Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinli Müslümanlar, İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesini işgalin parçası olarak görüyor ve 1967’den bugüne yerel seçimleri boykot ediyor. 31 Ekim’de yapılacak seçimlerde ise bu kez bir Filistinli de aday oldu ve ‘Filistinliler seçime giderse kazanırız’ dedi. Filistinlilerin çoğu ise “işgali meşru saymak” anlamına geldiği için seçimleri reddediyor.
İşgalci İsrail’in Doğu Kudüs’ü 1967’de işgal etmesi ve Kudüs’ü tek taraflı olarak sözde başkenti kabul etmesinin ardından tarihte ilk defa bir Filistinli, İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesi için başkanlık adaylığını açıkladı.
Siyonist rejime bağlı Kudüs Belediyesi, yahudi nüfusun çoğunlukta olduğu Batı Kudüs ve işgal altındaki Doğu Kudüs’ü kontrol ediyor. İşgal altındaki Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinliler, belediyeyi “ödedikleri vergilere karşılık yetersiz hizmet sunmak, inşaat ruhsat başvurularına ret yanıtı vermek ve şehrin Arap-İslami kimliğini silmekle” eleştiriyor.
İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesi, şehirdeki inşaat izinleri, yıkım kararları, bütçenin dağıtılmasından sorumlu. Belediye Meclisinde başkanla birlikte 32 üye bulunuyor. Yaklaşık 12 bin kişiyi istihdam eden belediyenin yıllık bütçesi 3,8 milyar dolar civarında.
Kudüs, doğusu ve batısıyla toplam 966 bin nüfusa ev sahipliği yapıyor. İşgalcinin açıkladığı verilere göre, nüfusun 590 bini yahudi, 375 bini Filistinli, kalanı da “yabancı hıristiyanlardan” oluşuyor.
İsrail Filistinlileri vatandaş olarak tanımıyor
İsrail nezdinde vatandaş değil kalıcı oturum statüsündeki Doğu Kudüs sakini Filistinliler, parlamento seçimlerinde oy kullanamıyor ancak yerel seçimlerde seçmen kabul ediliyor. Buna karşın Doğu Kudüs’teki Filistinliler, 1967’den bu yana “işgalin parçası” gördükleri yerel seçimleri boykot ediyor.
Avukat Velid Ebu Tayye olayı
Kudüs Belediye Başkanlığı için 31 Ekim’de yapılacak seçimlerde ise bu kez bir Filistinli de aday. İsrail’in kuzeyinde Filistinli nüfusun yoğunlukta yaşadığı Nasıra doğumlu Avukat Velid Ebu Tayye adaylığını açıkladı.
AA muhabirine konuşan 69 yaşındaki Ebu Tayye, “Belediye Meclisindeki 32 sandalye için aday listemizle başvurduk.” dedi. Kudüs genelindeki toplam 695 bin seçmenden 275 bininin Filistinli olduğunu kaydeden Ebu Tayye, “Filistinliler olarak büyük bir güce sahibiz. Kudüs’ün iki yakasındaki nüfusun yüzde 40’ını oluşturuyoruz. Filistinliler sandıklara giderse seçimleri kazanabiliriz.” dedi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün bağımsızlığını kendisinin de istediğini ve seçimleri bunun için bir araç olarak gördüğünü savunan Ebu Tayye, “yerel yönetimde Filistinli varlığının kentteki Filistinli nüfusun hayatına bir değişim getireceğini” dile getirdi.
Seçilmesi halinde Filistinli nüfusa daha geniş bütçe ayrılması, Filistinlilere ait yapıların yıkımının durdurulması gibi vaatlerini gerçekleştirebileceklerini ifade eden Ebu Tayye, “Doğu Kudüs’teki fakirlik oranı yüzde 85 olmasına rağmen şehrin kalanıyla aynı vergiyi ödediklerini” belirtti.
Ebu Tayye, “Yahudi yerleşimciler şehrin üçte ikisinde yaşıyor. Topraklarımızı alıyor, evlerimizi yıkıyor, bizler de ulusal ortak tavır olarak seçimleri boykot etmekte ısrar ediyoruz. Savaşmak hakkımız. Askeri becerimiz yok ama hukuki, sosyal ve demografik avantajımız var. Büyük bir güce sahibiz ve İsrail’i sıkıştırabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Filistinliler arasında yaptığı çalışmalara göre seçimlere katılımın yüksek olacağını öngören Ebu Tayye, sokaktaki tepkinin beklediğinden iyi olduğunu ve “hiç oy alamasa bile denemek istediğini” söyledi.
Ebu Tayye, “Yahudiler bizim seçimlere katılmamızı istemiyor. Paramızı alıp bize pay vermiyorlar. İstedikleri, sadece vergi ödeyelim, onlar da bu parayla evlerimizi yıksın.” dedi.
Filistinlilerden tepki
Çizdiği mutlu tabloya rağmen Ebu Tayye’nin belediye başkan adaylığı, Filistin toplumunda ve önde gelen isimler arasında tepkiyle karşılandı. Filistinlilerin çoğu, “işgali meşru saymak” anlamına geldiği gerekçesiyle seçimlere katılımı reddediyor.
Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, ağustosta verdiği bir cuma hutbesinde, Yüksek İslami Konseyinin 1967’den itibaren yayımladığı fetvalarda olduğu gibi İsrail’in Doğu Kudüs’teki ve diğer Filistin bölgelerindeki işgalini tanımadıklarını, dolayısıyla işgal altındaki Kudüs’te yerel seçimlere katılmaya izin verilmediğini dile getirdi.
Kudüs Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi Direktörü Ziyad el-Hamuri de 1967’den bugüne Doğu Kudüs’teki Filistinlilerin İsrail belediye seçimlerini boykot ettiğini belirterek, “Seçimler başarısız olmaya mahkum. Ebu Tayye’nin iddiaları asılsız ve bunu başarmanın imkanı yok. Belediye Meclisinde 10 sandalye kazansa bile bir tane evin yıkımını durduramaz.” diye konuştu.
Doğu Kudüs’te Filistinlilerin yerel seçimlere yüzde 1 bile katılım göstermediğine işaret eden Hamuri, Doğu Kudüs’ün uluslararası hukuka göre işgal altında sayıldığını, dolayısıyla seçimleri boykot etmenin doğru tavır olduğunu ifade etti.
Filistinlilerin Kudüs Belediyesinin gelirlerinin yüzde 30-32’sini sağladığının, buna karşın Doğu Kudüs’ün belediye bütçesinin yüzde 5’inden daha az hizmet aldığının altını çizen Hamuri, bunun “yerel yönetimde temsiliyet eksikliğinden değil İsrail’in uyguladığı işgal politikalarından kaynaklandığını” dile getirdi.
Doğu Kudüs sakini Filistinli Ali Muhammed Cidde de Ebu Tayye’nin tüm vaatlerine rağmen Kudüslülerin, “ırkçı, ayrımcı işgalin seçimlerine” katılmayacağını belirtti.
Aynı görüşü paylaşan Filistinli Recai Haddad, Ebu Tayye’ye sadece “kendi gibi insanların oy vereceğini” ve işgal altında yaşayan Kudüslülerin seçimleri boykot edeceğini savundu.
Filistinli çok sayıda siyasi ve sosyal aktivist de Ebu Tayye’nin adaylığını açıklamasının ardından boykot çağrılarını yineledi.
Doğu Kudüs’ün tanınmış siyasi aktivistlerinden Muhammad Ebu Hums, cuma günü Şeyh Cerrah Mahallesi’nde düzenlenen haftalık protesto sırasında yaptığı konuşmada, “İşgalin seçimlerine yakından veya uzaktan katılmıyoruz.” dedi. Doğu Kudüs’te Filistinlilerin işgal altında yaşadığını ve “işgalin yerel seçimlerine katılmadıklarını” belirten Ebu Humus, boykotu kıranların da milli tavrı terk ettiğini söyledi.
İsrail, Kudüs’ü 1980’de tek taraflı şekilde “bütün ve birleşik başkenti” olarak ilan etti. İsrail’in bu kararı uluslararası toplum tarafından kabul görmedi.
İsrail’in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs’teki hakimiyeti ve burada kurduğu Yahudi yerleşimleri uluslararası hukuka aykırı kabul ediliyor. Dünya genelinde sadece ABD, Honduras, Kosova, Guatemala ve Papua Yeni Gine, Kudüs’ü işgal rejiminin başkenti olarak tanıyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *