Siyonist İsrail, işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs’teki Filistinli kimliğini yok etmek için eğitim alanındaki baskılarını her geçen gün artırıyor. Faysal el-Hüseyni Vakfı Başkanı Abdülkadir el-Hüseyni, İsrail’deki eğitim sistemini de asker kökenli insanların yönettiğini belirtti.
Her yıl Doğu Kudüs’teki Filistin okullarında kendi eğitim müfredatını dayatmaya çalışan İsrail, bu yıl bu çalışmalara bir yenisini ekledi ve İbranice eğitimi için daha fazla bütçe tahsis edilmesine karar verdi.
İsrail hükümeti, ağustos sonunda 2024-2028 yıllarını kapsayan 5 yıllık planı onayladı. 3,2 milyar şekellik (843 milyon dolar) bu plan eğitim ve Doğu Kudüs’teki yerleşim projelerini kapsıyordu.
Plan kapsamında Doğu Kudüs’te İsrail müfredatının ve İbranice programlarının uygulanması için 800 milyon şekel (209 milyon dolar) tahsis edildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, söz konusu planla “Kudüs’ün çehresini değiştireceklerini”, “Kudüs’ü birleştireceklerini ve yönetimi güçlendireceklerini” iddia etti.
Buna paralel olarak Doğu Kudüs’te İbranice eğitim merkezlerinin sayısında artış yaşanmaya başladı ve son olarak bunlara şehir merkezindeki “ileri teknoloji araştırmaları merkezi” eklendi.
İsrail, asimilasyon politikasına yöneldi
AA muhabirine konuşan Faysal el-Hüseyni Vakfı Başkanı Abdülkadir el-Hüseyni, İsrail’i Filistin kimliğini yok etmeye iten nedenlerden birinin, işgalin başladığı 1967’den bu yana Doğu Kudüs’teki Filistinli sayısını azaltmayı başaramaması olduğunu söyledi. Hüseyni’ye göre, hal böyle olunca İsrail, asimilasyon politikasına yöneldi.
Ancak Hüseyni’nin ifadesiyle İsrail’in bunun için kültür alanında çok şey yapması ve beyinleri yıkaması gerekti ve ilk iş olarak işgal altındaki topraklarla ilgili gerçeklerle uyuşmayan, kendi telif ürünü bir “İsrail anlatısı” oluşturmak ve bunu okulların müfredatlarına koymakla başladı. Buna ek olarak, Filistin müfredat kitaplarını, içinde İsrail anlatısı lehine oynamalar yaparak yeniden bastırdı.
Doğu Kudüs’teki okulların çoğu, içeriği tahrif edilmiş bu kitapları kullanmayı reddediyor ancak Kudüs’teki İsrail Belediyesi ve İsrail Eğitim Müdürlüğü, Filistin müfredat kitaplarının okutulduğu okulları, çalışma izinlerini iptal etmekle tehdit ediyor.
Hüseyni, İsrail’e bağlı 100 devlet okulundan yaklaşık 24’ünde ve 8 özel okulda Bagrut sisteminin (öğrencilerin, İsrail’in lise bitirme sınavını başarıyla geçtiğini onaylayan ve yüksek öğrenim için ön koşul olan sertifika) uygulanmaya başlandığını ancak İsrail tarafından yönetilenler dahil olmak üzere çoğu okulda Filistinlilere ait sistemin geçerli olduğunu belirtti.
Filistinlilerin piramidin en alt tabakasında kalması isteniyor
Hüseyni’ye göre, İsrail’i, Doğu Kudüs’teki Filistin kimliğini yok etmeye iten bir diğer neden ise Filistinlilerin kentteki temel iş gücünü oluşturuyor olması:
“Batı Kudüs’ün demografik yapısına baktığımızda çoğunun dindar Yahudilerden oluştuğunu görüyoruz. Bunlar, öyle her işte çalışmıyorlar. Doğu Kudüs’te geleceğin işgücünü biz oluşturuyoruz. Bu nedenle İsrailliler, ekonomi çarkının en alt tabakasında kalmamız şartıyla bizi topluma ‘entegre’ etmenin uygun olacağını düşündüler.”
İsrail’in, Filistinlilerin okuduğu okullara ayırdığı bütçenin kendi okullarıyla kıyaslandığında çok az olduğuna ve bunun da eğitim kalitesini düşürdüğüne işaret eden Hüseyni, öğrencilerin çoğunun fizik, kimya ve matematik gibi sayısal alanlar yerine edebiyata yönelmek zorunda kaldığını vurguladı.
Hüseyni, “Biz insanları, ‘sunulan bu müfredat ileride sizi özgürleştirmeyecek bilakis İsrail’in sosyal ve ekonomik yapısında en alt tabanı oluşturacaksınız, esfeli safilin (aşağıların en aşağısı) olacaksınız, İsraillilerin hizmetçisi olacaksınız’ diyerek uyarıyor ve bilinçlendirmeye çalışıyoruz.” dedi.
“Başarısız yatırım”
Filistinlilerin kendi okulları olduğunu ancak bunların eskisi gibi dış destek alamadığından büyük maddi sıkıntı içinde olduğunu söyleyen Hüseyni, her şeye rağmen bu okulların “Filistin anlatısı, varlığı ve kimliğinin bekasının tek teminatı” olduğunu ifade etti.
“İsrail, her ne kadar askeri açıdan güce sahip olsa da kültürel alanda verdiği bu savaşı kazanmasının imkansız olduğunu düşünüyorum.” diyen Hüseyni, İsrail’in eğitimle ilgili bu çalışmalarını “başarısız yatırım” olarak nitelendirdi ve başarılı olmasının “imkansız” olduğunu dile getirdi.
İsrail’in bu politikasının güvenlik temelli olduğunu, hatta İsrail’deki eğitim sistemini de asker kökenli insanların yönettiğini kaydeden Hüseyni, şöyle devam etti:
“Bu politika; istikrar, barış ve sükunet getiremez bilakis her an patlamaya hazır şiddetli bir bastırma hali oluşturur. İsrail 1967’de Doğu Kudüs’ü işgal ettiğinde iş bitti sandı ama 1987’de birinci intifada patlak verdi. Hiçbir nesil sonuna kadar susmaz. İsrail bunu anlayamadı.”
Hüseyni, Tel Aviv yönetiminin, kentteki Filistinlileri asimile etmek yerine onların, “Filistin devletinin bir parçası olma” arzusuna saygı duyması gerektiğini sözlerine ekledi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *