“Filistin davasını sinemada ele alın” çağrısı

“Filistin davasını sinemada ele alın” çağrısı

Faslı sinema eleştirmeni Mustafa Talib, “Günümüz sinemasında, özellikle Arap sinemasında normalleşme konusu gündemdeyken, Filistin meselesinin daha derinlikli, adil ve siyasi açıdan cesurca ele alınmasına ihtiyaç var” diyor.

Sinema eleştirmeni Mustafa Talib, Filistin meselesinin sinemada ele alınması gerektiğini belirterek, Gazze’deki insanlık trajedisini görmezden gelen sanat ürünlerini boykot etme çağrısında bulundu. Talib, AA muhabirine, siyonist rejimin 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırılarının Arap ve Batı sinemasına yansımaları hakkında açıklama yaptı.

Film eleştirmenliğinin yanı sıra senarist olan Talib, uluslararası hukuk ve uluslararası toplum tarafından tepkiyle karşılanan Gazze’ye yönelik insan hakları ihlallerine, “direniş sineması” adıyla sinema sanatında yer verilmesi gerektiğini dile getirdi.

Sinemanın “cesarete” ihtiyacı var

Faslı sanatçı Talib’in sinema alanında birçok kitabı bulunuyor ve Fas’ta çeşitli enstitülerde sinema alanında dersler veriyor. Talib, “(İsrail) ile normalleşmeyle birlikte Arap dünyasında Filistin meselesinin seyri değişti ve bu da sinemayı etkiledi.” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Günümüz sinemasında özellikle Arap sinemasında normalleşme konusu gündemdeyken, Filistin meselesinin derinlikli, adil ve siyasi açıdan cesurca ele alınmasına ihtiyaç var.”

Talib, Gazze için ateşkes isteyen dünya çapındaki üniversite hareketlerine ilişkin ise “ABD, Avrupa ve Japonya’daki üniversite hareketlerinin ardından Batı’da sinemanın bakış açısı da yeniden ele alınacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

1960’lar Filistin sineması direniş unsuru oldu

Sinemada Filistin meselesinin geçmişini anlatan Talib, İngiltere’nin Filistin’i işgalini ele alan Eyüp Nadi’nin “Görev Çağırıyor” adlı eserinin bu konuda çekilen ilk uzun metraj film olduğunu hatırlattı. Talib, bu filmle birlikte Arap sinemasında Filistin meselesinin yükselişe geçtiğini, Filistinli sinemacıların Suriye’de bulunmasından ötürü ilk zamanlarda Filistin meselesinin Suriye sinemasında işlendiğini aktardı.

“Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), sinemanın farkına vardı. 1960’lı yıllardan itibaren silahlı direnişin yanı sıra sinemayla sanatla direnişe dahil oldu.” diyen Talib, Filistin hakkındaki filmlere çeşitli örnekler verdi.

Talib, Irak, Suriye ve Mısır sinemasından “Aldatılanlar”, “Güneşin Altındaki Adamlar”, “Kefr Kasım” (1956’daki katliam) ve “Hepimiz Fedaiyiz” filmlerinin bu konudaki önemli eserler olduğunu kaydetti.

Filistin sinemasından Mişel Halfi ve Raşid Meşharavi gibi yönetmenlerin Filistin meselesini ele alan filmler konusunda öncü olduğunu vurgulayarak, son yıllarda ise yönetmenlerden Elya Suleyman ve Mai el-Masri’nin öne çıktığını ifade etti.

Sinemada Filistin’in ele alınması

Faslı eleştirmen, 1989’dan sonra meselenin farklı bir şekilde ele alındığına dikkati çekerek, “Filistinlilerin işgal nedeniyle yaşadığı günlük acıları aktaran, Filistin meselesini farklı şekilde ele alan Arap ve Filistin filmleri ortaya çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.

Filistin davasının tanıtılmasında sinemanın büyük bir rolü olduğunu belirten Talib, filmlerde Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı çalışma hayatıyla ilgili sorunlar, her türlü engellemeler ve aşağılanmalara değinildiğini belirtti.

Talib, Fas’ta Filistin davasına sempatinin olduğuna işaret ederek, Filistin davasının ve bu konuyu ele alan filmlerin, Fas ve diğer Arap ülkelerindeki festivallerde de yerini aldığını dile getirdi.

Lina Soualem’in yönetmenliğini üstlendiği “Bye Bye Tiberias” belgesel filminin Fas’taki Uluslararası Marakeş Film Festivali’ne katıldığını hatırlatan Talib, direnişin bugün çok hassas bir noktaya ulaştığını ve direnişin rolünü yansıtan sinema filmlerine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

“Arap sinemasının, hem Filistin halkına ve direnişe zafer kazandıracak şekilde hem de doğru ve objektif olarak Filistin davasının gücünü yeniden kazanması gerekiyor.” ifadesini kullanan Talib, İsrail’in kurulduğu 1948’den bu yana İsrail ve ABD sinemasında Filistin imajının çarpıtılması nedeniyle Filistin karakterini ele almada büyük eksiklik yaşandığını söyledi.

İsrail lobisinin Filistin meselesine değinen filmlerle ilgili baskısı

Talib, bu sinemanın “Siyonist lobi” tarafından kontrol edildiğini, bu nedenle Filistin karakterinin “bir terörist ve Yahudileri öldürmek isteyen vahşi bir insan olarak tasvir edildiğini ve tüm filmlerde antisemitizmin ele alındığını” kaydetti.

Söz konusu lobinin, Filistin meselesiyle ilgili objektif bir şeyler ortaya koymak isteyen her Batılı film yapımcısının peşinde olduğunu belirten Talib, Arap sinemasının Filistin meselesini güçlü şekilde ele alma konusunda Batı’ya göre geri kalmasının nedeninin ise iddia edilenin aksine finansmanla ilgili olmadığını belirtti.

Talib, Filistin davasıyla ilgilenen Arap film yapımcıları ve senaristlerin desteklenmesi çağrısında bulundu.

Tüm bunlar için cesaret ve ifade özgürlüğünün olması gerektiğini dile getiren Talib ayrıca uluslararası camiada ve Arap dünyasında, Gazze’de olup bitenler konusunda sessiz kalan sanat ve sinema dünyasındaki ünlülere boykot çağrılarını son derece önemli olarak niteledi.

“Filistin meselesinin de arasında olduğu Arap dünyasındaki önemli konuların tanıtılmasında sanat ve sinema büyük rol oynuyor.” diyen Talib, Filistin davasıyla dayanışma mesajı vermeyen sanatsal ve kültürel etkinliklerin boykot edilmesi çağrısında bulundu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *