PKK’nın fesih sürecine ilişkin açıklama yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘Anayasa değiştirelim’ kolaycılığına gidip başka pazarlıklar içine girilmemesini isterken, Belediye Başkanı Mansur Yavaş da gerekirse referandum yapılmasını istedi. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de, kapalı kapılar ardında kiminle, neyin pazarlığını yaptınız diye sordu.
Soma Maden Faciası’nın 11’inci yıl dönümünde anma programı için Soma’ya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özgür Özel, iktidarın hem çözüm sürecini yürütmesi hem de “kent uzlaşısı”nı suç olarak kabul edip CHP’li belediyelere operasyon yapılması hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
“Bir tarafta bugün biz Cumhur İttifakı’nın önce sadece Devlet Bey’in söylediği, Tayyip Bey’in beklediği, risklerin Devlet Bey üzerinde toplandığından emin olunduktan sonra Tayyip Bey’in de konuşmaya başladığı, adına ‘Terörsüz Türkiye’ dedikleri meselede, biz 10 yıllardır tutarlı çizgisini ve tarihsel tutarlılığını koruyan bir partiyiz. Biz terör istemeyiz, biz terörün, teröristin karşısındayız. Biz barış isteriz, biz analar ağlamasın isteriz. Bu Türk de olsa Kürt de olsa ağlamasın isteriz. Teröre harcanan para, terörle mücadeleye harcanan para millete harcansın isteriz. Geçmişte bir takım açılımlar yapıp milleti dışlayıp başarısız olan Tayyip Erdoğan. O günlerde ona karşı çıkan Devlet Bahçeli’ye ‘Kandan besleniyorlar, vampir bunlar’ diyen Tayyip Erdoğan, bugün Devlet Bahçeli’nin bir iki adım önde yürüdüğü bu süreçte onunla birlikte. O gün ‘Biz kan istemiyoruz, terör istemiyoruz, barış istiyoruz’ dedik diye bize terörist muamelesi yapan Bahçeli en önden yürüyor. O gün Cumhuriyet Halk Partisi’nin uyarılarını dikkate almayan Tayyip Erdoğan, bugün yine dikkate almıyor. Dünün birbirlerine ağza alınmayacak söz söyleyenleri bugün bir araya gelmişler. Bir de bakıyorsunuz düşmansız kalmışlar. ‘Bize DEM’leniyorsun’ dediği DEM Parti ile -ki ben hiçbir mahsuru yok- diyaloğa girmişler, bir ilişki kurmuşlar. Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler. Abdullah Öcalan’ın kurduğu partiye -ki PKK Abdullah Öcalan’ın kurduğu partidir- ve kurucusuna methiyeler düzüp, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye, kurucusuna ve bugünkü yönetimine mesafe koymaya çalışıyorlar. Bunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Ne askerden kaçtık, ne bu millet için bir fedakarlıktan kaçtık. Gerekirse canımızı verdik. Gün oldu provokasyon yaptılar, şehit cenazelerinde kendi işçilerini, belediye işçilerini üstümüze saldılar. Bir santim eğilmedik. Bir adım geri atmadık. Bir kelime de eksik konuşmadık. O gün ne dediysek, bugün aynı noktadayız. Hepsi döndüler, dolaştılar, CHP’nin, ‘demokratik çözüm, terörsüz Türkiye ve herkes için eşitlik ve demokrasi’ dediği noktaya doğru geliyorlar. ‘Biz pazarlık etmedik, biz bilmem ne yapmadık’ sözlerinin şimdi nelere evrildiği ortada. Dünkü birtakım açıklamalarda ben Cumhuriyet’i kurmuş parti olarak bir terör örgütünün açıklamalarının muhatabı değilim. Ama bu açıklamalar MİT ile istişare ediliyor, her kelimesi konuşuluyor, onun için ‘bekleniyor’ denilen açıklamalarda Cumhuriyet’in kurucu iradesi ile ilgili Lozan’la ilgili, Anayasa ile ilgili ve geçmişle ilgili çok söz var. O sözlerin hiçbirinin muhatabı ben değilim. O sözlerin hiçbirine cevap verecek olan ben değilim. Bir terör örgütünün ifadelerini ‘MİT ile birlikte görüşülüyor, her kelime tasarlanıyor, her adım birlikte atılıyor’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a sorun, Devlet Bahçeli’ye sorun. O açıklamanın altında benim imzam, benim sorumluluğum yok. Açıklamanın altında Abdullah Öcalan’ın parafı varsa, Erdoğan’la Bahçeli’nin tuğra gibi imzaları var. Sorumluluğu taşıyacaklar, o açıklamanın hesabını onlar verecek. Biz terörün bitmesini, anaların ağlamamasını, yüzlerin gülmesini, ülkenin hızla kalkınmasını savunan taraftayız.”
Özel, “Bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izleyecek?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hiçbir parti dışlanmadan bir kapsamlı komisyon kurularak, bütün her şey yasal düzenlemeyle yapılarak… ‘Anayasa değiştirelim’ kolaycılığına, ‘Anayasa değiştirelim’ uyanıklığına gidip de başka pazarlıkların içine girmeden, şehit ailelerini, gazileri, mağdur ailelerini çağırıp dinleyerek, kimsenin gözünün içine bakamayacak işler yapmadan, bu ülkede kimseyi rencide etmeden, kimseyi kenarda bırakmadan ve kimseyi ihmal etmeden demokratik adımların atılması lazım. Bu terör örgütünden ceza almış kişilerin dışarı çıkarılmasına hazırlık yapıldığı bir süreçte, 11 yıl önce hem de tartışmalar bitsin diye emek gösteren, işte Gezi’den tutuklu Tayfun Kahraman, arkadaşlarımız, milletvekili olduğu halde bırakılmayan Can Atalay, AİHM ‘bırakılsın’ dediği halde içeride tutulan kavala, Cumhuriyet Halk partili Büyükşehir Belediye Başkanımız, belediye başkanlarımız, Ekrem İmamoğlu, belediye meclis üyeleri. Efendim belediye meclisine bir tane DEM Parti’ye yakın isim gelmiş o yüzden DEM’liler oy vermiş. Terörden kayyım atacaksınız. Sonra terör örgütünün başının içinde bulunduğu sürecin sonunda terör örgütünün başını öveceksiniz, tebriklerinizi sunacaksınız. Ama Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediyesine bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız. Bunlar olacak işler değildir. Bütüncül bir demokrasiye ihtiyaç vardır. Memleketin işte doğu tarafında, meselenin bu tarafında özgürlük, bu tarafında ‘turpun büyüğü’, böyle bir şey olmaz. Hepsini birden demokratik zeminde çözmek lazım. Bir kez daha burada çağrıda bulunmak lazım ki, bakın bu bizim vergilerimizle çalışan bir kanal. TRT hepimizin gözbebeği. TRT iftiraları köpürtmek, tek türlü yalanlar atmak, akşam onu tekrarlamak için değil, en doğru bilgiyi en hızlı ulaştırmak için var. Bunun için de Sayın İmamoğlu’na sorulan bütün soruların ve verilen cevapların millet tarafından duyulması için TRT’den canlı yayını fevkalade önemsiyoruz. TRT’nin çalışanlarını seviyoruz, TRT’yi yönetenlere ‘Aklınıza başınıza alın’ diyoruz.”
Mansur Yavaş ‘referandum’ istedi!
PKK’nin fesih kararı sonrası Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da sosyal medya hesabından yayınladığı açıklamasında şöyle dedi:
“Türk Silahlı Kuvvetlerimiz başta olmak üzere ülkemizin yıllardır kesintisiz olarak sürdürdüğü kararlı mücadelenin sonucunda terör örgütü PKK silahlarını bırakma ve örgütü feshetme kararı vermiştir.
Ülkemizin teröre ve terör örgütlerine aman vermeyen politikalarının bir sonucu olarak değerlendirdiğimiz mevcut duruma karşı çıkmamız mümkün değildir.
Elbette Terörsüz Türkiye hepimizin özlemi ve hedefidir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını rahatsız edecek, onları üzecek herhangi bir taviz, terör örgütü mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini pazarlık yapıyor noktasına getirecek hiçbir girişime izin verilemez, verilmemelidir.
Unutulmamalıdır ki bu noktaya verdiğimiz binlerce şehit ile gelindi. Onların hem ruhlarını hem de bize emanet edilen ailelerini hiç bir koşulda üzemeyiz…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, süreci şeffaflıkla, hukuka ve anayasal düzenimize bağlı kalarak yürütmelidir. Bu sürecin yegâne adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Yetki, denetim ve irade yalnızca milletin temsil edildiği bu çatı altında şekillenmelidir. Yapılacak düzenlemelerin gerekmesi halinde ise referanduma başvurularak halkın karar vermesi sağlanmalıdır.
Lozan Anlaşması ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan bir vatanın tapusudur; bu topraklarda bir arada yaşamanın teminatıdır. Hiçbir şartta, hiçbir koşulda bu gerçek tartışma konusu yapılamaz.”
Muharrem İnce: Kapalı kapılar ardında kiminle, neyin pazarlığını yaptınız?
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, sosyal medya hesabından terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararına ilişkin açıklama yaptı. İnce’nin açıklaması şöyle:
“Terör örgütü PKK kendini feshettiğini açıklıyor. Peki ya çatı örgütü KCK? KCK da feshedildi mi? Alt kolları olan; Irak’ta HPG, Suriye’de YPG, İran’da PJAK hala faaliyetlerini sürdürüyor mu? Yoksa bu sadece isim değiştirerek milleti aldatma çabası mı? Herkesten fazla terörün bitmesini ve barış ikliminin gelmesini istiyoruz. Ancak kapalı kapılar ardında kiminle, neyin pazarlığını yaptınız? Bunu bilmek hakkımız. On binlerce vatan evladının kanı yerdeyken; şehitlerimizin hatırasını, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını, Lozan’ı hangi çıkarlar uğruna masaya sürdünüz? Erdoğan’ın tekrar seçtirecek anayasa değişikliğinde uzlaştığınız bütün meselenin bu olduğu doğru mu? Eğer bunlar doğruysa Türk milletine bu ihanetin hesabını nasıl vereceksiniz? Şehit ailelerinin feryadı kulağınıza ulaşmıyor mu?”
(Cumhuriyet)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *