaylarına yalnızca bugün Afrika’da yaşanan güç savaşları merceğinden bakacak olursak, Rusya ya da Çin’in Kenya halkını ekonomik kriz bahanesiyle kışkırttığını düşünebiliriz. Ancak unutmamak gerekir ki, Birinci Soğuk Savaş sırasında ABD yalnızca Demir Perde’nin gerisindeki Varşova Paktı ülkelerini istikrarsızlaştırmaya çalışmakla yetinmedi; Avrupa’daki müttefiklerini kendisine daha bağımlı hale getirmek için, NATO içerisinden tetiklediği GLADIO örgütlenmesiyle, darbeler düzenledi. Bu minvalde, parlamenter sistemleri istikrarsızlaştırılan ülkeler arasında Türkiye, İtalya, Yunanistan başı çekiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, ABD’nin NATO eliyle ne yapmaya çalıştığını henüz 1957’de tespit ederek önce Fransız donanması ile Akdeniz’deki NATO donanması arasındaki işbirliğine son verdi. ABD ve Fransa arasında gerilen ilişkiler 1967’de Fransa’daki NATO üslerinin tasfiyesine kadar gitti.
Geçmişten bir bakışla, Nairobi’de 25 Haziran’daki şiddet olaylarına CNN International televizyonunun gösterdiği ilginin boyutu olağan şüpheliyi zannedilenden daha yakında aramak gerektiğinin de bir işareti olarak yorumlanabilir. Keza Nairobi’deki eylemler esnasında protestocular arasında bulunan eski ABD Başkanı Barack Obama’nın aynı babadan kız kardeşi, aktivist Auma Obama’nın CNN International yayınına çıkması Washington’daki karar vericilerin Kenya’da nasıl bir yönetim arzu ettikleri ya da mevcut yönetimden gerçekten memnun olup olmadıkları sorularını akıllara getiriyor. Kenya Devlet Başkanı Ruto, ülkesinin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlara çözüm bulmak için gittiği Washington’dan evdeki bulgurdan olmuş halde dönmüş olabilir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *