Hamas’ın 7 Ekim’de başlayan bu kıymetli taarruzunu dünya medyasını elinde tutan Siyonist çetenin propaganda savaşına kurban etmemeliyiz.
Tarih tekerrür ediyor.
Tarihin belli sayfaları yeniden yazılıyor.
Hak-bâtıl mücadelesinin ana başlıkları yerinde duruyor, sadece alt başlıklar yenileniyor.
Ana başlıklardan biri şuydu: Küfür tek millettir. Bir diğeri: Yahudiler ve Hristiyanlar, biz onların milletine tabi olmadığımız sürece asla bizden yani Müslümanlardan razı olmazlar.
Kur’an’ın indiği günden bu yana Yahudi’nin, Haçlı Hristiyanların kuyruğuna tutunup onların yanında izzet arayanlar, yolunu şaşırmış, dalalete düşmüş sürüngen eziklerdir.
Yahudiler kelimelerin ifade etmekte aciz kaldığı bir kin, öfke ve linç etmeyi, topyekûn imhayı, soykırımı 365 km. karelik bir beldemizin üzerine kusmaktadırlar. Akla gelen ve gelmeyen, düşmanlığın ellerinden gelen her ne biçimi varsa hiçbirini artlarına koymamaktadırlar.
Gazze’mize cehennemi yaşatmak istiyorlar.
Ama gerçekte kendilerini cehenneme paketliyorlar.
Siyonist Yahudilere tapanlar ya da İsrail adındaki terör şebekesi vasıtasıyla kendi düzenlerini koruyup kollayanlar İsrail’e kulluklarını arz etmek için sıraya girmiş bulunmaktadırlar.
Bizler buna hiç şaşırmıyoruz. Çünkü Kitabımız Kur’an Yahudi’nin tıynetini bize yeterince tanıtmıştı. Kur’an’ın tanıtımları bugün inmişçesine tazeliğini ve haklılığını korumaktadır, kıyamete kadar da koruyacaktır.
Yahudi’nin Müslümana olan kinini ve hıncını anlamaktayız. Onlar aslında hakka ve hakikate düşmanlar, onlar Allah’a düşmanlar.
Gazze’li bebekleri hatta ceninleri öldürüyorlar. Göz bebeğimiz çocuklarımızı katlediyorlar. Filistinlilerin hayvan olduklarını pervasızca söylüyorlar. ABD ve Avrupa ülkeleri İsrail’in bütün kudurganlıklarına hak veriyorlar. Fosfor bombası kullanmasına en küçük bir itirazda bulunmuyorlar. Cenabı Allah -haşa- boşa dememişti: Kafirlerin kin ve düşmanlıkları ağızlarından çıkan sözcüklerden belli olmaktadır. Kalplerinde olan kin ise daha büyüktür. (3/118). Gün işte o, normal şartlarda içlerinde tutup renk vermemeye çalıştıkları kin ve düşmanlıklarını açığa vurma günüdür. Filistinli iseniz, Gazze’li iseniz, Müslümansanız, derhal imha edilmelisiniz. Siz katliama değil, soykırıma uğratılmalısınız. Size su yok, hava yok, ekmek yok, ilaç yok, yaşama hakkı yok. Hiçbir şey yok sadece kurşun var, bomba var, ölüm var.
Mırın-kırınlar ederek, uzman/bilim adamı/düşünür edasıyla arzı endam edenlerin şu ‘etik’lerine ne oldu acaba? ‘Etik’ten hiç ses çıkmamaktadır.
Bu kısa yazıda bir hususa bilhassa değinmek istiyoruz. Hamas’ın 7 Ekim’de başlayan bu kıymetli taarruzunu dünya medyasını elinde tutan Siyonist çetenin propaganda savaşına kurban etmemeliyiz. Siyonist dünya Hamas’ın sivilleri katlettiği, çocukları (kırk kadar çocuğu) kafalarını keserek infaz ettiği, kimisine tecavüz ettiği gibi şeytani bir yaygara yapmaktadır. Bu tuzağa düşenler Siyonist İsrail çetesinin bütün bir halka kelimenin tam anlamıyla soykırım yaptığını ağızlarına bile almamaktadırlar.
Hamas gerçekten ‘sivil’ denilen, İsrail’in Müslümanlara saldırısında herhangi bir rolü olmayan, kendi işinde-gücünde kadınları ve erkekleri öldürmüşse, bu hatadır. Ama İsrail’in ‘hata’ları Hamas’ınki ile kıyaslanacak gibi değildir. Mekke kafirleri ve Medîne’deki Yahudi, münafık ve müşrik ortakları Rasûlullah’ın gönderdiği küçük bir seriyyenin, Rasûlullah’ın tamamen bilgisi dışında ve asla razı olmayacağı bir şekilde, kendi inisiyatifleriyle küçük bir kervana saldırıp, içlerinden bir adamı öldürmüş olmalarını dillerine dolamışlar, bununla Rasûlullah’ı ve İslam davasını töhmet altında tutmaya çalışmışlardı. Bu olay haram aylardan biri içinde (ayın son ya da ilk gününde) olmuştu. Allah Teala ise haram aylarda adam öldürmenin günah olduğunu onaylamış ama Mekke kafirlerinin yaptıkları cürümlerin daha büyük günah olduklarını bildirerek, müşrik yaygarasını tıkamıştı. Rasûlullah’ın haram ayda savaşmak ‘cürmüne’ karşılık, kafirlerin cürümleri şunlardı:
-İnsanları Allah yolundan alıkoymak/saptırmak,
-Allah’ı küfretmek,
-Mescid-i Haram’dan insanları (müminleri) engellemek,
-Halkını oradan (Mescid-i Haram’dan ve Mekke’den) çıkarmak.
İşte bu cürümler adam öldürmekten daha büyük cürümlerdir ve bunların ortak adı FİTNE’dir. Fitne ise adam öldürmekten çok daha eşed bir cürümdür.
Kafirlerin bu cürümleriyle Siyonist İsrail’in cürümlerini üst üste koyalım bakalım, bire bir örtüşmeyen bir cürüm var mı?
Siyonist Yahudiler bu kudurganlıkları içinde bir gün yerin dibine geçeceklerdir. Onlar Allah’ın ve tüm lanet edicilerin lanetlerini kendileri için biriktirmektedirler.
Siyonistlerin ağzı ile konuşan, Allah’tan korkmayanlar ise güce, Siyonistlerin gücüne tapmaktadırlar.
Allah’ın gücü ise hiçbir güçle kıyaslanmaz. Adamlık, Allah’ın gücüne tapmakla ve Allah’tan başka hiçbir güce tapmamakla belli olur.
Gazze kazanacaktır Allah’ın izniyle.
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *