Avrupa’da siyaset toz duman!

Avrupa’da siyaset toz duman!

Avrupa Parlamentosu seçimlerinden aşırı sağ güçlenerek çıkarken, en sert sonuç Fransa’da alındı. Aşırı sağ yüzde 31,5 oy alırken Macron yüzde 15’te kaldı ve erken seçim kararı aldı. Belçika Başbakanı istifa etti, Almanya’da Scholz’un partisi ise seçimden ancak 3. parti olarak çıktı.

Pazar gecesi sona eren Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri kıta politikasında sarsıntıya sebep oldu. Birçok büyük ülkede aşırı sağın kazanımlar elde ettiği seçimlerin ilk ve en çarpıcı sonuçlarından biri Fransa’da erken seçim kararı oldu.

Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede, 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu için 6-9 Haziran tarihleri arasında seçimler düzenlendi.

Dün akşam sandık çıkış anketleri gelmeye başladığında Avrupa’da aşırı sağın yükselişi en çok dikkat çeken unsur oldu.

İlk sonuçlara göre merkez-sağdaki Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) en büyük grup olarak kalması, merkez-soldaki Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’nın (S&D) ikinciliği koruması bekleniyor.

Ancak aşırı sağdaki iki grup olan Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistler (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi’nin (ID) güç kazanacağı görülüyor. Bunlara ek olarak, bugün herhangi bir gruba dahil olmayan radikal sağ partilerin de parlamentoda temsilinin artması öngörülüyor.

EPP’den Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Pazar akşamı seçim sonuçlarını, “Bugün EPP için güzel bir gün. Seçimleri kazandık” diyerek kutladı.

Fransa’da Macron’a ağır darbe

AP’de sandalyeler nüfusa oranlı dağıtılıyor ve Almanya 96, Fransa 81, İtalya 76 sandalyeyle en fazla parlamentere sahip ülkeler.

Seçimlerin sonuçlarının en net ve hızlı biçimde hissedildiği ülke Fransa oldu.

Sandık çıkış anketlerine göre aşırı sağdaki Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik (RN), 2019’daki son seçimlere kıyasla 10 puan yükselişle yüzde 31,5 oy aldı.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un liberal kanattaki partisi Rönesans ise yüzde 15’te kaldı. 2019 seçimlerinde de ilk iki sırayı bu partiler alsa da arada yüzde 1’den az fark vardı.

Fransa’da üçüncü sırada ise büyük bir yükselişle yüzde 14 oy alan Sosyalist Parti geldi.

Büyük bir hezimet alan Cumhurbaşkanı Macron, parlamentoyu feshetme ve erken genel seçime gitme kararı aldı. Ülke 30 Haziran-7 Temmuz tarihlerinde seçime gidecek.

Le Pen ve 28 yaşındaki baş adayı Jordan Bardella, AP seçimlerini Macron’a karşı bir referanduma dönüştürme çabasındaydı.

Sandık çıkış anketleri açıklandıktan hemen sonra Bardella erken seçim çağrısı yapmıştı.

Almanya’da AfD ikinci parti

Almanya’da da en çarpıcı sonuç aşırı sağın aldığı destek oldu.

Sandık çıkış anketlerine göre muhafazakar CDU/CSU, 2019 seçimlerine yakın oy alarak yüzde 30 ile birinci parti oldu.

Bu ülkede en büyük merak unsuru, radikal sağdaki AfD’nin performansıydı.

AfD oy oranını 5 yıl öncesine göre yüzde 5 civarı artırarak yüzde 16’ya yükseldi.

Seçim öncesi Nazileri aklayan söylemleri nedeniyle AfD, Avrupa Parlamentosu’ndaki aşırı sağcı grup ID’den atılmıştı. Şimdilik grup dışı kalan partinin parlamentoda 17 milletvekiliyle temsil edilmesi bekleniyor.

Başbakan Olaf Scholz’un partisi SPD ise rekor seviyede düşük oyla yüzde 14’te kaldı ve üçüncü parti oldu.

Koalisyon hükümetindeki üç parti de destek kaybederken en büyük düşüşü Yeşiller yaşadı. Yeşiller’in 2019’da yüzde 20,5 olan desteği bu seçimlerde yüzde 12 seviyesine indi.

Gelecek sene genel seçimlerin yapılacağı Almanya’da bu sonuçların hükümeti zora sokacağı belirtiliyor.

Almanya’da bu seçimlerde ilk kez 16 ve 17 yaşındakiler de oy verebildi.

Alman kamu yayıncısı ZDF, 30 yaş altı seçmenin aşırı sağcı AfD’ye desteğinin 5 yıl öncesine göre 10 puan arttığını, Yeşiller’e desteğininse 18 puan azaldığını belirtti.

İtalya’da Meloni zafer aldı

İtalya, hem parlamentoda en fazla temsilciye sahip üçüncü ülke olması hem de aşırı sağın yükselişi açısından en yakından takip edilen ülkelerden oldu.

Almanya ve Fransa’da iktidar partileri kayıplar alırken İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni tam tersi bir tabloyla zaferle çıktı.

Başbakan Giorgia Meloni’nin geçmişi neo-faşist haereketlere dayanan partisi İtalya’nın Kardeşleri (FdI) 2019 seçimlerinde yüzde 6,4 oyla beşinci parti olabilmişti.

Meloni’nin desteği 5 yıl içinde yaklaşık 20 puan arttı ve partisi birinciliğe yükseldi. Sandık çıkış anketlerine göre FdI yüzde 26-30 bandında.

Muhalefetteki merkez sol Demokratik Parti yüzde 21-25 arası oyla ikinci oldu.

İtalya’da en büyük destek kaybını ise koalisyon hükümetinin ortaklarından aşırı sağdaki Lig aldı.

Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini’nin partisi 2019’daki yüzde 34’lük destekten yüzde 8-10 bandına geriledi.

Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağdaki ECR grubunun lideri olan İtalya Başbakanı, seçimler öncesi hem diğer aşırı sağ grup ID ile hem de merkez sağdaki EPP ile yakınlaşma sinyalleri vermişti.

Meloni’nin seçim sonrası yapacağı tercihlerle parlamentodaki güç dengeleri ve AB’nin gidişatı açısından belirleyici rol oynaması bekleniyor.

Hollanda’da sol ittifak önde

6 Haziran’da seçimlere giden Hollanda’da tahminlere göre Geert Widers’in Özgürlük Partisi (PVV) 5 yıl önceski seçimlere kıyasla büyük kazanım elde etse de ilk parti olamadı.

Sonuçlar teyit edilirse yüzde 17,7 oy alan PVV, Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalye sayısını 1’den 7’ye yükseltecek.

İşçi Partisi/Yeşil Sol ittifakı (PvdA/GL) ise yüzde 21,6 ile birinci sırada geldi.

Hollanda, Avrupa Parlamentosu’nda 31 sandalyeye sahip olacak.

20 sandalyeli Avusturya, aşırı sağın ilk parti olarak çıktığı ülkeler arasında yer aldı.

Özgürlük Partisi (FPÖ) tahminlere göre yüzde 27 ile ilk kez ulusal çaptaki bir seçimden birinci çıktı.

Tahminler doğrulanırsa muhafazakar Halk Partisi (ÖVP) yüzde 23,5, Sosyal Demokratlar (SPÖ) yüzde 23 oy alacak.

Yunanistan’da sandık çıkış anketlerine göre iktidar partisi Yeni Demokrasi yüzde 28 oy oranı ile ilk sırada.

Soldaki SYRIZA yüzde 15, sosyalist Pasok yüzde 13, milliyetçi, sağ-popülist Yunan Çözümü yüzde 9,5, Yunanistan Komünist Partisi yüzde 9 sularında görünüyor.

Yunanistan’ın sandalye sayısı 21.

Belçika’da genel seçimlerin ardından başbakan istifa etti

Diğer yandan Belçika’da Pazar günü genel seçimler de düzenlendi.

Seçimden yenilgiyle çıkan Belçika Başbakanı Alexander De Croo istifa kararı aldı.

Bölünmeyi savunan Flaman milliyetçisi partiler seçimden zaferle çıktı.

Kamuoyu yoklamalarının aksine ülkede aşırı sağ en büyük parti olmadı.

Flaman milliyetçisi muhafazakar sağ Yeni Flaman İttifakı, seçimden birinci çıktı.

İkinci sırayı aşırı sağcı Flaman Çıkarı Partisi elde etti.

Sosyalistler, 21 yıl sonra oylarını arttırırken en büyük kazanımı Marksist İşçi Partisi (PVDA) elde etti.

Marksistler, aşırı sağın ardından oylarını en çok arttıran kesim oldu.

Seçim nasıl işliyor?

Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalyeler 27 üye ülkeye nüfusa oranlı dağıtılıyor. Almanya 96 sandalye ile halen en fazla parlamentere sahip ülke. Almanya’yı Fransa ve İtalya takip ediyor.

Seçim kuralları ülkelere göre değişebiliyor. Örneğin seçme yaşı ağırlıkla 18 olsa da Almanya, Avusturya, Belçika ve Malta’da 16, Yunanistan’da 17 yaşından itibaren oy kullanılabiliyor.

Seçimler beş yılda bir yapılıyor. 2019’daki son AP seçimlerinde katılım oranı yüzde 50,7 olmuştu. Bu oran son 20 yılın en yükseğiydi ve bir önceki seçimlere göre yüzde 8 artış kaydedilmişti.

Avrupa Parlamentosu’nda hangi gruplar var?

Avrupa Parlamentosu üyeleri siyasi ittifaklar içinde kümeleniyor. Bu gruplar ülkelere göre değil, siyasi eğilimlere göre belirleniyor.

Grup kurabilmek için en az 23 üye ve üye devletlerin en az dörtte birinin grup içinde temsil edilmesi gerekiyor.

Mevcut parlamentoda 7 siyasi grup bulunuyor. Bunların en büyükleri merkez-sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) ile merkez-soldaki Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D).

Ardından liberal Avrupa’yı Yenile ile Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı geliyor. Aşırı sağdaki Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistler (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi (ID) mevcut parlamentoda sandalye sayısı açısından 5. ve 6. sıradalar. Sol Grup (GUE/NGL) ise son sırada.

Ancak Macaristan’da iktidardaki Fidesz gibi hiçbir gruba bağlı olmayan partiler de mevcut.

Avrupa Parlamentosu’nda meclisin çalışmalarını yöneten çoğunluk bugüne kadar Halk Partisi, sosyalistler ve liberallerden oluştu.

Aşırı sağın güç kazanması nasıl etkili olabilir?

Avrupa’da aşırı sağa doğru olası bir kaymanın ve milliyetçi muhafazakar politikaların güç kazanmasının iklim değişikliğinden göçe, ticaretten tarıma çarpıcı etkileri olabilir.

AB’nin Rusya işgaline karşı Ukrayna’ya sağladığı mali ve askeri yardım da etkilenebilir.

Seçimler, AB’nin yürütme organı olan AB Komisyonu’nun oluşumu açısından da büyük önem taşıyor. AB hükümet ve devlet başkanlarından oluşan AB Konseyi tarafından önerilecek isimlerin, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, seçim sonrası komisyon başkanlığına yeniden aday olduğunu açıkladı. Von der Leyen’in bu göreve yeniden seçilebilmesi için 720 üyeli Avrupa Parlamentosu’nda en az 361 milletvekilinin oyunu alması lazım. Mensubu olduğu merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) gelecek 170 civarındaki oy bunun için yeterli değil.

Alman siyasetçi, 2019 seçiminde gerekli oy sayısını yalnızca 9 oyla geçmişti. Bu kez seçimler sonrası oluşacak parlamentoda daha da zorlanması bekleniyor.

Brüksel’deki kaynaklara göre yeni dönemde görevine devam etmek isteyen Ursula von der Leyen, sol liberal desteğe daha az bağımlı kalmak için aşırı sağdan da destek arayışında.

AB kaynaklarına göre, özellikle Ukrayna başta olmak üzere birçok konuda benzer görüşlere sahip olduğu İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin desteği, Von der Leyen için oldukça değerli.

“Solu muhalefete göndermeyi” hedeflediğini belirten Meloni ile Le Pen’in, yeni AB Komisyonu’nun “daha sağda” kalması için Von der Leyen’den desteği esirgemeyecekleri konuşuluyor.

Öte yandan Von der Leyen’in yeniden seçilebilmek için aşırı sağ ile yakınlaşması kendi grubundan da, merkez soldaki Sosyalistler ve Demokratlar’dan da destek kaybına yol açabilir.

AB politikaları nasıl etkilenir?

Bu destek karşılığı elde edilecek AB Komisyonu üyelikleri de aşırı sağın Avrupa yönetiminde daha fazla söz sahibi olmasına neden olacak.

Bunun sonucu, daha önce sol ve liberal partilerin ısrarıyla hayata geçirilen katı çevre kurallarında yumuşamaya gidilmesi, tarım ve iklim planlarının sağ partilerin istediği doğrultuda yeniden düzenlenmesi gibi adımların atılması mümkün.

Von der Leyen başkanlığındaki AB yönetimi, seçimler öncesi yeni politikaların sinyalini zaten vermişti.

Komisyon, yıllardır üzerinde tartışılan Sığınma ve Göç Anlaşması’nı kabul etti; iklim değişikliği, enerji ve çevre politikalarını kapsayan Yeşil Anlaşma’nın kapsamı ise önemli ölçüde daraltıldı.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) araştırmasına göre, sosyal demokratlar, liberaller, yeşiller ve soldan oluşan koalisyonun azınlıkta kalması bekleniyor. Bu durumda da Avrupa’da iklim ve çevre alanında da büyük değişiklikler yaşanması olası.

Seçimler öncesi öne çıkan isimler ve başlıklar

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni seçimlerin belirleyici figürlerinin başında sayılıyor.

Seçimlere birkaç hafta kala Kimlik ve Demokrasi (ID) grubundan Fransız Marine Le Pen’in, ECR grubu lideri Meloni’ye güç birliği önerdiği bildirildi. Meloni de Fransız siyasetçiyle ortak noktalarını vurgulayarak bu öneriye açık olduğu mesajını verdi.

Öte yandan Meloni, merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yakınlaşma görüntüleri de çizdi. Bu tabloda İtalya Başbakanı, seçeceği tarafla güç dengelerini oynatabilecek kilit bir figüre dönüştü.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un büyük bir seçim darbesi alacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Le Pen’in partisinin yeni yıldızı 28 yaşındaki Jordan Bardella’nın alacağı zaferin ne kadar büyük olacağı en büyük merak konusu.

Almanya’da ise Başbakan Olaf Scholz’un merkez soldaki partisi SPD de dahil koalisyon ortaklarının destek kaybı yaşaması bekleniyor. Ülkede muhalefetteki muhafazakar Hristiyan Demokratların önde gitmesi bekleniyor. Nazileri aklamakla suçlanan radikal sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) ikinci parti olup olmayacağı da yakından izleniyor.

Almanya’da Scholz’un destek kaybetmesinde Rusya-Ukrayna krizinin de etkili olduğu belirtiliyor.

Rusya’nın Ukrayna işgalinin Arvupa’ya etkilerinin en belirgin hissedildiği ülkelerden biri de Polonya. Polonya’da merkezdeki AB yanlısı Başbakan Donald Tusk’ın seçim kampanyasının merkezine ulusal güvenliği koyması bu açıdan anlamlı. Tusk seçimlere birkaç gün kala seçmene “savaşa gitmek istemiyorsanız oy verin” çağrısı yaptı.

ABD seçimlerinin etkisi

Avrupalı Sosyalistler’in Başkanı Stefan Löfven, geçen Mart’ta Roma’da yaptıkları kongrede 2024 AP seçimlerini “1979’dan bu yana en önemli seçim” diye niteledi. 1979 yılında ilk Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılmıştı.

Seçimlerin bu denli kritik görülmesinde Avrupa dışındaki gelişmeler de etkili.

Avrupa’daki seçimler ve aşırı sağın güçlenmesi ihtimali, örneğin Kasım’da ABD’de yapılacak başkanlık seçimi öncesi ayrı bir öneme sahip.

İtalya Başbakanı, bu bağlantıyı anlamak için kilit bir figür. Kökleri neo-faşist hareketlere dayanan Meloni, 2022’de İtalya’da iktidara gelmesinin ardından uluslararası politikada nispeten ılımlı, AB karşıtlığını yumuşatmış, NATO’ya yakın bir çizgi benimsedi. Ancak uzmanlar, dış politikadaki bu ‘kurumsallaşmış’ imajın ABD seçimlerinin gidişatına göre şekil değiştirebileceğini vurguluyor.

ABD’de yönetimin değişmesi ve Donald Trump’ın iktidara gelmesi halinde, sağ-muhafazakar kanatta yer alan ancak NATO bağları gibi sebeplerle mevcut Washington yönetimine yakın çizgi izleyen Avrupa ülkelerinde daha sağa kayış ihtimali konuşuluyor.

Bu olasılık özellikle İtalya gibi ulusal-muhafazakar, radikal sağın iktidara geldiği, ancak iktidara geldikten sonra ‘ılımlılaşma’ göstergeleri sergileyen ülkeler için bir dönüm noktası olabilir.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *