Macron’un seçimlerde hezimete uğrayacağı öngörülüyor

Macron’un seçimlerde hezimete uğrayacağı öngörülüyor

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın zaferi üzerine erken seçim kararı almak zorunda kalan Cumhurbaşkanı Macron’un, Avrupa’da öncü ve istikrarlı bir Fransa vaadine karşılık anketler, seçimlerde hezimete uğrayacağını gösteriyor. Öte yandan Yeni Kaledonya’da istikrarın sağlanamaması Macron’un elini zayıflatan diğer bir faktör.

Paris Advanced Research Center (PARC) Direktörü Dr. Nevzet Çelik, Fransa’da yapılacak erken seçimler öncesi ülkedeki mevcut durumu AA için şöyle değerlendirdi:

***

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin Fransa etabında, aşırı sağı temsil eden Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi (RN) yüzde 31,37 oyla zafer kazandı. Bu yenilgiyi hazmedemeyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, aynı gece 30 Haziran ile 7 Temmuz arasında erken parlamento seçimleri yapılacağını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Macron, 2022 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ni kazansa da Ulusal Mecliste çoğunluğu elde edememişti. Macron, birçok reform ve yasayı geçirmek için Fransız Anayasası’nın 49.3. maddesini kullandı ve Meclisin onayını almadan yasaları antidemokratik şekilde doğrudan onaylama yolunu seçti.

Mecliste çoğunluğu sağlamak için AP seçimlerini fırsat gören Macron, Fransızlardan Avrupa’da öncü ve istikrarlı bir ülke için oy istese de anketler, büyük bir risk alan Macron’un seçimlerde hezimete uğrayacağını gösteriyor.

Pazar günü gerçekleştirilecek seçimin ilk turu için yapılan anketler, Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisinin ve müttefiklerinin başbakan adayı olarak gösterdiği 28 yaşındaki Jordan Bardella’nın yüzde 36 oyla önde olduğunu ortaya koyuyor. Sol ittifak Nouveau Front Populaire (NFP) ise yüzde 29 oyla ikinci sırada yer alırken, Macron’un Rönesans Partisinin de içinde bulunduğu merkezci ittifak yüzde 19,5 ile üçüncü sırada bulunuyor. [1]

Aşırı sağ AP seçimlerinde neden başarılı oldu?

Fransa’da aşırı sağın yeni yüzü Bardella, TikTok’ta 1,7 milyon takipçisiyle geniş bir kitleye hitap ediyor. Bardella, sosyal medyayı etkin kullanarak, aşırı sağın Fransız gençler arasında yayılmasını ve geniş bir kesime ulaşmasını sağlıyor

Diğer parti liderlerinden farklı olarak Bardella, Paris’in ayrıcalıklı burjuva çevresinden gelmiyor. Tam aksine Bardella, sosyoekonomik açıdan dezavantajlı ve göçmenlerin yoğun olduğu yoksul bölge Drancy banliyösünde doğdu. Drancy ve çevresindeki banliyöler, yoksulluk, göçmen toplulukları, şiddet, kültürel çatışmalar, bakımsız sosyal konutlar (HLM), yoğun ve hijyensiz banliyo trenleriyle (RER) bilinen, ciddi toplumsal sorunların yaşandığı yerler. Bardella’nın bu ortamda büyümesi, ona deneyimlerini ve gözlemlerini gençlere ve topluma etkili şekilde aktarabilme yetisi kazandırdı. Bu da giderek kötüleşen ekonomi ve düşen satın alma gücüyle birleşince Bardella, partisinin oylarının tarihi rekor seviyelere ulaşmasını sağladı.

Uç partiler Mecliste çoğunluğu sağlarsa ne olur?

Mecliste RN çoğunluğu elde ederse, göçmenler başta olmak üzere savunma sanayisi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve bütçe gibi konularda Cumhurbaşkanı Macron ve Avrupa Birliği’nin (AB) planlarından farklı yeni politikaların hayata geçirilmesi ihtimali var.

Şubatta Cumhurbaşkanı Macron’un Ukrayna’ya asker göndererek destek vermesine karşın, Jordan Bardella, başbakan olduğunda “Fransız askerlerinin Ukrayna’ya gönderilmesine ve Ukrayna ordusuna Rus topraklarını vurabilecek uzun menzilli füzeler sağlanmasına karşı çıkacağını” belirtti.

Öte yandan, Macron, bir podcast programında, “aşırı sağ parti RN’nin ve sol partilerin ittifakı NFP’nin seçimleri kazanması durumunda ülkede olası iç savaş tehlikesi olacağını” dile getirdi. Macron’a göre, bu diğer iki parti aşırı uçları temsil ediyor.

Bu açıklama, Fransa toplumunda huzursuzluk ve kaos endişelerini artırırken, seçimler sonrasında muhtemel bir kargaşa ortamında Macron’un Fransız Anayasası’nın 16. maddesini kullanıp kullanmayacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bu madde, ulusal kriz dönemlerinde cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler vererek, cumhuriyeti korumak için özel tedbirler almasına olanak tanıyor. Bu madde, en son 1961’de Cezayir Savaşı sırasında Charles de Gaulle tarafından kullanılmıştı.

Fransa’da parlamento seçimlerinde hükümet kurabilmek için bir parti veya koalisyonun, 577 sandalyeli Ulusal Mecliste yüzde 50’den fazla sandalye kazanması gerekiyor. İkinci turda salt çoğunluk ve koalisyon sağlanmazsa Macron, ya teknokrat bir hükümet kurar ya da cumhurbaşkanlığından istifa edip erken cumhurbaşkanlığı seçimine gider. Ancak bu olasılık zayıf görünüyor. İhtimallere bakıldığında Fransa, her halükarda bir istikrarsızlık ve belirsizlik içine düşecektir. Bu durum da ülkenin küresel bir stratejik güç olarak zayıflamasına ve AB’nin yara almasına sebep olabilir.

Fransa ekonomisi için tehlike çanları çalıyor

Fransa’nın devlet borçları, diğer önemli bir konu. Resmi verilere göre, 2023’te Fransa’da kamu açığı, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5,5’ine, kamu borcu ise GSYH’nin yüzde 110,6’sına ulaştı. [2] Ayrıca toplam 3,2 trilyon dolarlık kamu borcunun yaklaşık yüzde 50’si yabancı yatırımcılara ait. Bu durum da olası bir kaos ve belirsizlik halinde yatırımcıların hızla ülkeyi terk edebileceğini ve daha derin ekonomik krizlere yol açabileceğini gösteriyor. Unutulmamalı ki mayıs sonunda Fransa’nın kredi notu Standard & Poor’s tarafından düşürüldü. AB, Fransa’yı aşırı bütçe açığı verdiği için “bütçe açığı prosedürü”ne aldı.

Birleşik sol ittifak NFP, ülkedeki satın alma gücünün giderek düşmesi üzerine, asgari ücrete yüzde 14 zam yapmayı, hastane ve eğitim gibi alanlarda yaşanan büyük aksaklıkları gidermeyi ve Macron tarafından yasalaştırılan emeklilik reformunu iptal etmeyi vadediyor.

Hem sol ittifak hem de aşırı sağ, küreselleşmeyi bir tehdit olarak görüyor. İki taraf da ithal ürünlere ekstra vergi getirilmesi ve Fransa’nın içe kapanması yönünde bir ekonomik politika savunuyor. Bu program, Fransızların giderek düşen yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlasa da uluslararası ticaret anlaşmaları ve AB gibi kurumlar düşünüldüğünde uygulanabilir görünmüyor.

Fransızlar, Macron’un vaatlerini yerine getiremediğine, hem sol hem de merkezi partilerin artık çözüm sunamadığına inanıyor. Fransızlar, seçimlerin en önemli konusu haline gelen satın alma güçlerinin azaldığını, ülkede yoksulluğun arttığını, hastanelerde acil servislerde saatlerce bekletildiklerini, ağır ve etkisiz bir bürokrasi altında yönetildiklerini düşünüyor. Ayrıca seçmenler, bu sorunların yıllardır düzeltilmediğini ve ülkenin borç batağında bulunmasına rağmen Ukrayna’ya yardım yapılmasının anlamsız olduğunu düşünüyor.

Son olarak, Fransa’da bu seçimlerde aşırı sağ galip gelirse, yüzyıllardır savunulan ve ihraç edilen insan hakları, eşitlik, mülteci hakları, demokratik değerler, basın özgürlüğü ve AB normları gibi temel konuların kökten değişebileceği veya zarar görebileceğine dair endişeler mevcut ve bu endişeler göz ardı edilmemeli.

[1] https://www.ipsos.com/fr-fr/legislatives-2024/legislatives-2024-le-rassemblement-national-confirme-son-ancrage-en-tete-des-intentions-de-vote

[2] https://www.insee.fr/en/statistiques/8063157

[Dr. Nevzet Çelik, PARC Direktörü ve aynı zamanda GSRL-EPHE-PSL Üniversitesi üyesidir.]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *