Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Çarşamba günü ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti.

Euronews’un aktardığına göre, görüşmenin ardından yapılan açıklamada, İmamoğlu’nun tutukluluk halinin devam etmesi “temel insan haklarının ihlali” olarak nitelendirildi.

“İstanbul’un seçilmiş belediye başkanını yargılamadan veya doğrulanmış suçlamalar olmadan tutuklayarak elinden alınmasının hukukun üstünlüğü kapsamında kabul edilemez olduğu” belirtilerek, İmamoğlu’nun “derhal serbest bırakılması” çağrısı yapıldı.

İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında devam eden operasyonlarda “yerel seçilmiş temsilcilerin ve belediye personelinin tutuklanmasının ve usulüne uygun yargılama veya delile dayalı yargılamalar olmaksızın yerlerine yenilerinin getirilmesinin temel demokratik ilkeleri baltaladığı” belirtildi.

Türkiye’de 2016’dan bu yanan yaklaşık 150 belediye başkanının görevden alınmasıyla ilgili, “terörizm iddiaları, belediye başkanlarının hükümet yöneticileri tarafından değiştirilmesini hiçbir şekilde haklı çıkaramaz. Bu eylemler, sandıkta ifade edilen vatandaşların iradesini etkili bir şekilde göz ardı ediyor,” denildi.

Kongre ayrıca, Türkiye ile siyasi diyaloğu sürdürme taahhüdünde bulunarak Türk yetkililere İmamoğlu ile görüş izni verildiği için teşekkür etti.

Avrupa Konseyi’nden içişlerine müdahale

Avrupa Konseyi Kongresi, 23 Mart’ta tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nu Silivri Cezaevi’nde ziyaret eden tek uluslararası heyet oldu. Bu ziyaret, Kongre tarafından 27 Mart tarihinde kabul edilen ‘Türkiye’deki Belediye Başkanlarının Görevden Alınmasına İlişkin Bildirge’nin devamı niteliği taşıyor. Bildirgede, İmamoğlu’nun tutuklanması ve Türkiye’deki muhalif belediye başkanlarına yönelik artan baskı eleştirdi. Kongre, Türkiye’nin 2023 Reykjavik Deklarasyonu’nda taahhüt ettiği demokratik değerlerden uzaklaştığını öne sürüldü.

İmamoğlu ve Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın derhal serbest bırakılması talep edildi. Demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atama uygulaması ile demokrasinin özünün ortadan kaldırıldığı savunularak, Türkiye’de çoğulculuğun tehdit altında olduğu ve demokratik değerlerden giderek uzaklaşıldığı iddia edildi.