1982’de Gazze ve Kuzey Sina arasında çizilen ‘keyfi’ bir çizgi, toplulukları parçaladı ve bir karanlık tünel ekonomisi ortaya çıkardı. Middle East Eye bu tarihi bölünmenin mağdurlarıyla konuştu.
İsrail, Filistin ile Mısır arasındaki tek geçiş kapısı olan Gazze’deki Refah sınır kapısının kontrolünü şiddet kullanarak ele geçirirken, Ebubekir* sınırın her iki tarafında onlarca yıldır süren çekişmeleri hatırladı.
Kuzey Sina’da yaşayan 67 yaşındaki önde gelen aşiret mensubu, İsrail’in pek çok şiddetli saldırı ve işgalinin yanı sıra görece sakin zamanları da yaşamış.
“Geçmişte hareket etmek kolaydı. Bölge sakinleri hiçbir zaman kendilerini iki farklı ülkeden ya da toplumdanmış gibi hissetmezlerdi” diyor Middle East Eye’a.
“Bölünme ve Mısır ile Gazze arasındaki sınırların çizilmesine kadar iki farklı kimlik ortaya çıkmadı.”
Bu sınır 1982 yılında çizildi ve Refah’ın Lefkoşa ve Kudüs gibi iki farklı bölgeye bölünmüş dünyadaki birkaç şehirden biri olduğu anlamına geliyordu.
Bölünmüş şehrin her iki kesimi de ciddi zorluklarla karşı karşıya.
Mısır’ın kuzeydoğusundaki Sina Yarımadası’nda yer alan Refah’ta yetkililer tüm şehri yerle bir ederek sakinlerini yerinden edilmiş ve hayal kırıklığına uğramış bir halde bıraktı.
Filistin tarafında, Gazze’nin güneyinde, zaten 17 yıldır İsrail ablukası altında olan Refah halkı 7 Ekim’den bu yana her gün İsrail bombaları altında yaşıyor.
Kara birlikleri ölümcül bir işgal başlatarak Mayıs ayında Refah sınır kapısının kontrolünü ele geçirdi ve bir milyon kadar (zaten yerinden edilmiş) Filistinliyi zorla bölgeden çıkardı.
Yeni sınır aileleri böldü
Bin yıl boyunca şehir ve şehrin zorlukları tek bir bütün olarak hissedilmişti.
Ancak Mart 1982’de dikenli tel örgüler Refah’ı ikiye bölerek aileleri ayırdı, kimlik ve aidiyet duygularını parçaladı.
Gazze’nin güneyindeki Refah’ta yaşayan 60 yaşındaki öğretmen Gassan* kırk yıl önceki sınır ayrımını hatırlarken “Büyük bir şok yaşadık” diyor.
“Mısırlı bir subayın Refah’ta İsrailli bir subayın yanında durup sınırları çizeceğini asla hayal edemezdik.”
“Herkes öfkeliydi. Bölünme konusunda bize danışılmadı ya da fikrimiz sorulmadı bile.”
Ebubekir o dönemi çok iyi hatırlıyor.
“İsrailli subaylar [Mısır’ın] Refah ve Ariş kentlerinden ayrılmadan önce bize nerede yaşamak istediğimizi seçebileceğimizi söylediler. Ancak sınırların belirlenmesi ve işaretlerin yerleştirilmesi başlayana kadar bölge sakinleri durumu kavrayamadı.”
Aileler hangi tarafa yerleşecekleri konusunda hızlı bir karar vermek zorunda kaldı. Çoğu bu kararı tarım arazilerinin ya da işyerlerinin bulunduğu yere göre verdi.
Ebubekir, “Örneğin, Ariş’te çalışan bir öğretmen işini bırakıp Han Yunus’a taşınmak zorunda kaldı çünkü orada bir evi vardı, diğer aileler ise Kuzey Sina’daki şehirlerden birinde bir dükkanları ya da işleri olduğu için yer değiştirdi” dedi.
“Bu büyük bir kafa karışıklığına ve önemli bir şoka neden oldu.”
İngiliz-Osmanlı yönetimi altında bölünme
Refah yeni bölünmüş bir şehir değildi: İlk olarak 1906’da Mısır ve Filistin sınırları çizilmişti.
O dönemde Mısır’ın fiili hakimi olan İngilizlerin baskısıyla Osmanlılar, genişleyen imparatorluğu ile Sina yarımadası arasında Refah şehrini kesen bir hat çizdi.
Refah’ın 3000 yıllık yerleşim tarihinde ilk kez iki bölge arasında bölünmüş oldu.
Kesin olarak çizilmeyen bu sınırlar onlarca yıl boyunca korundu: Önce Filistin’in İngiliz mandası altında, ardından da 1948 Nekbe’sinden sonra Mısır’ın Gazze Şeridi’ni kontrolü altında tuttuğu dönemde.
İsrail’in Sina yarımadasını ve Gazze’yi işgal ettiği Arap-İsrail Savaşının ardından 1967’de sınırlar kaldırıldı.
Ardından Ekim 1973’te Mısır ve Suriye güçlerinin sürpriz saldırısı Sina’da ve işgal altındaki Golan Tepeleri’nde geniş çaplı bir çatışmaya yol açtı. Binlerce Suriyeli, Mısırlı, Filistinli ve İsrailli öldürüldü.
Üç hafta süren savaşın sonunda Mısır ve İsrail arasında 1979’da barış anlaşması ve diplomatik ilişkilerin normalleşmesiyle sonuçlanan bir müzakere süreci başladı.
Bu süreçte Sina Yarımadası Mısır’ın eline geçti ve Mısır ile İsrail işgali altındaki Gazze’yi birbirinden ayıran sınır Refah kentinden geçecek şekilde yeniden çizildi.
1906 sınırı kesin olmasa da 1982 versiyonu sert bir sınırdı. Sokakları, mahalleleri ve tarım arazilerini kesiyordu. Hatta tek tek evleri bile bölüyordu.
Filistin Refah’tan 37 yaşındaki Mustafa* sınır inşaatı sırasında henüz dünyada değildi ama ailesiyle bu konuda sohbet ediyordu.
“Babam sınır çizilirken kimsenin kaderini bilmediğini, evlerinin Mısır’ın mı yoksa Gazze’nin mi içinde kalacağını bilmediğini söyledi.”
O dönemde Refah sakinlerinin çoğu Mısır’da olmak istiyordu. Mustafa, “İsrail işgali altında yaşamak istemediklerini söyledi.”
Aileyi görmek için tünelleri geçmek
Aileler sınır çizgisi nedeniyle parçalandı ve pek çok akraba birbirlerini bir daha göremeden yıllarca, hatta on yıllarca yaşadı.
Refah sınır kapısı Mısır ile İsrail işgali altındaki Gazze arasındaki tek resmi giriş ve çıkış noktası haline geldi. Ancak sıradan Filistinlilerin ve Mısırlıların burayı kullanmasına yönelik pek çok kısıtlama vardı.
Bunu aşmak için aileler Gazze’yi Kuzey Sina’ya bağlayan tüneller inşa etmeye başladı. Bu tünellerden ilki İsrail tarafından 1983 gibi erken bir tarihte keşfedildi.
Refah’taki Filistinliler, İsrailli yetkililerin tespitinden kaçınmak için kendi evlerinin bodrum katlarından tüneller inşa ediyor ve bu tüneller Mısır’daki bir akrabalarının evinde ya da tarım arazilerinde yeniden ortaya çıkıyordu.
Bazı tüneller daha sonra ürün ihracatı, silah ve kaçakçılık için kullanılsa da, çoğu aile buluşmaları için sivil tüneller olarak inşa edilmeye başlandı.
“Tünellerden iki kez geçtim. Birinde kız kardeşim ilk çocuğunu doğurduğunda ona hediye almaya gitmiştim.” diyor Mustafa.
Mısır tarafında yaşayan 23 yaşındaki Eymen* ilk kez on yaşındayken bir tüneli kullanmış.
“O günü çok iyi hatırlıyorum. Ramazan Bayramı’ndaydı ve teyzemle büyükbabamı ilk kez o zaman görmüştüm.” diyor.
“O zamanlar annem tünellerden korkuyordu ve tünelin her an üzerimize çökebileceğini düşünüyordu. Garip bir deneyimdi. Neden sadece büyükbabamı görmek için bir tünele girmek zorundaydım ki?”
Bölgede bir aşiret kadısı olan Ebubekir için tünellerden geçmek işinin önemli bir parçası haline gelmişti.
Sina’da görev yapan Ebubekir, Ariş’ten Gazze’ye kadar her yerde aileler arasında çıkan sorunları karara bağlamak için Mısır’dan Filistin’e gidip geliyordu.
“Resmi sınırdan geçmek zaman ve bürokratik işlemler gerektiriyordu. Bu da beni Gazze’ye girmek için sık sık tünelleri kullanmaya ve şikayetçi aileler ve bireyler arasında arabuluculuk yapmaya ve karar vermeye yöneltti” dedi.
“Bir keresinde, Filistin Refah’ta yaşayan iki aile arasındaki bir sorunu çözmek için Gazze’ye gittim. Anlaşmazlık miras paylaşımı üzerineydi.”
Dini bilgisi ve geçmişi Ebubekir’i şikayetçiler arasında saygın bir hakem haline getirdi.
“Bir başka sefer de tünellerden mallarını kaçıran iki tüccar arasında hakemlik yaptım.”
Mursi bölünmeyi hafifletti
60 yaşındaki Gassan hiç tünel kullanmamış ama Mısır’daki bazı kuzenleri 2009 ve 2010 yıllarında yeraltı geçitlerini kullanarak onu Gazze’de ziyaret etmiş.
Dönüş yolculuğunu 2012’de Refah geçişini kullanarak Sina’ya yaptı.
“Sınırın çizilmesinden bu yana ilk kez kız kardeşimle bir araya geldim. Mursi seçimleri kazandıktan kısa bir süre sonraydı.”
Muhammed Mursi’nin Haziran 2012’de, eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’i deviren halk devriminden bir yıl sonra seçilmesinden bahsediyordu.
Mursi Gazze üzerindeki kuşatmayı hafifletme sözü verdi ve Refah sınır kapısı onun döneminde Filistinliler için daha sık açıldı.
Ancak bu kısa ömürlü oldu. Mursi, o zamandan beri iktidarı otoriter bir şekilde elinde tutan Savunma Bakanı Abdülfettah el Sisi tarafından bir darbeyle devrildi.
Sisi iktidara geldiğinden beri Mısır tarafındaki Refah kentinin neredeyse tamamını yıkarak binlerce sakini yerinden etti.
Cumhurbaşkanı, Sina merkezli silahlı grupların Yarımada’da -güvenlik güçlerine yönelik- gerçekleştirdiği yüksek profilli saldırıların ardından yıkımlar için güvenlik gerekçelerini öne sürdü.
Bunun yanı sıra Mısırlı yetkililer 2011-2015 yılları arasında Sina ve Gazze’yi birbirine bağlayan 2.000’den fazla tüneli yine güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek yıktı.
İnsanların evlerini birbirine bağlayan sivil tünellerin neredeyse tamamının yok edildiğini söyleyen Ebubekir, artık anlaşmazlıkları karara bağlamak için Gazze’ye seyahat edemediğini söyledi.
“Mısırlıydım ama Filistinli oldum”
Kahire’nin Sina sakinlerine yönelik muamelesinin yanı sıra bu keyfi sınırlama, Mısır’ın Refah kentinde yaşayan pek çok kişinin kimlik karmaşası yaşamasına neden oldu.
Çocukken Eymen annesine ailenin Mısırlı mı yoksa Filistinli mi olduğunu sorardı.
“Orada öylece durur, bana hızlı bir cevap veremezdi” diyor.
“Annem şöyle cevap verirdi: ‘Biz Mısırlıyız çünkü Mısır kimliğimiz var ama aynı zamanda Filistinliyiz çünkü amcan ve deden Gazze’nin içindeki Refah’ta’.”
Eymen, Mısırlı yetkililerin kendisini onlardan biri olarak görmediğinden emindi.
“Bizi düşman ya da casus olarak görüyorlardı. Amcamın 6 Ekim Savaşı sırasında Mısır ordusu için Sina’daki İsrail hareketleri hakkında bilgi toplarken öldürülmesine rağmen.”
Binlerce Mısırlının İsrail askerleri tarafından öldürüldüğü bu savaştan elli yıl sonra İsrail, Gazze’ye yönelik en ölümcül savaşının ortasında.
Mısır’ın Refah kentindeki bazı kişiler Kahire tarafından hayal kırıklığına uğratıldıklarını düşünüyor.
Eymen, “Sisi yönetimindeki Mısır şu anda İsrail ile tam bir işbirliği içinde, İsrail’in çıkarları için çalışıyor ve bizi dikkate almıyor ya da çıkarlarına dahil etmiyor” diyor.
Kahire’nin İsrail’in savaşı nedeniyle yerlerinden olan binlerce Filistinli mülteciyi kabul etme ihtimaline karşı bir tampon bölge inşa ettiği bildiriliyor. Bu, Filistinlilerin “ikinci Nekbe” olarak tanımladıkları bir olasılık.
Mısır devletine bağlı şirketler de Refah sınırını geçmek için Filistinlilerden ücret alarak günde 2 milyon dolara kadar para kazanmakla suçlanıyor. İsrail’in Mayıs ayında sınır kapısının kontrolünü ele geçirmesinin ardından bu geçişler durduruldu.
Gazze’deki Mustafa şunları söylüyor: “İsrail’in yaptığı şey aslında uzun zamandır yapmakta olduğu bir şey. Ancak Sisi’nin yaptığı daha önceki Mısır cumhurbaşkanları arasında görülmemiş bir şey.”
Mısır vatandaşı olan Ebubekir için son olaylar artık kendisini Filistinli olarak gördüğü anlamına geliyor.
“İsrail’e karşı savaşan herkesin yanındayım. Ben 6 Ekim savaşı sırasında Mısırlıydım ve 7 Ekim’den sonra Filistinli oldum.”
*Sakinlerin isimleri hükümetin olası saldırısından korumak için değiştirilmiştir.
Rayhan Uddin ve Shady Ibrahim | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News
Kaynak: Mepa News
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *