‘ABD ile ilişkimizin çok boyutlu olduğunu aklımızda tutalım’

‘ABD ile ilişkimizin çok boyutlu olduğunu aklımızda tutalım’

Amerikan-Türk Konferansı’na katılan Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Sedat Önal, “Arap Baharı olarak adlandırılan olayların” bölgesel etkilerinin ABD-Türkiye ilişkilerinde zorluklar ve ayrılıklar yarattığını belirterek, “İlişkilerimiz sadece bugünden ibaret değil, bir geçmişi, bir geleceği var ve bizim atacağımız adım da ilişkilerimizin bu çok boyutlu yapısına uygun olmalıdır.” ifadesini kullandı.

ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen 39. Amerikan-Türk Konferansı’nda Türkiye’nin Washington büyükelçisi Sedat Önal bir konuşma yaptı.

Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkilerin tarih, coğrafya, evrensel değerler ve ulusal çıkarlardan etkilenerek şekillendiğini belirten Sedat Önal, iki sadık NATO müttefikinin dayanışmasının özellikle Soğuk Savaş yıllarında zamana meydan okuduğunu ifade etti.

Sedat Önal, önce 11 Eylül saldırılarının, ardından Arap Baharı olarak adlandırılan olayların bölgesel etkilerinin ilişkilerde zorluklar ve ayrılıklar yarattığını dile getirerek şöyle devam etti:

“Türkiye şu anda Suriye’den Irak ve Libya’ya, Kafkasya’dan Ukrayna ve Gazze’ye kadar pek çok çatışma ve istikrarsızlık noktasıyla çevrili. Bu krizlerin sürdürülebilir çözümü, çatışmaların gidişatını belirlemek için yalnızca sahadaki dinamiklere güvenmek yerine, ana paydaşlar arasında uyum sağlanmasını ve diyalogla diplomasiyi ön planda tutan ilkeli duruşları gerektirmektedir. İki ülke arasında daha fazla yakınlaşma ve tamamlayıcılığın bu anlamda önemli bir katma değer getireceği muhakkaktır.”

Bu anlayışla iki ülke arasında 2021 yılında Stratejik mekanizmanın devreye sokulduğunu belirten Sedat Önal, bununla her türlü terörizmle mücadele, savunma işbirliği, ticaret, enerji ve iklim değişikliği de dahil olmak üzere geniş bir yelpazedeki konularda ortak çıkarları geliştirmenin amaçlandığını kaydetti.

Türkiye-ABD ticaret ve yatırım ilişkileri

Büyükelçi Sedat Önal, Kovid-19 salgını gibi tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye-ABD ticaret ve yatırım ilişkilerinin dirençli olduğunu kanıtladığını belirterek, ikili ticaret hacminin 2019’da 19 milyar dolardan 2023’te 32 milyar dolara yükseldiğini vurguladı.

Yeni anlaşmalarla Türkiye ile ABD arasındaki 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşma yolunda yeni adımlar atıldığını kaydeden Önal, “Hem ABD hem de Türkiye ekonomileri karşılaştırmalı üstünlükler ve tamamlayıcılık açısından bu hedefe giderek daha fazla yaklaşacak donanıma sahip.” diye konuştu.

Sedat Önal, iki devlet arasındaki işbirliğinin artmasının, çeşitli bölgelerde güvenlik, istikrar ve refahın da artmasına yardımcı olurken aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine de katkıda bulunabileceğini kaydetti.

‘Yanlış seçimlerle karşılaştığımızda ilişkilerimizin boyutunu aklımızda tutalım’

Ekonomik ilişkilerde gelişme ve stratejik mekanizma çerçevesinde yapılandırılmış siyasi diyaloğa yönelik adımlara rağmen ikili ilişkilerde çeşitli tartışmalı konularda hala iyileştirme alanı bulunduğuna dikkat çeken Önal, konuşmasına şöyle devam etti:

“Farklılıklarımızı etkili ve sonuç odaklı bir şekilde ele almak için işlemsel bir yaklaşım yerine stratejik bir yaklaşım benimsememiz gerekiyor. Anlaşmazlık konusunda anlaşmak ve en düşük ortak paydada buluşmak stratejik müttefikler için yeterli olamaz ve olmamalıdır. Bu nedenle, ikili ilişkilerimizi konjonktürel aksaklıklara ve uluslarımız arasındaki zaman içinde test edilmiş dayanışma ve dostluğa uzak gelişmelerin dolaylı yansımalarına karşı yalıtmanın yollarını ve araçlarını bulmamız gerekiyor. Zor gibi görünen engellerle, bazen de yanlış seçimlerle karşılaştığımızda ilişkilerimizin tek boyutlu değil, çok boyutlu olduğunu her zaman aklımızda tutmalıyız. Yani ilişkilerimiz sadece bugünden ibaret değil, bir geçmişi, bir geleceği var ve bizim atacağımız adım da ilişkilerimizin bu çok boyutlu yapısına uygun olmalıdır.”

Önal, iki ülkenin de birbirlerinin hassasiyet ve varoluşsal güvenlik kaygılarını dikkate almak için çaba sarf etmesi gerektiğinin altını çizerek, bunun için sadece hükümet düzeyinde değil, parlamento, sivil toplum ve özel sektör düzeyinde açık ve sürdürülebilir bir diyalog gerektiğine vurgu yaptı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *