ABD’nin Guantanamo hapishanesinde 21 yıl hapis yatan Ahmed Rabbani’nin oğlu Jawwad Rabbani ve Guantanamo tutuklularının avukatlarından Clive Stafford Smith, mahkum yakınlarının toplum tarafından “terörist” olarak etiketlenerek baskıya uğradığını söyledi.
AA’nın, ABD’nin 11 Eylül saldırılarının ardından terör suçlamasıyla sorgusuz sualsiz tutukladığı yüzlerce Müslümanı hapsettiği Küba’daki Guantanamo hapishanesini ele aldığı haber dosyasında, eski Guantanamo mahkumu Ahmet Rabbani’nin oğlu Jawwad Rabbani ve avukatı Clive Stafford Smith’in görüşlerine yer verildi.
Jawwad Rabbani (20), babasının 2002’de Pakistan polisi tarafından Karaçi’deki evlerinden alınıp Guantanamo’ya götürüldüğünü belirterek, ABD Senatosunun 2012’de hazırladığı Guantanamo Raporu’yla babasının aslında Hassan Ghul adlı kişiyle karıştırılarak tutuklandığının ortaya çıktığını aktardı.
Babasının, o dünyaya gelmeden 7 ay önce tutuklandığını ve yıllarca görüşemediklerini anlatan Rabbani, “Babamla ilk kez görüntülü konuştuğumda 6 yaşındaydım. Çok küçük olduğum için hiçbir şey anlamadım ama yaşım büyüdükçe babamı daha çok özlemeye başladım.” dedi.
Rabbani, küçükken annesinin, durumdan etkilenmemesi ve arkadaşlarına anlatmaması için babasının Suudi Arabistan’a çalışmaya gittiğini söylediğini dile getirerek, “Babamın durumunu ilk kez 12-13 yaşlarındayken internete arama yapınca öğrendim. O zamanlar annem görmesin diye odamda gizlice ağlardım. Küçük bir çocuğun babasının ‘terörist’ olarak damgalandığını görmesi çok büyük yıkım.” ifadesini kullandı.
‘Pakistanlıların çoğu ABD’nin teröristlerle mücadele ettiğini ve kimseye haksızlık yapmayacağını düşünüyor’
Babasıyla 2005’ten sonra mahkeme izniyle her 6 ayda bir 15 dakika görüntülü konuştuklarını kaydeden Rabbani, ilk konuşmalarında medyanın propagandalarının etkisiyle babasının suçlu olduğunu düşündüğünü ve çekingen davrandığını söyledi.
Rabbani, ergenlik döneminde internetten Guantanamo hapishanesini ve işkenceleri araştırdığından bahsederek, “Bir görüşmemizde babama, neden hapiste olduğunu, suçlu olup olmadığını sordum. Bana cevap olarak sadece tebessüm etti.” diye konuştu.
Babasının Guantanamo’da hapis yattığını öğrendikten sonra içine kapandığına ve arkadaş edinmediğine değinen Rabbani, babası hakkında soru soranlara “öldü” şeklinde cevap verdiğini anlattı.
Rabbani, toplum tarafından dışlanmamak için babasıyla görüştüklerini ailesi dışında kimseye anlatamadığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:
“Toplumsal baskıdan korktuğum için babamın Guantanamo’da hapis yattığını kimseye söylemedim. Eğer okulda ya da sosyal hayatta babamın Guantanamo’da olduğunu söyleseydim, beni teröristin oğlu olmakla itham ederlerdi. 2019’da babam hakkında bir kanala röportaj verdim. Onlarca Pakistanlı röportajın altına babamın terörist olduğunu ya da bir örgütle bağlantısının bulunduğunu yazdı. İnsanlar, bana ve kanala mesaj atarak ABD’nin asla yanlış kişiyi Guantanamo’ya göndermeyeceğini iddia etti. Pakistanlıların çoğu ABD’nin teröristlerle mücadele ettiğini ve kimseye haksızlık yapmayacağını düşünüyor. Kimse ABD’nin yanlışlıkla birini hapse atacağına ihtimal vermiyor, ABD’ye o kadar güveniyor.”
Avukat Smith: Guantanamo mahkumları ailem oldu
Guantanamo mahkumlarının ve Ahmet Rabbani’nin avukatı Clive Stafford Smith, insan hakları savunucusu olduğunu ve dezavantajlı gruplara gönüllü hizmet verdiğini belirterek, annesinin yönlendirmesiyle kariyerini bu şekilde dizayn ettiğini anlattı.
Smith, Washington hükümetinin, 11 Eylül saldırıları sonrası “Müslümanları hedef tahtasına yerleştirdiğine” dikkati çekerek, yaklaşık 80 Guantanamo mahkumunun davasıyla ilgilendiğini dile getirdi.
ABD hükümetinin propagandaları nedeniyle Guantanamo’daki mahkumların tamamının terörist olarak lanse edildiğine işaret eden Smith, “ABD, 11 Eylül’ün tüm sorumluluğunu bir grup Müslüman’ın üzerine atarak kendisini aklamaya çalıştı. Ben bu yüzden herkesin nefretle baktığı bu kişilerin haklarını savunuyorum.” diye konuştu.
Smith, Guantanamo mahkumlarından önce uzun yıllar ABD’deki idam mahkumlarının davalarına baktığına vurgu yaparak, ailesinin ve yakın çevresinin Guantanamo mahkumlarının davalarını almasına tam destek verdiğini ifade etti.
Guantanamo mahkumlarının avukatlığını üstlenince büyük toplumsal tepkiyle karşılaştığını anlatan Smith, “2002’de bu davaları üstlendiğimde birçok ölüm tehdidi ve nefret mektubu aldım. Bir televizyon kanalına Guantanamo ile ilgili verdiğim 5 dakikalık röportaj nedeniyle hakkımda ‘vatana ihanet’ suçlamasıyla 13 dava açıldı. Yıldırılmaya çalışıldım.” dedi.
Smith, Guantanamo mahkumlarını savunduğu için sözlü saldırılara da uğradığından bahsederek, inandığı şeyi savunduğu için eleştiri ve kötü sözleri dikkate almadığını dile getirdi.
Guantanamo mahkumları ve aileleriyle yaklaşık 20 yıldır birlikte olduğunu, onlara müvekkilleri değil ailesinin üyeleri şeklinde yaklaştığını ifade eden Smith, sözlerini şöyle tamamladı:
“ABD Anayasası ilkelerini savunduğum için bana bağırıp çağırdıklarında, doğru yolda olduğumu anlıyorum. Kimse benim Guantanamo mahkumlarını kurtarabileceğimi düşünmüyordu. ABD gibi güçlü bir devlet tarafından özgürlükleri ellerinden alınan insanlarla birlikte savaşmak ve hayatlarını geri verebilmek harika. Guantanamo’daki müvekkillerim dışarı çıktığında çok mutlu oluyorum çünkü onlar artık benim dava dosyam değil en iyi arkadaşım ve ailem oldu. Onlara yardım edebilmek benim için büyük zevk.”
“Dünyanın en kötü hapishanesi” olarak nitelendirilen Guantanamo
ABD’nin Küba’nın Guantanamo Körfezi’ne kurduğu hapishane, ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra başlattığı “teröre karşı küresel savaş” siyaseti sonucu kurulmuştu.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “teröre karşı savaş” adı altında ABD istihbaratı tarafından çoğunlukla Orta Doğu ve Afrika’da terörle ilişkili oldukları iddiasıyla ele geçirilenlerin, ABD kanunlarının yargısal olarak sağladığı haklardan faydalanmamaları için Amerikan yargısının yetki alanı dışında sorgu hücreleri ve hapishaneler oluşturdu.
Bush yönetimi, 11 Ocak 2002’de Guantanamo Körfezi’ndeki ABD Donanma Üssü’nde terör şüphelilerinin tutulacağı bir hapishane kurduklarını açıkladı. Bu hapishane hukuksuz işkencelerin, haksız tutuklamaların ve yargısız infazların yaşandığı ve daha sonra tüm tutukluların nakledildiği yer haline geldi.
“Dünyanın en kötü hapishanesi” olarak tanımlanan Guantanamo’daki gündelik hayata ilişkin görüntüler, bugüne kadar kamuoyuyla çok sınırlı biçimde paylaşıldı. Turuncu giysiler ve siyah kukuleta giydirilen zanlıların statüleri, Guantanamo ile ilgili tartışmaların merkezinde yer aldı.
Öte yandan ABD, İslam dünyasına dostluk mesajları vermeye devam etti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *