WikiLeaks’in kurulmasından bu yana dünyayı sarsan gizli belgeleri sızdıran Julian Assange’ın yıllar süren hukuki süreci ABD ile vardığı anlaşmayla sona erdi. Assange olayı, sızdırılan vahşet belgelerinin gündem olmasının önüne geçti. Ayrıca, Assange’ın Wikileaks’e sağladığı tüm belgelerin imha edilmesi kararlaştırıldı.
ABD’nin gizli belgelerini sızdırarak tarihin en büyük ifşalarından birine imza atan WikiLeaks internet sitesinin kurucusu Julian Assange, 14 yıllık hukuk sürecinin ardından “casusluk suçunu kabul ederek” evi Avustralya’ya “özgür” bir adam olarak döndü.
Gençliğinde bilgisayar korsanlığından suçlanan 52 yaşındaki Avustralyalı Assange, ABD ile vardığı anlaşma sonucu 5 yıldır tutuklu bulunduğu İngiltere’den ülkesine gitti.
Basında “süper gücün öfkesine katlanmak zorunda kalan mazlum” şeklinde nitelenen Assange’ın, “özgür adam” olarak evine dönmesi Avustralya’da memnuniyetle karşılanırken, aynı zamanda tartışmalara yol açtı.
ABD Adalet Bakanlığıyla yaptığı anlaşma uyarınca Avustralya’ya dönen Assange, 14 yıl süren hukuki sürecin ardından serbest kalmış oldu.
ABD’nin Irak ve Afganistan ile ilgili gizli belgeleri sızdırıldı
Assange’ın 2006’da kurduğu WikiLeaks, 28 Ekim 2010’da, ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçları da delillendiren yüz binlerce gizli belgeyi yayımladı. Nisan 2011’de de WikiLeaks’te, ABD yönetiminin, 2001’deki 11 Eylül saldırılarının ardından terör suçlamasıyla tutukladığı kişileri hapsettiği Guantanamo Hapishanesi’nde Cenevre Sözleşmesi’ni düzenli olarak ihlal ettiğine ilişkin belgeler yayımlandı.
Belgelerde, 2002-2008’de bazıları 14 yaşında olduğu değerlendiren 800 mahkumun istismar edildiği bilgisi yer alıyordu.
2015’te ise WikiLeaks’te ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) aracılığıyla Japonya, Avrupa Birliği, İsrail, Almanya ve Brezilya’dan yabancı yetkilileri de rutin olarak gözetlediğine ilişkin belge yayımlandı.
Assange’ın dava süreci
Assange, 2010’dan itibaren ABD’nin binlerce gizli diplomatik yazışmasını WikiLeaks üzerinden yayımlamakla suçlandı.
İngiltere’nin başkenti Londra’da 2012’de Ekvador Büyükelçiliğine sığınan ve orada yaşamaya başlayan Assange, Ekvador’un korumasını geri çekmesinin ardından Nisan 2019’da İngiltere tarafından tutuklanarak Londra’daki Belmarsh Hapishanesi’ne konularak koruma sağlandı.
Assange’ın burada tutuklu bulunduğu yıllarda hem fiziksel hem de zihinsel sıkıntılar yaşadığı öne sürüldü. Assange’ın zamanının çoğunu hücrede geçirdiği, ailesi ve avukatlarıyla sınırlı görüşebildiği iddia edildi. İngiltere’de mahkeme, 2019’da 50 hafta hapse mahkum edilen Assange’ın, iade talebi çerçevesinde cezasını tamamladıktan sonra da tutuklu kalmasına karar verdi.
İngiltere ABD’yi oyaladı, geri iade etmedi
Aralık 2021’de de İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Assange’ın ABD’ye iade edilebileceğine hükmetti.
Westminster Sulh Ceza Mahkemesinin Nisan 2022’de iadeye hükmetmesiyle dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel, Haziran 2022’de Assange’ın ABD’ye iade edilmesi kararını imzaladı.
Assange’ın avukatları da Temmuz 2022’de karara ilişkin Yüksek Mahkeme’ye itiraz başvurusunda bulundu. Julian Assange’ın ABD’ye iade davasına ilişkin duruşmalar, 20-21 Şubat’ta Yüksek Mahkemede görüldü. Mahkeme, 26 Mart’ta ise ABD tarafından bazı güvenceler verilmezse Assange’ın ABD’ye iade edilmeyeceğine hükmetti.
ABD’den, Assange’ın ölüm cezasına çarptırılmayacağı ve adil şekilde yargılanacağı gibi güvenceler istendi, aksi halde Assange’ın tutukluluğunun kaldırılması için temyiz başvurusu yapabileceği ifade edildi.
Assange’ın avukatları ve destekçileri, ABD’ye iadesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceğini belirtti, ABD tarafı ise hapis cezasının 4 ila 6 yıl olabileceğini öne sürdü.
İngiliz milletler topluluğu üyesi Avustralya konusunda anlaşma
Avustralya hükümeti ile muhalefet kanadının girişimleri sayesinde, ABD Adalet Bakanlığıyla yapılan anlaşma sonucu Assange, 25 Haziran’da Londra’da bulunan Belmarsh Hapishanesi’nden ayrılarak mahkemeye gitmek üzere özel uçakla ABD toprağı Kuzey Mariana Adaları Bölge Mahkemesine gitti.
Mahkemede “casusluk yasasını ihlal ettiği” suçlamasını kabul eden Assange’ın, 62 ay hapis cezasına çarptırılması kararlaştırıldı ancak İngiltere’de cezaevinde kaldığı süre göz önünde bulundurularak serbest kalmasına hükmedildi.
Batılılar arasındaki çekişme: Davada uzlaşı “zafer” diye nitelendi
Bu arada, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde Assange davası “gündeme gelmez ve tek bir kelime konuşulmazken” Joe Biden’ın başkanlığa seçilmesiyle dava yeniden gündeme geldi.
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’in 2022’de hükümetin başına geçmesiyle Assange davası daha da odak noktası haline geldi. Son dönemde Albanese’in Assange’ın davasıyla ilgili ABD ile temasları buradaki olası yargılamaların düşmesini ve ülkesine dönmesine olanak sağladı.
Uluslararası medya, Amerikalı diplomatların Avustralya ile ilişkilerini korumak istediğini ve Assange davasının ABD-İngiltere ilişkilerini de olumsuz etkilediğini belirtirken, davada uzlaşıya varılmasının her taraf için “zafer” olduğunu yazdı.
Gazetecilere gereken gözdağı verilmiş oldu
Assange’ın salıverilmesine ABD’de genelde olumlu yaklaşılırken, anlaşmada “suçun kabul edilmesi” araştırmacı gazeteciliğin geleceği için endişelere neden oldu.
New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) CEO’su Jodie Ginsberg, Assange için “Tutukluluğunun sona ermesini memnuniyetle karşılasak da ABD’nin, Assange’ı soruşturması, gazetecilerin ihbarcılardan gizli materyal almaları halinde Casusluk Yasası uyarınca yargılanmalarının önünü açarak zararlı bir hukuki emsal oluşturdu. Bu asla böyle olmamalıydı.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin kültürü “gizlilik ve saklı belgeler” üzerine kurulu
Assange’ın doğduğu ülke Avustralya’da ise evine dönüşü memnuniyetle karşılandı.
Melbourne Monash Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Johan Lidberg, New York Times (NYT) gazetesine yaptığı açıklamada, Assange’ın davasının insani bir hal aldığını ifade ederek, “Avustralya’daki ‘sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran’ kuramı burada önemli bir rol oynuyor gibi. Assange’a adil davranılmadı.” diye konuştu.
Sydney Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. James Curran da NYT’ye verdiği demeçte, kültürlerinin “gizlilik ve saklı belgeler” üzerine kurulu ABD’nin aksine Avustralya’da Assange’ın “suçlu olduğunu kabul etmesi” durumunun endişe oluşturmadığını belirtti.
WikiLeaks davasının eski ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “işine yaradığını” savunan Curran, Avustralya’nın tartışmaların içine girmediğini söyledi.
WikiLeaks’in yayınladığı belgelerde hangi bilgiler var?
WikiLeaks belgelerinde, Suudi Arabistanlı bazı mali kaynaklar, terör örgütlerini besleyen kaynak olarak gösteriliyor. Arap ülkeleri liderleri İran’ı sevmiyor ve tehdit olarak görüyor.
Birçok liderin gizli bilgilerinin yer aldığı belgelerde, Çin hükümetinin bilgisayar sabotajlarıyla ABD’yi hedef aldığı kaydediliyor.
WikiLeaks’de, nükleer silah sahiplerinin geliştirdiği programlar da yer alıyor.
Bunun dışında;
-Pakistan’ın nükleer programı konusunda Washington ve Londra’nın duyduğu endişeler,
-Rus hükümeti ile organize suç arasında iddia edilen bağlantılar,
-İngiltere’ye yönelik Afganistan’daki askeri operasyonlarla ilgili eleştiriler,
-İngiliz kraliyet ailesinin bir mensubunun uygunsuz davranışları,
– İran’ın Kuzey Kore füzelerini kullanma girişimi,
– Afgan hükümetindeki yolsuzluk iddiaları,
– ABD’nin Suriye’yi Lübnan’daki Hizbullah’a silah yardımı yapmasını engelleme girişimleri gibi konularda çeşitli bilgiler bulunuyor.
2016 başkanlık seçimlerinden birkaç ay önce WikiLeaks, Demokrat Partinin sürücülerinden 20 bin elektronik postayı yayınladı.
Bu belgeleri sızdırarak ABD seçimlerine karışmakla suçlanan WikiLeaks kurucusu Assange, Hillary Clinton’ın ekibinin Demokrat Parti aday adayı Vermont Senatörü Bernie Sanders’ın aday olmaması konusunda çeşitli komplolara karıştığına ilişkin elektronik postaları kamuoyuyla paylaştı.
WikiLeaks tarafından sızdırılan belgeler arasında ayrıca Clinton’ın, Dışişleri Bakanlığından ayrıldıktan sonra Wall Street şirketlerine ücret karşılığı yaptığı konuşmaların metinleri de yer aldı.
Wikileaks’te Türkiye
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) tarafından 2011’de yayımlanan bir raporda, Türkiye’ye ilişkin belgeler için şu ifadeler kullanılmıştı:
Wikileaks belgelerinde en çok adı geçen ülkelerden biri Türkiye’dir. Ancak Türkiye için komşusu olduğu veya yakın coğrafyalarda bulunduğu ülkeler ile ilgili iddialar da en az Ankara menşeli belgeler kadar önem arz etmektedir. Zira Avrasya’da Türkiye ile güç mücadelesi içinde olduğu iddia edilen Rusya, donmuş çatışma bölgelerinin yoğunlaştığı Güney Kafkasya, halk hareketleri ve devrik liderleriyle Ortadoğu, Türkiye’nin istikrar ve güvenliğinin bir parçasıdır. Wikileaks belgelerinin bu bölgeler üzerinde yoğunlaşması, yayınlanan belgelerin belli bir amaç doğrultusunda seçilip seçilmediği konusunda kuşku uyandırmaktadır. Prof. Laçiner’in deyimiyle “Wikileaks Washington’a sızmış, ama Wikileaks’e kim sızmış orası henüz belirsiz”dir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *