Gazze’nin yönetimi meselesinin, siyonistlerin Gazze’deki korkunç saldırılarının durdurulmasıyla neredeyse eşdeğer önem taşıyan bir mesele olduğunu vurgulayan Dr. Selim Sezer, Gazze’nin yönetiminin sadece Filistinlilerde kalması gerektiğini, uzlaşı görüşmelerinin bunun için bir zemin oluşturabileceğini belirtiyor.
İstanbul Gedik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Selim Sezer, 20-21 Temmuz’da Çin’de gerçekleşen Hamas-El Fetih görüşmesini AA Analiz için şöyle kaleme aldı:
Gazze Şeridi’nde devam eden soykırım saldırılarının ne zaman ve ne şekilde biteceğini ve savaş sonrasında Gazze’de nasıl bir siyasi denklem oluşacağını net olarak öngörebilmek halen kolay değil. Ateşkes görüşmelerinde belli bir ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen bu ilerlemenin hızı yavaşladı. Öte yandan sürecin bir başka boyutuyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı ve geçtiğimiz pazartesi günü Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, 20-21 Temmuz tarihlerinde Hamas ile El Fetih temsilcilerinin ulusal uzlaşı görüşmeleri için başkent Pekin’de bir araya geleceğini duyurdu.
Ulusal birlik, mevcut koşullar altında Filistinlilerin en fazla ihtiyaç duyduğu hususlar arasında yer aldığından, bu haber pek çok çevrede iyimserlikle karşılandı. Ancak bu girişimlerden doğabilecek sonuçlara ihtiyatla yaklaşmak için bazı sebepler de bulunuyor.
Öncelikle bu, tarafların Çin’deki ilk buluşması değil. Nitekim Hamas ve El Fetih temsilcileri geride bıraktığımız nisan ayında da Pekin’de bir araya gelmiş, ancak bu görüşmeler somut bir sonuç üretmemişti. Daha sonra tarafların haziran ayında yeni bir görüşme yapacağı duyurulmuş, ancak bu ikinci görüşme, kamuoyuna açıklanmayan nedenlerle belirsiz bir tarihe ertelenmişti.
Geride bıraktığımız 20-21 Temmuz tarihleri için planlanan ve Hamas tarafını Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin, El Fetih tarafını ise hareketin Başkan Yardımcısı Mahmud el-Alul’un temsil edeceği duyurulan görüşme, işte bu ertelenen ikinci görüşmeye denk düşüyor. Her ne kadar bu yazının kaleme alındığı tarih itibarıyla görüşmenin içeriği hakkında kamuoyuna bir bilgi aktarılmamış olsa da dar ve geniş siyasi bağlamlar içinde bazı değerlendirmeler yapmak mümkün.
Gazze nasıl yönetilecek?
Görüşmelerin merkezinde savaş sonrasında Gazze’nin ne şekilde yönetileceği sorusu yer alıyor. Bunun yanı sıra bu toplantılar daha geniş anlamıyla Filistinlilerin 17 yıllık iç bölünmesini sonlandırma hedefine matuf olarak planlanıyor ve Hamas ile El Fetih dışında başka Filistinli siyasi hareketlerin de bu toplantılara katılması arzulanıyor.
Bilindiği gibi Filistinlilerin iç bölünme süreci 2007’de başlamıştı. Bir önceki yıl yapılan demokratik seçimlerden Hamas birinci parti olarak çıkmasına rağmen El Fetih, o tarihe kadar elinde tuttuğu yönetimi terk etmek istememişti. Şiddet de içeren yüksek gerilimle geçen yaklaşık bir yıllık sürecin sonunda Batı Şeria’nın El Fetih, Gazze Şeridi’nin Hamas tarafından yönetildiği bir siyasi denklem oluşmuştu. O günden beri ulusal birlik yönünde gerçekleşen sayısız girişim başarısızlıkla sonuçlandı.
Öte yandan sorun, geçmişe sünger çekmekle sonlanabilecek türden değil. Zira iki hareket birbirinden oldukça farklı siyasi programları savunduğu gibi, El Fetih yönetimi Oslo Anlaşmaları’nın ürünü olan İsrail’le güvenlik koordinasyonu kapsamında Batı Şeria’da direnişin gelişmesine ket vurdu ve El Fetih’in başında bulunan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas 7 Ekim’den bu yana pek çok defa Hamas’ı Aksa Tufanı harekatına giriştiği için sert bir şekilde eleştirdi.
En son mayıs ayında Riyad’da düzenlenen Arap Birliği zirvesinde Abbas, Aksa Tufanı’nın İsrail’e Gazze’ye saldırmak için bahane sağladığını ileri sürmüş, Hamas ise bu çıkışı “esefle” karşıladığını bildirmişti.
Yönetimin sadece Filistinlilerde kalması elzem
Tüm bunlara rağmen bu görüşmenin ve onu izlemesi muhtemel yeni görüşmelerin Filistinlilerin lehine olabilecek bazı sonuçlar üretmesi olasılık dışı değildir. Zira şu anda İsrail’in Gazze’deki korkunç saldırılarının durdurulmasıyla neredeyse eşdeğer önem taşıyan bir mesele, Gazze’nin yönetiminin Filistinlilerde – ve sadece Filistinlilerde – kalmasıdır ve ulusal uzlaşı görüşmeleri bunun için bir zemin oluşturabilir.
Bilindiği gibi El Fetih’in en büyük bileşeni olduğu Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), dünya çapında Filistinlilerin meşru temsilcisi kabul ediliyor ve pek çok ülkede siyasi ve diplomatik temsilcilikleri bulunuyor. Geride bıraktığımız yıllarda zaman zaman gündeme getirilen, FKÖ’nün Hamas’ı da içine alacak şekilde yeniden yapılandırılması ve genişletilmesi seçeneği bir kez daha masaya gelmiş gibi görünüyor. El Fetih temsilcilerinden Muhammed el-Lahham, geçtiğimiz haftalarda, Hamas’ın FKÖ’ye dahil olmasını istediklerini ve bunun için İsrail’i tanıma koşulu da getirmediklerini söylemişti.
Öte yandan savaşın başlangıcından bu yana İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’ın askeri kapasitesinin yanı sıra siyasi ve idari kapasitelerini de yok etme hedefiyle hareket etmiş ve üstelik Gazze’nin Hamas yerine mevcut Filistin Yönetimi’nin kontrolüne geçmesine dahi karşı çıkmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde New York Times gazetesi, İsrail ve Hamas arasında süregiden ateşkes müzakerelerinde, üç aşamalı ateşkesin ikinci aşamasında Gazze’nin yönetiminin yeni bir Filistinli siyasi güce bırakılması konusunda mutabakata varıldığını ileri sürdü. Keza Times of Israel de içeriden kaynaklara dayanarak, Netanyahu’nun kameralar karşısında yaptığı açıklamaların aksine, özel görüşmelerinde Gazze’nin idaresine Filistin Yönetimi’nin katılmasına açık olduğunu ifade ettiğini yazdı.
Bir yandan küresel bir boykot ve tecritle, bir yandan siyasi ve hukuki baskıyla, bir yandan da Lübnan cephesinin kızışmasıyla karşı karşıya olan İsrail’in Gazze’deki saldırılarını yakın zamanda sonlandırması muhtemeldir. İsrail’in meydana getirdiği olağanüstü yıkıma rağmen sahada umduğu askeri başarıyı elde edememesi sebebiyle, savaş ertesine dair hedef ve planlarından vazgeçmesi de muhtemeldir. İşte bu noktada Filistinlilerin ulusal birlik görüşmeleri kritik önem kazanıyor. Zira Gazze’nin özgür kalmasının ve yeniden inşa edilmesinin yolu, bu birlikten geçiyor. Bir sonraki mesele ise, bu ulusal birliğin, direnişin aleyhine olmayacak bir zeminde sağlanması olacaktır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *