Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Kobalt madenciliği

Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Kobalt madenciliği

Orta Afrika ülkesi Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde (KDC), aşırı yoksulluk nedeniyle aileler, küçük yaştaki çocuklarını insan sağlığını tehdit eden zehirli kobalt madenlerinde “kölelik” şartlarında çalışmaya gönderiyor.

ABD’li serbest gazeteci Nicolas Niarchos, KDC’deki kobalt madenlerinde çocukların çalıştırılmasını AA’nın çocuk işçiliği dosyası için değerlendirdi.

Afrika ve Avrupa üzerine araştırmalar yapan Niarchos, değerli yer altı kaynaklarına sahip olmasına karşın dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alan KDC’de, çocukların, aşırı yoksulluk nedeniyle aileleri ve akrabaları tarafından çalışmaları için kobalt madenlerine gönderildiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Kobalt madenlerinde çocukların bir kısmı kölelik şartlarında çalıştırılıyor. Bazı çocuklar 3 yaşından itibaren maden bölgesine götürülüyor. Bu çocuklar 6 yaşına geldiklerinde maden torbalarının taşınmasına yardımcı oluyor. Biraz daha büyüdüklerinde ise daha tehlikeli işleri yapmak üzere madenlere gönderiliyor. Bazıları 100 metreye hatta daha fazla derinliğe ulaşan tünellere inmek madenciler için tehlikeli bir iş. Bu tüneller de oksijen seviyeleri düşük. Madenciler kaya parçalarını kazıyor ve ardından ağır çuvalları güçlükle dışarı çıkarıyor. Kayalar toksik özelliklere sahip ve tüneller de uygun destek olmadığı için çökme ve ölüm riski çok yüksek. Düşük ücret karşılığında madenlerde çalışan çocukları ifade edecek doğru tabir ‘ücretli köle’ olabilir.”

Kobalt madenlerinde çalışan çocukların uzun çalışma saatlerine karşın 1 veya 2 dolar gibi düşük ücretler aldığını kaydeden Niarchos, el yordamıyla yürütülen madenciliğin ve ülkedeki çalışma sisteminin doğası gereği buralarda kaç çocuğun istihdam edildiğinin tespit edilemediğini söyledi.

Zehirli maddelere maruz kalmak gelecek nesiller için risk oluşturuyor

Niarchos, KDC’de çocukların kobalt madenleri dışında bakır madenleri ve tarım gibi çeşitli sektörlerde de çalıştırıldığını aktararak, “Yoksulluğun daha yaygın olduğu bölgelerde çocuk işçileri fazla alanda görüyoruz ancak kobalt madenciliğini diğer iş kollarından farklı kılan boyutlar var.” dedi.

Madenlerde çalışmak zorunda kalan çocukların göçük, zehirli gazların solunması ve cinsel istismar gibi pek çok büyük tehlikeye maruz kaldığına dikkati çeken Niarchos, okula gidemeyen çocuk işçiler için yoksulluğun kronik sorun haline geldiğini ifade etti.

Niarchos, zehirli maddelere maruz kalmanın gelecek nesiller için de sağlık sorunlarına yol açtığından bahsederek şunları aktardı:

“Toksik maddelere maruz kalmak çocuğun kendi gelişimini etkilemekle kalmaz aynı zamanda gelecek nesillerin de şekil bozukluğu gibi genetik mutasyonlarla dünyaya gelmesine neden olabilir. KDC’nin Katanga bölgesindeki çeşitli klinikleri ziyaret ettim ve madenle ilişkili şekil bozukluklarına sahip birçok çocuk gördüm. Oradaki çocuklar uzun vadeli sorunların önemini ortaya koyuyor. Madenci çocuklarda ayrıca yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklar da ortaya çıkıyor. Bölgede bulunduğum süre boyunca yetersiz beslenmenin olumsuz sonuçlarıyla mücadele eden çok sayıda çocuk gördüm.”

“Tarım veya hafif sanayide uygulanabilir fırsatlar yaratılırsa daha az insan kobalt madenciliğine yönelir”

Akıllı telefonlar ve elektrikli araçların batarya yapımında kullanılmasının kobalt madenine talebi arttırdığı bilgisini paylaşan Niarchos, kobalt işleme tesislerinin büyük çoğunluğunun Çin Halk Cumhuriyeti’nde olduğunu ve bataryaların üretildiği Güney Asya ülkelerindeki tedarikçilerin madenlerin nasıl çıkarıldığıyla ilgili endişe taşımadığını kaydetti.

Niarchos, KDC’nin yüzde 60-70 arasında değişen ihracat hacmiyle dünyanın en büyük kobalt tedarikçisi olduğunu ve 2021’de 4,4 milyar dolarlık kobalt ihraç ettiğini ifade ederek, “Bölge insanı yüz yıllardır el yordamıyla madencilik yapıyor. KDC’de kobalt, bakır madenciliğinin bir yan ürünü. Diğer ülkelerde ise kobalt nikel madenciliğinin yan ürünü. Ülkenin diğer bölgelerinde kalay, elmas ve elektronikte kullanılan başka bir metal olan tantalum madenciliği yapılıyor.” şeklinde konuştu.

KDC’de yoksulluğun artması, kobalt madenine olan talebin yükselmesi ve pazarın genişlemesiyle bakır ve kobalt madenlerinin bulunduğu yerlere doğru göç yaşandığına işaret eden Niarchos, kobalt tüketimi azalsa bile ülkedeki madencilik geleneğinin farklı minerallerle devam edeceğini dile getirdi.

Niarchos, madenlerdeki koşulları iyileştirmek ve riskleri minimuma indirmek için bazı tedbirlerin alınabileceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Madenciliğin daha güvenli ve yolsuzluğun olmadığı bir alan haline gelmesi için daha katı standartların uygulanması, daha iyi araçlar ve daha sağlam tüneller yapılması gerekiyor. Çocukların ve hamile kadınların bu madenlerde çalıştırılmaması da büyük önem taşıyor. Madenciliği yasaklayarak bu sorunlar çözülmez. Madenciliğin bu şekilde yürütülmesine katkı sağlayan başka bir unsurda ülkede başka ekonomik faaliyetlerin eksikliği. Tarım veya hafif sanayide uygulanabilir fırsatlar yaratılırsa, daha az insan kobalt ve bakır madenciliğine yönelir. Kobalt madenciliğinde karşılaştığımız durum yoksulluk, talep, madencilik bilgisi ve küreselleşmenin birleşimi olarak görülebilir. Değişim için temel itici güç KDC içinden gelmelidir. KDC’liler, bu acil sorunlara çözüm üretmekte öncü olmalıdır. Uluslararası topluma düşen görev ise satın aldıkları madenlerin çocuk işçiliği kullanılarak çıkarılmadığından emin olmak ve buna uymayan işletmelere ciddi cezalar vermek.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *