Pedersen: Suriye’yi demokrasi temelinde şekillendirme duygusu hakim

Pedersen: Suriye’yi demokrasi temelinde şekillendirme duygusu hakim

Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliğinin tam anlamıyla yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirtirken, toplumun her kesiminde ülkeyi yeniden inşa etme ve demokrasi ile kapsayıcılık temelinde şekillendirme konusunda ortak bir sorumluluk duygusunun hakim olduğunu iddia etti.

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye ziyaretine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Beşşar Esed rejiminin çöküşüyle 50 yıldan fazla süredir maruz kaldıkları baskıcı ve otoriter rejimden kurtulan Suriye halkının tarihi bir dönüm noktasında bulunduğuna işaret eden Pedersen, Suriye’nin, yönetimsel değişimler, gelişen askeri dinamikler ve ekonomik krizin şekillendirdiği derin bir değişim sürecine girdiğini kaydetti.

Pedersen, Suriyelilerin, gelecek dönemde karşılaşacakları zorluklara rağmen daha güzel ve parlak bir gelecek için umut dolu olduğunun, toplumun her kesiminde ülkeyi yeniden inşa etme ve demokrasi ile kapsayıcılık temelinde şekillendirme konusunda ortak bir sorumluluk duygusunun hakim olduğunun altını çizdi.

Pedersen, Suriye ziyaretine ilişkin, “Hayal edilemez zorluklara rağmen, Suriyeliler umutlarını ve heveslerini hiçbir zaman kaybetmedi. Daha güzel yarınlar için besledikleri bu umut oldukça ilham verici. Bu nitelikler, yakın zamanda yaptığım ziyaret esnasında bende derin bir etki bıraktı.” ifadelerini kullandı.

Ülkedeki değişim sürecinin kolay olmadığını fakat süreç boyunca umut vadeden anların yaşandığını belirten Pedersen, buna örnek olarak, yıllarca ayrı düşmüş ailelerin nihayet yeniden bir araya gelerek bir zamanlar sonsuza dek kaybettiklerine inandıkları evlerine geri dönmesini gösterdi.

Pedersen, rejimin devrilmesiyle Sednaya Hapishanesi’nde tutulanların ve ailelerin maruz kaldığı dehşetin gözler önüne serildiğini söyleyerek, “En önemli anlardan biri de Esed rejiminin hapishanelerinde hayal bile edilemeyecek şartlarda kalan binlerce masum sivilin serbest bırakılmasıydı. Bu adeta bir mucize.” dedi.

Kayıp on binlerce kişinin akıbetinin ise hala bilinmediğini vurgulayan Pedersen, sayısız ailenin, kayıp sevdiklerinden herhangi bir haber beklerken acı çekmeye devam ettiğini söyledi.

Ülkede durum son derece kırılgan

Pedersen, Suriye’deki durumun son derece kırılgan olduğuna dikkati çekerek, aralarında Şam’ın da bulunduğu bazı bölgelerde hayatın nispeten sakin ve istikrarlı ilerlediğini, ülkenin kuzeydoğusu dahil bazı bölgelerinde ise çatışmaların sürdüğünü aktardı.

Sivillerin korunmasının ülkedeki acil önceliklerden biri olmaya devam ettiğini söyleyen Pedersen, “Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliği tam anlamıyla yeniden tesis edilmeli. İsrail’inkiler de dahil olmak üzere tüm saldırganlık eylemleri, hem Suriye hem de bölgede daha güvenli ve istikrarlı bir geleceğin sağlanması için derhal durdurulmalı.” şeklinde konuştu.

Süreç Suriyeliler tarafından şekillenmeli

Pedersen, rejimin devrilmesiyle başlayan sürecin, uluslararası toplumun güçlü desteğiyle, Suriyeliler tarafından şekillenmesi gerektiğini kaydetti.

Süreç boyunca özellikle insan haklarıyla kadın haklarının korunması ve bunlara saygı gösterilmesine önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Pedersen, “Siyasi geçiş süreci, Suriye halkının öncülüğünde, kapsayıcı ve güvenilir olmalı, toplumun her kesiminin tam anlamıyla temsil edilmesini ve barışçıl bir Suriye’ye entegre edilmesini sağlamalıdır.” diye konuştu.

Pedersen, kadınların Suriye’nin geleceğini şekillendirme aşamasına aktif katılımının sağlanması gerektiğini belirtti.

BM ve ortakları, sahadaki durumu değerlendirmek için kararlılıkla çalışıyor

Uluslararası standartlar doğrultusunda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararında öngörüldüğü üzere özgür ve adil seçimlerin düzenlenmesiyle yeni bir anayasal çerçevenin oluşturulmasının kritik önem taşıdığını ifade eden Pedersen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu adımlar, sadece hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi için değil, aynı zamanda sosyal uyumun teşvik edilmesi ve kalıcı barışın sağlanması için de gerekli. BM’nin rolü, bu çabaları desteklemek, teknik yardım sunmak, diyaloğu kolaylaştırmak ve uluslararası normlara uyulmasını sağlamak açısından kritik olacaktır.”

Pedersen, Suriye’de uzun zamandır dünyadaki en büyük insani krizlerden birinin yaşandığına işaret ederek, BM ve ortaklarının, sahadaki durumu değerlendirmek, müdahalelerini halkın değişen ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde farklılaştırmak ve toparlanma çabalarını desteklemek için kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğinin altını çizdi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *