Şimdi Sıra İran’da!..

Şimdi Sıra İran’da!..

Merak ediyorum, şimdi susan Müslüman ülke liderleri, İran’ın da işi bitince kendilerinin en ufak bir itirazında ya da güç kazanmaya başladığında, yataklarında nokta atışı ile havaya uçurulmayacaklarından nasıl bu kadar eminler?

Gülbahar Ay Satan

7 Ekim 2023’ten bu yana dünyada en çok İran devletinin erdemli ve şerefli davrandığına inanıyorum. 4 gün öncesine kadar şöyle sözler işitebilirdiniz:

“İran, masaya oturmaya, diplomasiye yaklaşmak istemiyor.”
“Tutucu ve dışa kapalı bir tavır sergileyerek dikkatleri kendi üzerine çekiyor.”
“İsrail’e tehditkâr davranarak onun agresifleşmesini sağlıyor.”
“Kudüs’ü, Filistin’i korumak bahanesiyle kendi ideolojisini yaymak istiyor.”

Yukarıda saydığımız bu ithamları emperyalistler ya da Sünni devletlerin dile getirmesi İran devleti için çok bir anlam ifade etmiyordu. İran halkının bir kısmı da bu ithamları dile getiriyordu. İşte İran devleti için asıl sorun buydu. Çünkü bir devlet en kolay içten yıkılır. Halk ayaklanırsa, rejim kolayca yıkılır. İran bunu biliyordu. İran’ın aylardır İsrail tarafından yıpratılmasına, suikastlere gerekli cevabı vermemesinin altında bence bu gerçek yatıyordu. Müzakerelere birkaç gün kalmışken, en üst düzey askerlere düzenlenen suikastler İran halkının da gözünü açmıştır. Zafer için İran devletinin, füzelerinin gücü kadar halkın desteğini alması da çok önemli bir gerçektir.

Şu anda çoğu dünya lideri aynen bir tiyatro sahnesinde şımarık bir çocuk gibi davranan İsrail’i izliyor. Avrupa’daki sömürgeci devletler, ABD, çoğu Sünni devletler, o kadar üst düzey bakanlar, en çok izlenen haber programlarındaki tartışmacılar sanki beklemiyormuş gibi, senaryosu önceden masa başında yazılan bu saldırıyı konuşuyor.

Avrupa’daki demirbaş ülkelerin, ABD’nin, Körfez ülkelerinin ve diğer Sünni devletlerin sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi açıklama yapmaları, itidale davet etmeleri, İsrail’e her türlü desteği vererek, olacaklardan endişe duyuyoruz gibi çıkışları gerçekten mide bulandırıcı.

Türkiye’de İran’a düşman olan iki kesim var biri mezhepçilik ve ırkçılık yapan Sünniler diğeri ise sırf dindar görünümlü bir ülke diye sorgusuz sualsiz İran’a kin kusan laik yobazlardır. Sünni mezhepçilerin sosyal medyadaki tahammül sınırlarını zorlayan yorumlarını birkaçını buraya taşımak istiyorum:

“İran, Gazze’deki açlığın ve soykırımın üzerini kapatmak için İsrail’e saldırdı.”
“İran, İsrail’e karşı yola çıkan sivil direnişler gündem olmasın diye saldırı başlattı.”
“İran ile İsrail ortaklar tek dertleri Sünnileri devirmek.”

Buna benzer birçok saçma ve dumura uğramış yorum mevcut.

Ama laik yobazların yorumları ve çıkarımları daha da acınası durumdadır. Sırf, İran Arap alfabesi kullanıyor diye İran halkını Arap zannedenler var. ABD İran’a özgürlük getirsin diyenler var. Bu arada laik yobazlara göre özgürlük, karşı tarafın ne istediği değil, onlara göre özgürlük ve saygı duyulacak tek giyim tarzı kadının açılıp saçılmasıdır. Karşı tarafın ne istediğinin önemi yoktur.

ABD ve Batı içinse önemli olan sadece çıkardır. Eğer bir ülke onların güdümüne girerek istediğini yapıyorsa o ülkedeki kadınlar çarşaf da giyse, hatta o ülkede parlemento-meclis olmasa bu onlar için sorun değil. Ama bir ülkede kadınlar istediği gibi giyinse de, o ülkeyi seçimle seçilmiş liderler yönetse de eğer ABD ve Batı’ya hizmet etmiyorsa o ülkenin lideri ya da rejimi değişmelidir. Gerekirse de ülke bölünmelidir.

Bütüne bakmayıp, ayrıntıda boğulanlar diyor ki, Hamas 7 Ekim’de bu saldırıyı başlatmasaydı tüm bunlar olmazdı. Ortadoğu’da önceden yazılmış, aktörlere paylaştırılmış plan ve senaryolar nasıl görmezden geliniyor?

Bu senaryoya uymayanlar kendi içlerinden bile olsa cezalandırılıyor ve hizaya çekiliyor. Los Angeles’daki ayaklanmalar bile Trump’a barışa asla yaklaşma diye bir gözdağı olarak yapıldığını söyleyenler var.

7 Ekim’den hemen sonra İsrail, ilk olarak Gazze’de sosyal medyada ne kadar muhalif yorum yapan varsa direkt nokta atışı ile onların evleri ve ailerini hedef aldı. Sonra topyekün Gazzeyi yok etti.

Sonra Hizbullah karşılık veriyor diye onlara saldırı başlattı yine nokta atışı tüm liderlerini indirdi. Sanki spontane gelişmiş gibi gösterilen olayların çoğunun önceden planlanmış olduğunu gördük. Örneğin, patlayan telsizler olayının aylar öncesinden planlanmış olması gözden kaçmamalıdır.

Emperyalistler, yıllardır İsrail’in etrafı temizledi. Bu doğrultuda önce Irak işgal edildi ki daha belini doğrultamadı, Suriye istedikleri kıvama geldi, Mısır Sisi’ye emanet edildi. İran’ın uzantısı Hizbullah zayıflatıldı. Tüm tahriklere rağmen İran, saldırı olmazsa ben saldırmam politikasıyla devam etti. Çünkü hem dünya kamuoyunun hem de kendi halkının gerçekleri görmesi lazımdı. Çünkü emperyalistler dünya halklarını her zaman dezenformasyon ile kandırdılar.

Şuan din düşmanı seküler gazeteciler bile İran’ın karşılık vermesine, İsrail’i vurmasına asla ses çıkaramıyor. Dünya ne kadar kötü bir yer olsa da şeffaflık ve erdemli duruş en son minvalde insanları itibar etmeye zorluyor.

Evet, senaryo belli emperyalistler, ABD üssünün olmadığı tek ülke olan İran’a tüm enerjilerini vererek onu yıpratıp, zayıflatıp parçalayacaklar. Bunu bu kadar kolay yapabilirler mi bilmiyorum ama yıpratma ve zayıflatma süreci yıllara yayılsa da emperyalistlerin maalesef bu konuda ısrarcı olarak büyük bir sabır gösterdiğini geçmişten biliyoruz. Ama İran’ın da sıradan bir örgüt gibi, ya da ABD postalına aşık bazı Arap ülkeleri gibi kolay lokma olmayacağını biliyoruz.

Merak ettiğim, şimdi susan Müslüman ülke liderleri, İran’ın da işi bitince kendilerinin en ufak bir itirazda ya da güç kazanmaya başladığında yataklarında nokta atışı ile havaya uçurulmayacaklarından nasıl bu kadar eminler? Ya da bu ülke liderleri sandığımızdan daha büyük bir aşkla ve sadakatla mı bağlılar ABD’ye? Akıl terazimiz şimdilik bunları tartamıyor. Ama ABD, İsrail eliyle İran’ı yok ederek, Ortadoğu’da daha da yayılırsa ne olacak. Gözünü artık tek tük kalan muhalif seslere mi yöneltecek. Yani sosyal medyada emperyalistlere karşı sesini yükseltenler, yatağında bir anda kendini havaya uçmuş olarak mı bulacak?

Peki şimdi ne olacak? İsrail, İran’ın nükleer santrallerini vuruyor. Siz hiç İran haritasını ve komşularını dikkatle incelediniz mi? İran’ın, petrol ticaretinin en işlek olduğu Basra körfezine ve Umman denizine kıyısı var. İran’ın hemen karşı kıyısı Dubai, Katar, Suudi Arabistan… İran’ın kuzeyde komşusu Azerbaycan, Batı komşusu Türkiye’dir. Doğusunda Pakistan ve Afganistan vardır. Şimdi, olası bir nükleer sızıntıda bu ülkeler etkilenmez mi ? Toprağa, suya ve havaya karışan radyasyon sınır tanır mı? Masada neler konuşuldu ki çoğu ülke susuyor. Kimle ne paylaşıldı?

Tabi ki olası bir nükleer sızıntıda emperyalistler yine İran’ı suçlayacak. Kendilerinin nükleer silahı olabilir ama İran’ın olursa imha ederiz diyorlar. Ve imha ederken ortaya çıkan kimyasal sızıntıdan da İran’ı suçlu görecekler.

İsrail’e destek için emperyalistler, Akdeniz’e gemi gönderiyor. Biliyoruz ki bu zalimlerin gözünü kırpmadan kimyasal silah atıp milyonlarca sivili öldürebilme kapasiteleri var. Füzelerle delemedikleri nükleer tesisler, ancak rejim değişikliği ya da karaya yapılacak operasyonlarla devre dışı bırakılabilir diye açıklama yapan uzmanlar var.

Evet, İran tek kalarak eğer bir yok oluşa sürüklenirse kalanlara faturayı ağır kesebilir. Petrol tesislerini havaya uçurabilir. ABD üslerini vurabilir. Onun ne kadar askeri mühimmatı var ne kadar gücü var bilmiyoruz. Allah’a dua ediyoruz, inşallah ABD’yi Ortadoğu’dan atacak kadar füzesi vardır. Tam umudumuz azalırken Pakistan’dan bir çıkış geldi, ‘ABD, İngiltere ve Fransa İsrail’e yardım ederse biz de İran’ın yanında yer alırız’ dedi.

Allahım zalimlere karşı senden yardım istiyoruz. Bir çıkış yolu aç, bir avuç da olsa erdemli insanları diğer erdemli insanlarla bir araya getir. Ve onları üstün kıl Ya Rabbi…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *