Rami Kışlası’ndan restore edilerek kütüphaneye dönüştürülen yapı, 220 dönümlük alan içinde, 51 bin metrekarelik peyzaj alanı ve 36 bin metrekarelik kapalı alanıyla İstanbul’un en büyük kütüphanesi oldu. Yaklaşık 40 yabancı dilde eserlerin bulunabileceği kütüphanede, yazma eserlerle ilgili farklı birimler de yer alacak.
Rami Kışlası’ndan restore edilerek dönüştürülen Rami Kütüphanesi’nin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katılımcılara selamlayarak kütüphanenin hayırlı olması temennisinde bulundu. Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası’nın ülkenin son 2,5 asırlık tarihinde çok önemli bir yeri olduğuna değinen Erdoğan, kendisinin de buranın gıda çarşısına dönüştüğü dönemde peynir, sucuk ve pastırma satışı yaptığını anlattı. Burada bir geçmişini kenara koymanın mümkün olmadığını, buranın top sahası olduğu dönemde futbol da oynadığını belirten Erdoğan, “Ama hepsinden öte Sultan 2. Mahmut 1828-1829’daki Osmanlı Rus Savaşı’nın askeri ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Cumhuriyet döneminde de aynı amaçla uzunca bir süre kullanılan kışla daha sonra az önce ifade ettiğim gibi Gıda Toptancıları Sitesi de dahil farklı biçimlerde değerlendirilmiştir.” diye konuştu.
Kütüphanenin özellikleri
Kütüphanede, 0-3 yaş için hazırlanan masal ve oyun alanından, çeşitli branşlarda hazırlanan ihtisas kütüphanelerine ve millet bahçesine kadar her yaştan kitapsever için özel bölümler yer alacak.
Toplam 4 bin 200 kişilik oturma kapasiteli komplekste, çocuk oyun salonları, genç ve yetişkin çalışma salonları, kitaplıklar ve atölyelerin yanı sıra güzel sanatlar, edebiyat, toplum bilimleri, tarih ve coğrafya gibi pek çok alana özel hazırlanan kütüphane de ziyaretçilerin istifadesine sunuluyor.
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Aldemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye’deki il merkezleriyle ilçelerde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bin 258 halk kütüphanesi bulunduğunu söyledi.
İstanbul’un en büyük kütüphanesi olan Rami Kütüphanesi’nin, bütün kütüphaneler arasında çok özel bir yeri olduğunu dile getiren Aldemir, kütüphanenin dikdörtgen mimarisini bir yaşam döngüsü gibi düşünerek her yaş aralığına özel kütüphane hazırlandığını kaydetti.
Aldemir, kütüphanede yaş gruplarına, pedagojik alanlara ve araştırmacılara göre farklı alanlar olacağının altını çizerek, “Döngüsel mimarisine uygun olarak binanın bütünlüğünü sağlayan sistematik bir kütüphane kurduk.” dedi.
Erken okuryazarlık döneminin çok önemli olduğunu aktaran Aldemir, “Çocuklarımızın erken okur yazarlık döneminde okumaya başlaması ve okuma alışkanlığını orada kazanması gerekiyor. ‘Anne karnındayken çocukla konuşun.’ diye bizim bir bilgimiz vardır. Bu bilgi aslında çocuğun bizi duyduğunu, hafızaya aldığını ve bunları ileride kullanacağını söyler. Kitap okunan çocukla, kitap okunmayan çocuk arasında çok ciddi fark var. Bu fark onların hayal dünyası, kelime dağarcığı ve akademik başarıları anlamında ileride mutlaka karşısına çıkıyor. Bu açıdan çocuklarımızın çocuk kütüphanesine gelerek kitapla tanışmasını istiyoruz. Ama bu tanışma sadece kitapla değil oyunla ve etkinliklerle de olacak.” dedi.
Ahmet Aldemir, çocuk gelişimi ve okul öncesi uzmanlarıyla kütüphane görevlilerinin çocuklarla ilgileneceğini dile getirerek, “Gelen çocuklarımız kütüphaneye üye olacak. Üye olan çocuklarımız büyüdüklerinde, halk kütüphanelerinden aldıkları kitapları ve dışarıdan aldıkları kitapları ekleyerek okuma arşivlerini de oluşturacak. Okuma kültürüne, okuma alışkanlığına ilk adımı burada atmış olacaklar.” diye konuştu.
Rami Kütüphanesi’nde yaklaşık 2 milyon, bebek bölümünde ise 10 bine yakın kitap ve kitap dışı materyalin bulunduğuna işaret eden Aldemir, “Sadece kütüphaneyi görmeyeceksiniz. Aslında burası bir rekreasyon alanı. İstanbul’da daraldığınızda, sıkıldığınızda bir ticari alana ya da kafeye gitmek yerine kütüphaneye gelerek, ücretsiz kamusal alandan faydalanmak isteyeceksiniz. Burada kütüphaneyle beraber aynı zamanda kültür, sanat, edebiyat aktiviteleri, sergiler ve faaliyetler de göreceksiniz.” değerlendirmesinde bulundu.
“Şifahanedeki 3 atölyede, 74 uzman restoratör çalışacak”
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanı Nil Baydar, geniş bir ekiple çalıştıklarını ve yazma eserlerle ilgili farklı birimlerin de kütüphanede olacağını söyledi.
Şifahanede okuma salonu, sergi salonu, kitapların dijital görüntülerinin alındığı fotoğraf stüdyosu ve hat levha konservasyon birimi gibi pek çok alanın bulunduğuna işaret eden Baydar, “Ayrıca burada üç büyük restorasyon atölyemiz var. 74 uzman restoratörle birlikte çalışacağız. Ayrıca mikrobiyologlarımız, kimyagerlerimiz ve diğer uzman arkadaşlar da bizimle birlikte görev yapacaklar.” ifadelerini kullandı.
Baydar, yazma eserlerin onarımı, dijitalleştirilmesi ve saklanmasında yüksek standartta malzemelerle dünya standartlarında yöntem ve teknikler kullandıklarının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
“Gelen ziyaretçiler, ilgililer şeffaf kapılardan, pencerelerden, içeride yapılan çalışmayı izleyebilecek, doğrudan işin mutfağını görmüş olacak. Sergi, seminer, söyleşi, sempozyum faaliyetleri de gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla Rami Kütüphanesi, Yazma Eserler Kurumunun halkla iç içe olabileceği bir yer olacak.”
“Yaklaşık 40 farklı dilde eseri burada bulabilirsiniz”
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Bilimsel Çalışmalar Koordinasyon Dairesi Başkanı Ömer Orhan ise Atatürk İhtisas Kütüphanesi’nin de Rami Kütüphanesi’nin önemli bir parçası olduğunu belirterek, “Kütüphanemizde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun bağlı kuruluşları olan Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun yayınlarının yanı sıra başta Atatürk olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Türk dili ve Türk kültürü üzerine birçok eser mevcuttur.” ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 20 bin eserlik başlangıç koleksiyonuna sahip olduklarını vurgulayan Orhan, “Bu koleksiyonumuzda, kurum yayınlarımızın yanı sıra yerli ve yabancı yayınlardan birçok eser bulunmakta. Yaklaşık 40 farklı dilde eseri burada bulabilirsiniz.” dedi.
Orhan, kurum kitaplarının bulunduğu kitap satış merkezinin de kütüphanede yer alacağını dile getirerek, “Bu kütüphane, Atatürk İhtisas Kütüphanesi olarak Türkiye’deki en büyük kütüphanedir. Burada derlediğimiz eşsiz koleksiyonun kullanıcılarımıza çok faydalı olacağına inanıyoruz. Bu koleksiyon burada kalmayacak, geliştirmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Erdoğan’dan açılış konuşması
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, zaman içinde ciddi bir tahribata uğrayan bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak düzenlemek için yürüttükleri çalışmaların nihayet sona erdiğine belirterek “Rami’yi sadece bir kütüphane değil pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz haftanın her günü, günün 24 saati gençlerimiz başta olmak üzere kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen, peyzaj alanı 51 bin metrekareyi bulan, diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyoruz. Kütüphanemizde ilk etapta 2 milyonu aşkın kitap ve 4 bin 200 kişilik kapasitesiyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum. Kitap sayımız elbette zaman içinde daha da artacak. Kütüphane bünyesindeki Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatıyla kendi alanında önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.” dedi.
Rami bünyesindeki Yazma Eserler Kütüphanesi’nin de buraya ayrı bir derinlik katacağını dile getiren Erdoğan, günümüzün olmazsa olmazı dijital kaynakların da burada meraklılarıyla buluşacağını kaydetti.
Ülkenin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı ecdada karşı sorumluluklarının bir gereği olarak gördüklerini söyleyen Erdoğan, üstelik sadece bununla kalmadıklarını, modern sanatların ülkede yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçirdiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde ülkenin en iyi altyapısına sahip bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletin hizmetine sunduklarını anımsatarak, yine Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’ndeki, Tarabya Yerleşkesi’ndeki, Dolmabahçe’deki, Yıldız Sarayı’ndaki tarihi eserleri restore ederek, Vahdettin Köşkü’nü o yanmış halinden sonra bugünkü haline getirerek, yeni baştan yaparak, tarihe sahip çıktıklarını söyledi.
Erdoğan, gençlerle birlikte tüm vatandaşların kütüphaneyle ünsiyeti ne kadar güçlendirilirse geleceğin o derece emniyette olacağının altını çizerek, “Az önce buradaki bir Anadolu Lisesi’nin mensubu gençlerimizle bir arada olduk. Ve ‘Cumhurbaşkanım 5 dakikada artık okulumuzdan buraya geliyoruz’ dediler. 5 dakika. ‘Başka?’ dedim, ‘Onları da söyleyin bakalım.’ Artık burada çorbanızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Çayınızı içecek misiniz? İçeceksiniz. Kahvenizi içecek misiniz? İçeceksiniz. Kek, onu da yiyeceksiniz, para yok. Tabii çok mutlular. Sabahtan itibaren bu uygulama da başlıyor.” diye konuştu.
Geriye doğru bakıldığında, kütüphanelerin ne kadar zengin, ne kadar yaygın, ne kadar hareketliyse medeniyetin o derece ürettiğini, devletin o derece güçlü, milletin o derece müreffeh olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz kitapla, defterle, kalemle, mürekkeple, okumakla, anlamakla, sormakla, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle irfanla hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Duvarları kitaplarla dolu bir kütüphaneyi en kıymetli hazinelerden daha üstün tutan ecdadımız, her kütüphaneyi cennetten bir köşke benzetmiştir. Alimleri, gölgelerinde soluklanılan cennet ağaçlarıyla kıyaslayan ecdat, onların eserlerini de bu ağaçların meyveleri olarak görmüştür. Elhamdülillah, nasıl bir ecdada sahibiz. İnşallah biz de onlara layık oluruz.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, “Rami Kütüphanemizi gezerken bütün gerek cilthanesi yani mücellitlerimizi gördüm gerekse adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını, adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş o yaprakları tek tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Ve bu eserlerle beraber inşallah Rami Kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın eseri olacak. Ülkemize ve İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum. Dilediğimiz tüm kitapları buraya nakledebiliriz. Ve Kültür Turizm Bakanlığımızın bütçesine ayrıca bir destek vererek yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız. İthalatçılığımıza onu getireceğiz. Kitap ithali yapacağız dünyanın dört bir yanından ve Rami Kütüphanemizin bu uluslararası özelliğini de çok daha güçlü hale getirmiş olacağız.” dedi.
Kültür Bakanı Ersoy’dan AKM ve CSO vurgusu
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, kütüphanenin açılışında yaptığı konuşmada, hizmet yarışı içinde olduklarını belirterek, daima en iyisini, yenisini, kalitelisini sunmanın çabasını verdiklerini dile getirdi. İstanbul’da açılan Atatürk Kültür Merkezi ile Ankara’da CSO’nun dünya ölçeğinde mimari eserler olarak yükseldiğini dile getiren Ersoy, “Bugün ise geçmişi 250 yılı aşan bir tarihi yapıya sahip çıkarak hayata geçirdiğimiz bir millet bahçesini, bir sanat merkezini, bir ilim kompleksini yani İstanbul Rami Kütüphanesini açıyoruz. Her üç yapı da kendi alanlarında dünyada ilk 10 arasında yer alan yapıtlar.” dedi. Ersoy, şöyle devam etti:
“Kültür-sanat merkezlerimizden müzelerimize, inşa ettiğimiz her yeni eseri tek bir hizmet başlığında sınırlandırmadan, insanımızın verimli ve keyifli zaman geçirmek için tercih edeceği çok yönlü, çok işlevli yaşam alanları olarak şekillendiriyoruz. Kütüphanelerimizi de yine bu bakış açısıyla projelendiriyoruz. Onarım, yenileme ve inşa sürecini eş zamanlı yürüttüğümüz Rami Kışlası’nın benzersiz dönüşümünü mümkün kılan da bu anlayıştır. Burası her şeyden önce eşsiz bir kütüphane. İstanbul’un en büyüğü. Oturma kapasitesi 4 bin 200 kişi, kitap kapasitesi ise 2,5 milyon. An itibarıyla koleksiyonunda 2 milyondan fazla kitap, dijital materyaller ve diğer yayınlar bulunuyor. Alımlarımız sürüyor, kapasitesinin tamamı dolacak.”
Türkiye’nin en büyük Atatürk kitaplığını barındıran Atatürk İhtisas Kütüphanesinin de 20 binden fazla kaynak eserle, Rami Kütüphanesinde hizmet vermeye başlayacağını aktaran Ersoy, “Yakında bu sayı 30 bini geçecek. Kütüphane koleksiyonu, Atatürk’le ilgili eserlerin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti tarihi, Türk dili ve kültürüyle ilgili eserleri de içeriyor. Vatandaşlarımız, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun ilgili yayınlarını, ayrıca bu konularda yurt içinde ve dışında yayımlanmış farklı eserleri bu kütüphanede bulabilir. Yüksek Kurumumuz bünyesinde basılmış 2 bin 608 yayının ihtisas kütüphanemizde yer alması ise bizim için ayrı bir gurur vesilesidir. Tabii fazla kitap diye bir anlayışı da asla kabul etmiyoruz. Bu hususta kendimizle yarışmaktayız. Ayrıca yurt dışından da hem Gazi Mustafa Kemal’i konu alan kitapları hem de ülkemizle ilgili basılan eserleri koleksiyonumuza eklemeyi sürdürüyoruz.” dedi.
Hizmete girecek Yazma Eserler Kütüphanesine de işaret eden Ersoy, şunları söyledi:
“Burası, nadide el yazmalarına hizmet verecek sergi ve şifahane alanları ile birlikte İstanbul Rami Kütüphanesini farklı kılmakta, dünyadaki sayılı örnekler arasındaki yerini sağlamlaştırmaktadır. Zira dünyanın en zengin yazma eser koleksiyonlarından birine sahibiz. İlgililer eşsiz el yazmalarını burada görebilecek. Hatta şifahane ve koridorlar arasındaki camlardan kitapların nasıl restore edildiğini, kitap depolarımızda yürütülen ritmik çalışmaları canlı olarak izleyebilecekler.”
Ersoy, kütüphanenin kapalı kullanım alanının 36 bin 257 metrekare, iç avlu peyzaj alanının ise yaklaşık 51 bin metrekare olduğunun altını çizerek, serbest çalışma salonları, bebek, çocuk ve gençlik bölümleri, konferans, sergi ve fuaye salonları, atölye ve etkinlik alanları, kafeterya, cami, bebek bakım odası ve diğer yaşam alanlarıyla her ihtiyacın düşünüldüğünü söyledi.
Kışlanın iç avlusunda, dünyanın en iyi örneklerine benzer bir millet bahçesi projesinin hayata geçirildiğini vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:
“Rami Kütüphanesi, İstanbul gibi 7/24 açık ve hayatın içinde olacak. Sunduğu imkanlardan bütün vatandaşlarımız en üst düzeyde yararlanabilecek. Bu istisna eser engellilere, yaşlılara, özel gereksinimleri olan bütün vatandaşlarımıza cevap verecek donanımdadır.
Sürdürülebilirlik Sertifikası almaya hak kazanan ülkemizdeki ilk kurum
Son olarak şu çok önemli bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim. İstanbul Rami Kütüphanesi, 30 Aralık 2022’de Biosphere tarafından yerinde gerçekleştirilen denetimde, Sürdürülebilirlik Sertifikası almaya hak kazanan ülkemizdeki ilk kurum olmuştur. Biosphere, ‘Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi’ tarafından akredite bir programdır. Bu sertifika, koruma, araştırma, iletişim ve sergi alanlarında faaliyet gösteren kurumlar için tasarlanmış bir turizm sürdürülebilirlik sertifikasıdır. Dünyada İspanya dışında bu sertifikaya sahip kurumu olan tek ülke Türkiye olmuştur. Malumunuz olduğu üzere, ‘Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı’nı hazırlayarak, uluslararası düzeyde tescilini aldık. Dünyada böylesine kapsamlı bir çalışmayı yapan ilk ülke olarak bunun meyvelerini toplamaya başlıyoruz.”
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı 1.258 kütüphane olduğuna dikkati çeken Ersoy, “Sadece son 5 yılda açılan kütüphane sayısı 133’e ulaştı. Bunlar artık raftan ve kitaplardan oluşan yapılar değil. Her biri amaçlarla, hedeflerle şekillendiriliyor. Ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular için hayata geçirdiğimiz adalet, halk kütüphanelerinden tutunuz da gezici kütüphaneler, AVM kütüphaneleri, edebiyat müze kütüphaneleri, bebek kütüphaneleri, gar ve havalimanı kütüphaneleri ile tematik kütüphanelere kadar kütüphanecilik hizmetini hayatın içine taşıdık, kurumlarımızın kapısını hayata açtık. Küçük kütüphanelerle koleksiyonlar korunur. Orta ölçekli kütüphanelerle kültür hizmeti verilir. İstanbul Rami Kütüphanesi gibi muazzam eserler ise ilim, kültür, sanat gibi sahalarda kitlelerin oluşmasına, toplumsal değişime zemin olur.” dedi.
Rami Kütüphanesinin İstanbul’un en büyüğü ve Avrupa’nın sayılı kütüphanelerinden biri olduğuna vurgu yapan Bakan Ersoy, “Hedefimiz ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 Yeni Kütüphane’ açmaktır. Bu hedefe ilerleyecek ve inşallah ulaşacağız.
Ben Rami Kütüphanesinin İstanbul ve İstanbullular başta olmak üzere ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğümüze, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumumuza, başta değerli mimarlarımız Han Tümertekin ve Mehmet Cemil Aktaş olmak üzere restorasyon, renovasyon ve inşaat çalışmalarından teşhir ve tanzim işlerine kadar bu saygın esere emek ve destek veren herkese, yüklenici firmamıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” ifadesini kullandı.
Erdoğan’dan Twitter paylaşımı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla, eğitim ve kültür başta olmak üzere, ülkemizi küresel düzeyde marka haline getirmek için çalışıyoruz. Bugün açılışını gerçekleştireceğimiz Rami Kütüphanemizi de işte bu yürüyüşte yeni bir halka, yeni bir safha olarak görüyoruz.” ifadelerini kullandı. Erdoğan, paylaşımında Rami Kütüphanesi’ne ilişkin görüntülere de yer verdi.
Emine Erdoğan da paylaşımında, “250 yılı aşkın tarihi olan Rami Kışlası’nı çok amaçlı bir kültür merkezi ve her yaşa hitap eden bir kütüphane olarak milletimizin hizmetine kazandırmanın sevincini paylaşıyoruz. Ülkemizin en büyük, dünyanınsa en geniş alana yayılmış 3’üncü kütüphanesi. Milletimize hayırlı olsun. 2,5 milyonu aşkın kitaba ev sahipliği yapan kütüphanenin kitapseverlerin vazgeçilmez duraklarından birisi olacağına inanıyorum. 51 bin metrekarelik peyzaj alanı ve 36 bin metrekarelik kapalı alanıyla restore edilen eserde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.” ifadelerine yer verdi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *