Yabancı Ajan yasası nedeniyle ayakta olan Gürcistan, batı ile Rusya arasında sıkışırken, Güney Kafkasya’da yaşanan gelişmelerin, Karabağ ve Zengezur Koridoru ile ilgili ortaya çıkan yeni konjonktürlerle bağlantılı olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Gürcistan’da yürürlüğe girmesi beklenen “yabancı ajan yasasını” ve ülkedeki son durumun bölge konjonktürüne etkilerini şöyle değerlendirdi:
Gürcistan’da halk neden ayaklandı?
Gürcistan’da “yabancı etkinin şeffaflığı” olarak bilinen yasa tasarısının büyük bir oy oranıyla kabul edilmesi Tiflis’te sokakların hareketlenmesine neden oldu. Söz konusu yasanın yürürlüğe girmesi halinde Gürcistan’da kurulu ve fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışından alan kuruluşlar “yabancı etki ajanı” veya “yabancı bir gücün çıkarlarını gözeten organizasyon” olarak kaydedilmek zorunda kalacak. Tasarının yürürlüğe girmesi halinde bu tür kuruluşların kayıt işlemleri ise Gürcistan Adalet Bakanlığı tarafından kontrol edilecek.
Yasa tasarısı bu tür kuruluşların para cezası almalarını da içerdiği için muhalefet bu tasarının Gürcistan’da farklı fikirlerin bastırılması için çıkarıldığını ileri sürüyor. Muhalefet ayrıca bu tasarının ülkenin Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyon sürecine zarar vereceğini düşünüyor. Zira Gürcistan’da gerek iktidar gerekse muhalefet kanadının hem AB hem de NATO’ya üyelik konusunda uzun süredir istekli oldukları da biliniyor. Bu nedenle, hükümet bu yasanın Gürcistan’ın egemenliği açısından elzem olduğuna işaret ederken muhalefet ise bu adımın ülkede düşünce ve fikir özgürlüğünü önemli oranda sekteye uğratacağını dile getiriyor.
Tiflis’te günlerce protestoların yaşanmasına neden olan bu tasarı daha önce 2023’te gündeme geldi ve tepkiler üzerine geri çekildi. Gürcistan hükümetinin tasarıyı neden şimdi yeniden gündeme getirdiği ve tasarının ülkeye etkileri gibi konular muhalefet ve hükümet arasında ciddi tartışmalara yol açtı. Tiflis’te muhalefet yasayı “Rus yanlısı” olmakla suçlarken, hükümet ise protestocuların AB ve Batı destekli olarak sokaklara döküldüğüne işaret ediyor. Ayrıca muhaliflerin protestolar sırasında Gürcü ve AB bayrakları taşıması da hükümetin muhalifleri AB yanlısı olmakla suçlamasına neden oluyor. Protestolarla ilgili olarak Rusya ise Tiflis’te yaşananlarda dış güçlerin parmağı olduğuna işaret ediyor.
“Yabancı ajan yasası” taraflar için ne anlama geliyor?
Daha önce de tartışılan ancak halkın ve muhalefetin tepkisi nedeniyle geri çekilen yasanın şu an yeniden gündeme gelmesi toplumda bir takım fikir ayrılıklarına neden oldu. Gürcistan’da bir grup bu yasanın ülkeyi AB’den uzaklaştırdığını, fikir ve düşünce özgürlüğüne de darbe vurduğunu dile getiriyor. Öte yandan bu gelişmeler aynı zamanda Gürcistan’ın yeni Ukrayna mı olacağı sorularını da akıllara getiriyor. Çünkü Güney Kafkasya’da son dönemlerde yaşanan gelişmelerin küresel gelişmelerle doğrudan ilgisi olduğu biliniyor. Bu konuda Rusya-Ukrayna savaşı kadar Karabağ zaferinin de Gürcistan’daki gelişmeleri etkilediğini belirtmek gerekiyor.
Bir diğer grup ise bu tasarının hayata geçmesiyle Batı’nın bölgedeki etkisinin sınırlandırılacağını öngörüyor. Bu nedenle tasarı üzerinden AB ve Rus yanlısı iki ayrı bloğun oluştuğu görülüyor. Bu husus ise tasarının hayata geçmesinin ülkenin AB’ye üyelik ve Batı ile bütünleşme yolunda adeta bir sınav olacağı izlenimini uyandırıyor. Bu gelişmeler ışığında Gürcistan’ın tıpkı Ermenistan gibi yüzünü Batıya çevirmesi Batı tarafından Rusya’ya yönelik önemli bir hamle olacaktır. Öte yandan tasarının yasalaşması ve yürürlüğe girmesi ülkeyi AB hedefinden uzaklaştıracağı için yasanın yürürlüğe girmesi Tiflis’in bölgesel pozisyonunu daha da kritik bir hale getirecektir. Yani günün sonunda Güney Kafkasya’da kimlerin kazanıp kimlerin kaybettiğini biraz da küresel rekabetin gücünün belirleyeceğini söylemek mümkün.
Gürcistan Rusya ile Batı dünyası arasında yeni bir mücadele alanına mı dönüşüyor?
Güney Kafkasya’da bir süredir fay hatları hareket halinde. Fay hatlarının hareketlenmesinde küresel olduğu kadar bölgesel gelişmelerin de önemli bir payı bulunuyor. Bu nedenle, uluslararası kamuoyunda Gürcistan yeni bir Ukrayna mı olacak soruları yer alsa da bölgede yaşananlar aslında Güney Kafkasya’da küresel güçlerin tarihi rekabeti olarak değerlendirilebilir. Öte yandan Güney Kafkasya’da yaşanan gelişmelerin Karabağ ve Zengezur Koridoru ile ilgili ortaya çıkan yeni konjonktürlerle bağlantılı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu ise tarihin her döneminde Kafkasya bölgesinin stratejik bir öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Tüm bu gelişmelere bir bütün olarak bakıldığında gerek zamanlama gerekse de “yabancı ajan yasası”nın içeriği açısından aslında küresel güçlerin bu bölgeyi yeni bir mücadele alanına dönüştürmeye çalıştığı görülüyor. Zira Gürcistan, tarihin pek çok döneminde olduğu gibi bugün de gerek stratejik önemi gerekse de jeopolitik konumu itibarıyla oldukça kritik bir öneme sahip. Özellikle de Karabağ zaferinin ardından Batı’nın Ermenistan üzerinden Rusya’ya yeni bir cephe açma konusunda izlediği politikanın bu kez Gürcistan’da tezahürünü görmek mümkün. Bu noktada Ermenistan net bir biçimde yüzünü Batı’ya çevirdiğini beyan ederek Rusya’dan uzaklaştığını gösterdi. Ancak benzer bir durumun Gürcistan’da da söz konusu olup olmayacağı biraz şüphelidir. Zira Gürcistan’ın 2008’de Rusya ile Abhazya ve Osetya sorunları konusunda yaşadığı acı tecrübe masadayken bu konuda Rus yanlısı yeni bir adım atması ülkede gerginliğin daha da tırmanmasına ve trajik sonuçlara vesile olabilir. Bu nedenle, Gürcistan’ın geçmişte ülkesinin toprak bütünlüğü sorunları konusunda Rusya ile yaşadığı acı tecrübe halen hafızalarda tazeliğini korurken ülkenin yeni bir krizi göğüslemesi zor görünüyor.
Öte yandan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasından bu yana Tiflis’te görülen en büyük protestolardan biri olarak tarihe geçen eylemlerle ilgili Batı dünyasından yükselen sesler de adeta sürecin sancılı geçeceğinin haberini veriyor. Aralarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere gibi tarihi büyük güçler olarak adlandırılan devletlerin yanı sıra AB’nin önemli sözcülerinden Almanya, İtalya ve Fransa’nın da yer aldığı ülkelerin de tasarının geri çekilmesi gerektiğini dile getirmesi bu tasarının bir turnosol kağıdı gibi küresel safların yerlerini netleştirdiğini de gösteriyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *