YRP’nin Cumhur İttifakı’na katılmaması, ardından Mehmet Şimşek ile görüşmenin olumsuz sonuçlanması AKP’de hayal kırıklığına yol açtı. Peki son gelişmeler AKP’de kaybetme korkusuna yol açıyor mu? Panorama TR Araştırma Direktörü Osman Sert, “Seçim bitmiş değil. AK Parti hâlâ en büyük parti” diyor.
DW Türkçe’den Kıvanç El’in haberi
AKP’nin Cumhur İttifakı’nı genişletme planının sallantıya girmesi, partiye ivme kazandıracağı umut edilen eski Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in aktif siyasete dönmeyeceği açıklaması, ayrıca bakanların adaylığına ilişkin tartışmalar iktidar partisinde işlerin istendiği gibi iyi gitmediği izlenimi yaratıyor. Millet İttifakı’nda ise bu gelişmeler seçimleri kazanma inancını artırıyor.
Peki gerçekten öyle mi? AKP içinde seçimleri kaybetme endişesi var mı? Parti içinde neler oluyor?
BBP, HÜDAPAR ve Özlem Zengin
AKP ittifakı genişletme çalışmalarını sürdürürken bu süreçte ilk olarak Cumhur İttifakı içerisinde yer alan BBP (Büyük Birlik Partisi), seçime ittifak olarak ancak kendi logosu ile gireceğini açıkladı. BBP’nin bu adımının milletvekili dağılımını olumsuz etkileyebileceği, bu nedenle konunun yeniden masaya yatırılabileceği değerlendiriliyor.
Bu karara paralel olarak HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi ile başlatılan ittifaka katılma süreçleri de AKP içerisinde sıkıntı yarattı. HÜDAPAR ile ittifak süreci henüz netleşmedi, parti içerisinde özellikle bölge milletvekillerinde bu sürece karşı olanlar bulunuyor. İttifak kararının bu hafta içerisinde açıklanması bekleniyor. Yeniden Refah Partisi’nin sunduğu 30 maddelik şartlar listesi ve bu şartlar arasında yer alan kadına şiddetle mücadelede önemli bir yeri olan 6284 sayılı kanundan vazgeçilmesi talebi de AKP içerisinde tepkilere neden oldu.
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “6284 kırmızı çizgimiz” çıkışı sonrası özellikle sosyal medyada ağır eleştiriler aldı. Daha sonra “Tehdit ediliyorum” açıklaması yapan Zengin’e AKP içerisinden güçlü bir destek ise gelmedi. Bu süreçle birlikte milletvekili listelerinde uzlaşamayan Yeniden Refah Partisi, Erdoğan’ın partiye ziyaret yapmasını istedi. Görüşmeler sırasında uzlaşma çıkmayınca Fatih Erbakan, hem kendi adaylığını açıkladı hem de ittifaka girmedi. Bu ret kararı da AKP içerisinde “Beklemiyorduk. Fatih Erbakan, yanlış bir karar verdi” eleştirilerini gündeme getirdi.
Mehmet Şimşek’le görüşme ve bakanların adaylığı
AKP’nin uyguladığı “yeni ekonomi modeli”ne mesafeli olduğu bilinen eski bakanlardan Mehmet Şimşek ile bir süredir kurmaylar üzerinden yürütülen temaslar sonucu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında Pazartesi akşamı 1,5 saate yaklaşan bir görüşme gerçekleşti. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan görüşmede Şimşek’e AKP’den aday olmasını teklif etti, Şimşek de buna karşılık Şimşek ekonomide farklı bir anlayışı savunduğunu ifade etti ve seçim sürecinde yapılacak açıklamalarda fikir ayrılıkları yaşanabileceği mesajını verdi. Yapılan değerlendirmelerde, bunun da AKP’ye daha fazla zarar verebileceği düşünüldü.
Şimşek, görüşme sonrası yaptığı açıklamada kendi alanına giren konularda dışarıdan destek verebileceğini ifade etse de AKP kurmayları, “Mehmet Şimşek’in seçim sürecinde ekonomiye dair olumlu veya olumsuz bir açıklama yapmayacağını değerlendiriyoruz” diyor.
AKP içerisinde bakanların adaylığı da bir diğer tartışma konusu. Yeni sistem gereği milletvekillerinin bakanlık için istifa etmesi gerekiyor. Bu durumda eğer seçim kazanılırsa sonradan bakan olacak isimlerin listeye yazılmaması gerektiği savunuluyor. Mevcut bakanların listelerde yer bulmasının ise “güç katmayacağını” savunan bazı AKP’liler, “Kamuoyunda beslenmeye çalışılan ‘kaybedecekler, güvenceye alıyorlar kendilerini’ algısını güçlendirecek bir adım olur. Bu nedenle adaylıkları doğru değil” görüşünü savunuyor.
AKP ivmeyi yakalayabilir mi?
AKP’de bu tartışmalar eşliğinde bir yandan da seçim hazırlıkları sürüyor. AKP’lilerin beklentisi, seçim kampanyasının resmen başlaması sonrası yeni bir dalga yakalamak.
DW Türkçe’ye liste çalışmalarına odaklandıklarını söyleyen AKP’liler, “Beyanname açıklaması, listelerin ortaya çıkması ile göreceksiniz ki hızlıca seçime daha fazla tam kadro odaklanacağız. Sosyal medyada oluşan havayı biz sahada görmüyoruz. ‘AK Parti seçimleri kaybetti, sokağa çıkamıyorlar’ gibi bir söylem doğru değil. Hâlâ taraflı tarafsız tüm anketlerde AK Parti birinci parti. Buna kimse itiraz edemiyor. Türkiye’nin hâlâ birinci partisi olan bir partiye ‘kaybetti, bitti’ demek akılcı bir yaklaşım değil. Seçimlere henüz vakit var. İvmenin nasıl değiştiğini ve vatandaşın takdirini nasıl kazandığımızı hep birlikte göreceğiz” yorumu yapıyor.
Erdoğan’ın Ramazan ayında miting yerine iftar buluşmaları yapacağı, Ramazan sonrası ise yoğun bir miting çalışmasına başlayacağı ve “son 20 günü iyi değerlendireceği” ifade ediliyor.
“AK Parti’ye vekil sıçraması yaratabilir”
Panorama TR Araştırma Direktörü Osman Sert, fotoğrafın geneline bakıldığında muhalefetin daha avantajlı göründüğünü belirtiyor. “Seçim bitmiş değil. AK Parti hâlâ en büyük parti. CHP-AK Parti arasında 4-5 puan fark var. Cumhur İttifakı’nın en avantajlı olduğu yer parlamento. Yani AK Parti’nin MHP’nin liste işbirliği İYİ Parti ve CHP’nin liste hazırlama imkanından daha kolay” diyen Sert, muhalefetin de ortak aday belirleyerek önemli bir eşik açtığına dikkat çekiyor. Sert, “İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarını sisteme katarak da büyük bir mesafe aldı, bunların getirdiği ivme var. Kılıçdaroğlu önemli bir ivme yakaladı. Ama hâlâ bir sürü soru işareti var. Genel psikoloji doğru, muhalefet daha avantajlı bir durumda duruyor ama muhalefetin kendi içerisindeki uyum ne kadar yerleşecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha kampanyasına başlamadı. Başladığında ne tür gerilimler üretilecek” değerlendirmesi yapıyor.
Parlamentoda iktidarın çoğunluğu kazanma ihtimalinin de hâlâ yüksek olduğuna vurgu yapan Sert, “Eğer seçimler ikinci tura kalacak olursa bu da parlamentoda çoğunluğun iktidarda olması sebebiyle ikinci turda seçmenlerin oy verme davranışını etkileyebilir. Üstüne de muhalefetin Muharrem İnce gibi çok önemli bir soru işareti var. İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda parti olarak yabana atılmayacak bir oy potansiyeli var. Bunlar birinci tur sonuçlarını kesinlikle etkiler. Parlamentoda da ola ki baraj altında kalırsa Memleket Partisi, CHP’den oy alacağı için CHP’nin vekillerini AK Parti’ye kalmasına sebep olabilir. Bu ciddi bir milletvekili sıçraması yaptırabilir AK Parti’ye” görüşünü dile getiriyor.
“Seçim daha yeni başlıyor”
AKP’de Yeniden Refah Partisi ve Mehmet Şimşek görüşmelerinin olumsuz neticelendiğine de dikkat çeken Sert, “AK Parti’nin istediği kadar milletvekili başvurusu alamadığı gözüküyor. Üstelik de araştırmalara bakınca bizim rakamlarımızda Erdoğan yüzde 50 barajına uzak çıkıyor. Kapatması kolay gözükmüyor ama başka dinamikler de var. Seçim daha yeni başlıyor. Daha Millet İttifakı’nın adayı 6’sında belli oldu, kampanyalar başlayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kampanya performansını biliyoruz, elbette her zaman topu çeviremeyebilir ama 16 Nisan referandumunda son 15 günde fotoğraf değişti” değerlendirmesini yaptı.
Sert, Kürt seçmen ile Millet İttifakı arasında şu anda iyi görünen kimyanın seçimlere kadar değişip değişmeyeceğinin de bir soru işareti olduğunu vurguladı.
Geçmiş seçimlerde AKP’nin “talep edilen aktör” olduğunu vurgulayan Osman Sert, “Şimdi ise AK Parti talep eden aktör. Bugüne kadar dışarıdaki aktörler AK Parti ile işbirliği yapmak istiyorlardı, aday adaylığı başvurularında bürokrat, eski siyasetçi, AK Parti’de siyaset talep ediyordu. Siyaset yapmasa bile konum bildiriyordu şimdi bu heyecan azalması teşkilata da geçer. Şahsi tekliflerin kabul edilmemesinden kaynaklanan olumsuzluklar teşkilata da geçer ve bunlar AK Parti’de genel bir seçim kaybedildi algısı yerleşebilir. Bu algı yerleşirse sandığa oy kaybı olarak yansıyabilir olumsuz bir etki AK Parti için olabilir” diye konuştu.
Muhalefetin en büyük hatasının ise “Seçimleri kazandık” demesinin olacağını belirten Sert, “Erdoğan’ın ne yapacağından ziyade muhalefetin nasıl tavır takınacağı seçimlerde belirleyici olacak. Muhalefet, doğru bir dil kurar ve söylemi ‘CHP söylemi’ değil ‘yeni cumhurbaşkanı söylemi’ olursa muhalefet kazanmaya daha yakın. Ama 6 Mart öncesi kullanılan dilde de riskler vardı” dedi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *