Günler sürecek bir toplantı, bir bilgi şöleni… Konu yine Gazze. Ama adres yanlış. Muhatap yanlış. Yöntem yanlış. O zaman neden yapıyoruz bunu?
Mazluma yardım için mi, yoksa kendimizi temize çıkarmak için mi? Gerçek şu ki: Gazze cami avlularında değil, diplomasi masalarında satılıyor.
Zafer Çam
Dün Eyüp Sultan Camii’nin avlusunda toplandılar.
İslam dünyasının farklı köşelerinden gelen âlimler, hocalar, kanaat önderleri…
Gazze için basın açıklaması yaptılar.
Ardından bir otele geçtiler.
Günler sürecek bir toplantı, bir bilgi şöleni…
Konu yine Gazze.
Ama adres yanlış. Muhatap yanlış. Yöntem yanlış.
Ve belki de en acısı: niyet eksik.
Gazze yanarken…
Çocuklar bombaların tankların ve enkaz altında can verirken,
Kadınlar sokak ortasında hedef alınırken, kamplar bombalanırken, erzak kuyruğunda çocuklar kadınlar can verirken.
Bir halk sistematik şekilde açlığa, ölüme mahkûm edilirken…
Biz burada, binlerce kilometre ötede, mikrofonlara konuşuyoruz.
Bir cami avlusunda toplanıp, birkaç duygulu cümleyle içimizi rahatlatıyoruz.
Sonra da konforlu bir otelin salonlarında bildiriler okuyor, çaylarımızı yudumluyoruz.
Peki, bu kime fayda?
İsrail Yahudi kiteler bu açıklamalardan korktu mu?
Bir uçak geri döndü mü?
Bir füze havada durdu mu?
Tanklar çekildi mi?
Hayır.
O zaman neden yapıyoruz bunu?
Mazluma yardım için mi, yoksa kendimizi temize çıkarmak için mi?
Gerçek şu ki: Gazze cami avlularında değil, diplomasi masalarında satılıyor.
Toplantı salonlarında değil, ticaret anlaşmalarında kaybediliyor.
Sözle değil, sessizce yapılan işbirlikleriyle kanıyor.
Gazze için gerçekten bir şey yapmak istiyorsak, Gitmemiz gereken yer bellidir:
İsrail’e silah satanlar.
Onunla ticaret yapanlar.
Onu her platformda meşru gösterenler.
Gazze, cami avlularında dualarla değil; tanklara yakıt satanların, işgale sessiz kalanların, zalime silah taşıyanların adreslerinde sorguya çekilerek kurtulur.
O adreslere gitmeden, o kapıları zorlamadan yapılan her açıklama sadece bir gösteridir.
Sadece bir vicdan cilasıdır.
Oralara dokunmadan, bu açıklamalar sadece bir dekor.
Bir fotoğraf karesi.
Boşlukta yankılanan bir ses.
Dünkü o toplantı da böyleydi.
Ne saldırıları durduracak bir etkisi vardı, Ne de zalimi rahatsız edecek bir cesareti.
Yasak savar bir görüntüydü.
Eyüp Sultan’daki o toplanma…
Ne İsrail’i durdurur, ne de işgale engel olur.
O, sorumluluğu hafifleten bir ritüelden öteye geçemez.
Mazlumun değil, rahat koltuklarda vicdanını rahatlatmak isteyenlerin eylemidir.
Artık görmemiz gerek.
Sloganlar boşlukta yankılanıyor.
Toplantılar dağlara çarpmadan eriyip gidiyor.
Zalimi korkutmayan hiçbir kelime değerli değildir.
Gazze için samimiyet, bedel ödemeye razı olmaktır.
Sözün ağırlığı, onun karşılığında göze alınanlarla ölçülür.
Bedel ödemeyi göze almadan yapılan her açıklama,
Sadece bir yankıdır:
Boşlukta kaybolan, mazlumun kulağına bile ulaşmayan…
Artık bunu fark etmemiz gerekiyor.
Samimiyet, yalnızca doğruyu söylemekle değil,
O doğrunun bedelini ödemeye razı olmakla ölçülür.
Ve şu an…
Mazlumun, boş sözlere değil, gerçek adımlara Yahudi’nin anladığı dilde cihada ihtiyacı var.













1 Comment
mbozac
27 Ağustos 2025, 13:07eyvallah… teşekkürler
REPLY