Pazartesi günü 829 İngiliz hukukçu tarafından Başbakana yönelik yayınlanan mektup sonrası, Fransızca konuşan yaklaşık 300 yazar da dün Gazze konulu bir bildiri yayınlamıştı. Bugün de Birleşik Krallık ve İrlanda’dan 381 yazar imzası ile Gazze’ye destek veren bir mektup yayınlandı.
829 hukukçudan Starmer’e mektup
Pazartesi günü, aralarında eski Yüksek Mahkeme yargıçlarının da bulunduğu 800’den fazla İngiltere merkezli hukuk uzmanı, Başbakan Keir Starmer’a şu mektubu yazdı: “Gazze’de soykırım yapılıyor ya da en azından ciddi bir soykırım riski var.”
Filistin topraklarını işgal altında tutan İsrail’e karşı uygulanması gereken yaptırımları hatırlatan 829 hukukçu, İngiliz hükümetine hitaben yazılan “İşgal altındaki topraklar hakkında açık mektup” adlı metne imza attı.
Mektupta, işgal altındaki Filistin topraklarında ciddi uluslararası hukuk ihlalleri yapıldığına ve İsrail’in daha fazlasını yapma yönünde tehditlerde bulunduğuna dikkat çekildi.
“Gazze’de bir soykırım yapılıyor ya da en azından bir soykırımın yapıldığına dair çok ciddi riskler bulunuyor.” ifadesinin yer aldığı mektupta, Gazze’ye 11 hafta süren ablukanın ardından sınırlı yardım girişi yapıldığı hatırlatıldı.
Bunun yeterli olmadığı kaydedilen mektupta, İsrail’in bölgede artan askeri saldırılarına ve İsrailli bakanların “Gazze’yi ele geçirmek”, “temizlemek” ve “fethetmek” gibi ifadelerine işaret edildi.
İşgal altındaki topraklarda savaş suçu, insanlığa karşı suç ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin yapıldığı vurgulanan mektupta, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in hukukun emredici normlarını ihlal ettiği yönünde karar verdiği de anımsatıldı.
Mektupta, İsrail’in Gazze’dekileri yerinden etme, Gazzelileri küçük bir bölgeye sıkıştırma ve başka ülkelere yerleştirme gibi planlarının da uluslararası insancıl hukukun, uluslararası ceza hukukunun ve uluslararası insan haklarının ciddi ihlali olduğuna işaret edildi.
İsrail’in Batı Şeria’da Filistinlilerden gasbedilen topraklarda artan sayıda yerleşim yeri kurma kararlarına da dikkat çekilen mektupta, “Her iki uygulama da Filistin halkının dokunulmaz nitelikteki kendi kaderini tayin etme hakkının İsrail tarafından uzun süredir daha da ağır şekilde ihlal edilmesine neden olmaktadır.” ifadesi kullanıldı.
İngiltere dahil tüm ülkelerin soykırımı cezalandırmak, uluslararası insancıl hukuka saygıyı sağlamak, uluslararası hukukun geri alınamaz nitelikteki haklarının uygulanmasını sağlamak için adım atması gerektiğinin altı çizilen mektupta, “İngiltere’nin bu zamana kadarki eylemleri, bu standartları sağlama konusunda başarısız oldu.” değerlendirmesi yapıldı.
Mektupta, İngiltere hükümetinin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi için 5 konuda acilen adım atmasını istendi.
Bunlar arasında, ateşkesi ve Gazze’ye yardım girişini sağlamak için gerekli adımların atılması, İsrail’in Filistin’de faaliyetlerde bulunan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansına (UNRWA) getirdiği yasağın kaldırılması için mevcut tüm araçların kullanılması yer aldı.
Mektupta, İngiltere’ye, Filistin’de belirtilen ihlallerde adı geçen İsrailli bakanlara, sivil ve askeri yetkililere seyahat ve finansal yaptırım uygulama çağrısı da yapıldı.
Hükümetin, İsrail’le var olan ticaret anlaşmalarını gözden geçirmeye ve ikili ilişkileri yakınlaştırması planlanan “2030 Yol Haritası”nı askıya almaya çağrıldığı mektupta, İsrail’e ticari yaptırım kararı alınması gerektiği belirtildi.
Söz konusu mektupta, İngiltere’nin Uluslararası Ceza Mahkemesinin İsrailli yetkililer için aldığı tutuklama emrini uygulaması istendi.
Mektupta, 11 eski hakim, Kral Danışmanı ya da Kraliçe Danışmanı ünvanlı 72 hukukçu, 113 hukuk bürosu ya da hukukçu örgütü kurucusu, 55 hukukçu profesör, 101 hukukçu akademisyen ve çok sayıda avukatın imzası yer aldı.
İmzacıların İngiltere’de görev yapan ya da İngiliz kurumları tarafından yetkilendirilmiş hukukçular olduğu belirtildi.
Fransızca konuşan 300 yazardan mektup
Aralarında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Annie Ernaux ve Jean-Marie Gustave Le Clezio’nun da bulunduğu yaklaşık 300 Fransızca konuşan yazar, Salı günü yayımlanan bir köşe yazısında Gazze’deki halkın “soykırımını” kınayarak “derhal ateşkes” çağrısında bulundu.
Fransız günlük gazetesi Liberation’da yayınlanan bu köşe yazısında, “7 Ekim 2023’te sivillere karşı işlenen suçların savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmesinin acil olduğu gibi, bugün de soykırımı adlandırmak gerekiyor,” ifadeleri kullanıldı.
“Her zamankinden daha fazla, İsrail Devleti’ne yaptırım uygulanmasını talep ediyoruz, Filistinliler için güvenlik ve adaleti, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını, İsrail hapishanelerinde keyfi olarak tutulan binlerce Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını ve bu soykırıma gecikmeden son verilmesini sağlayan acil bir ateşkes çağrısında bulunuyoruz,” diye eklendi.
İmzacılar arasında Herve Le Tellier, Jerome Ferrari, Laurent Gaude, Brigitte Giraud, Leila Slimani, Lydie Salvayre, Mohamed Mbougar Sarr, Nicolas Mathieu ve Eric Vuillard gibi son Goncourt Ödülü sahipleri yer aldı.
İsrail tarafından şiddetle reddedilen “soykırım” terimi, bu savaşın gözlemcilerini bölüyor. BM, insan hakları grupları ve giderek daha fazla sayıda ülkeden suçlamalar çoğalıyor. Bu nitelendirmenin “bir slogan olmadığını” savunan köşe yazısının imzacıları, “bu dehşeti nitelemeden veya ne hakkında olduğunu belirtmeden genel ve nesnesiz bir empati göstermeyi” reddediyorlar.
İngiltere ve İrlanda’dan 381 yazar
Dün Fransa’dan yayınlanan bildirinin ardından, bugün İngiltere, Galler, İskoçya, Kuzey İrlanda ve İrlandalı 381 yazar, İsrail’in Gazze saldırılarına işaret ederek, ülkelerini ve tüm dünyayı “kolektif sessizliği ve dehşet karşısında eylemsizliği” sona erdirmeye çağıran mektuba imza attı.
Mektup, Nobel Edebiyat Ödülü sahipleri Annie Ernaux ve Jean-Marie Gustave Le Clezio’nun da aralarında bulunduğu 300 Fransızca yazarın “soykırımı” kınayan benzer bir bildiriyi imzalamasından bir gün sonra geldi.
Medium internet sitesinde yayınlanan mektupta, “Milletlerimiz ve dünya halkları, dehşet karşısındaki kolektif sessizliğimize ve eylemsizliğimize son vermek için bizimle birlikte olmaya” çağrıldı.
Mektupta, “Gazze’de yaşananları tanımlamak için ‘soykırım’ veya ‘soykırım eylemleri’ ifadelerinin kullanılması artık uluslararası hukuk uzmanları veya insan hakları örgütleri tarafından tartışılmıyor” ifadelerine yer verildi.
“Filistinliler soyut bir savaşın soyut kurbanları değiller. Çok sık olarak, kelimeler haklı gösterilemeyeni haklı çıkarmak, inkar edilemeyeni reddetmek, savunulamaz olanı savunmak için kullanıldı,” dedi İngiliz ve İrlandalı yazarlar.
Aralarında romancı Elif Şafak ve oyun yazarı Hanif Kureishi’nin de bulunduğu yazarlar ile İskoç ve Galli yazarların PEN kulüpleri, ateşkes, Gazze’ye “derhal yiyecek ve tıbbi yardım dağıtımı” ve İsrail’e yaptırım uygulanması çağrısında bulundu.
Gazzelileri “Evrende sığınmacı” olarak nitelendiren şair Hiba Abu Nada’nın da 19 ay önce Gazze’deki İsrail saldırılarında öldürüldüğü hatırlatılan mektupta, “İsrail hükümeti Gazze’deki saldırılarını artan bir vahşilikle tekrar başlattı. İsrailli bakanlar Bezalel Smotrich ve Itmar Ben Gvir’in yaptığı açıklamalar, soykırım niyetini açıkça gösteriyor. ‘Soykırım’ ve ‘soykırıma yönelik eylemler’ kavramları artık uluslararası hukukçular ya da insan hakları örgütleri tarafından tartışılmıyor bile.” ifadelerine yer verildi.
Mektupta, uluslararası örgütlerin de İsrailli yetkililerin emirleri doğrultusunda İsrail ordusu tarafından yapılan bir soykırıma işaret ettiği belirtilerek, “Kelimeler sık sık meşrulaştırılamayacakları meşrulaştırmak, reddedilemeyecekleri reddetmek, savunulamayacakları savunmak için kullanıldı. Çoğu zaman doğru ve önemli olan kelimeler onları yazanlarla birlikte yok edildi.” ifadeleri kullanıldı.
“Soykırım” ifadesinin yasal, politik ve ahlaki sorumluluklar taşıdığı vurgulanan mektupta, “7 Ekim 2023’te Hamas’ın yaptıklarını savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak adlandırmak nasıl doğruysa, İsrail ordusunun günlük olarak İsrail hükümetinin emirleriyle Gazze’de halka saldırmasını da soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak adlandırmak doğrudur.” denildi.
Mektupta, Gazze’de yaşananlara karşı sessiz kalan yöneticiler “sessiz kalarak onaylayanlar” olarak nitelendirilerek, şunlar kaydedildi:
“Biz sessiz kalarak onaylayan halk olmayı reddediyoruz. Bu sadece insanlıkla ya da insan haklarıyla alakalı değil çağımızın yazarları olarak ahlaki yeterliliğimizle de ilgilidir. Bu suçu dile getirmeyi ve kınamayı her reddettiğimiz gün, ahlaki duruşumuz biraz daha zayıflıyor.”
Filistinlilere, İsraillilere ve Yahudiliğe karşı kullanılan şiddet ve nefret dilinin de reddedildiği mektupta, İsrail hükümetinin soykırım politikalarına karşı çıkan herkesle dayanışma içinde olunduğunun altı çizildi.
Mektupta, Gazze’de insani yardımların Birleşmiş Milletler tarafından kesintisiz şekilde dağıtılması, dünyanın ateşkes çağrılarına kulak tıkayan İsrail’e yaptırımlar uygulanması, acil ateşkes sağlanması ve İsrailli ve Filistinli esirlerin salıverilmesi istenerek, “Bu soykırım hepimizi ilgilendiriyor. Soykırım suçlarına tanıklık ediyoruz ve sessizliğimizle onaylamayı reddediyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Ian McEwan, Zadie Smith ve Jeanette Winterson gibi ünlü yazarlar da mektuba imza attı.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *