Gazze’ye Bakıyoruz Gönüllerimiz Kapalı

Gazze’ye Bakıyoruz Gönüllerimiz Kapalı

Gazze’ye bakıyoruz yedi aydır. Gözlerimiz böylesi bir vahşete belki de ilk kez bu kadar seyirci kalıyor. Bu, soykırımın tarihte ilk kez olduğu anlamına gelmiyor, tabi son da olmayacak. Hele ki biz ‘müslümanım’ diyenler halimizi değiştirmedikçe..

Mübarek belde Gazze ve onun şerefli halkı 207 gündür, başta işgalciye ve ona destek olan dünyadaki diğer kafir güruhuna karşı sabit kadem ribat ve cihat ediyorlar. Ümmetin şerefini, izzetini, haysiyetini tek başlarına omuzlarına yüklendiler. Geriye bize kalansa büyük bir utanç. 7 Ekim ve sonrası birkaç ayda halimizden eser kalmadı. Eski sessiz ve silikliğimize geri döndük. Oysa az da olsa ümitvardı. İslam ülkeleri(!) liderlerinin kınamadan öteye gitmeyen tavırlarına karşın halklar sokaklara, meydanlara dökülmüştük. Meğer onlar gelip geçiciymiş. Gazze için ayağa kalkarken, değiştirmek istemediğimiz hâlimizle bir bir dökülüyoruz.

Başımıza bomba yağmadığı için medyadaki görüntüler bir süre sonra gözlerimizde, gönüllerimizde normalleşmeye başladı bile. Fokur fokur kaynayan içimize döndük, birbirimizle uğraşmaya, gücümüzü tüketmeye devam ediyoruz. Bitmeyen kavgalarımız yine gündemlerimizi meşgul ediyor. Hakikatin kendisi olma iddiası ve inanmışlığıyla ayrıştıkça ayrışıyoruz. Parçalanan hakikatten birer parça koparmış olmanın, karşı koyamadığımız övüncü içerisindeyiz. Her hizip tavizsiz fırkayı naciye. Gözlerimizi bürüyen hırs perdeliyor doğruları.

İslâm’ın tevhid çağrısına tıkalı kulaklarımız. Mezhebimiz dinimiz olmuş, meşrebimizden tavizimiz yok. Ehli Sünnet olmayanımız var mı? İnadımız, kabalığımız, gülümsemeyen suratlarımız, affedemeyişimiz, kusurları örtemeyişimiz, hoş göremeyişimiz, bağışlayamayışımız, arkadan çekiştirmelerimiz, ölü kardeşimizin etini dişleyişimiz, alay edişlerimiz.. bizleri tüketti. Harcadı birer birer. Kopardı birbirimizden, duvarlar ördü aramıza. Mesafeler, koca koca dağlar koydu birbirimize açılan yollarımıza..

Siyasi basiretsizliğimiz her birimizi savuruyor. Bu alanda yaşadığımız körlük, aslında tüm bu yaşananların özeti. İslam ülkeleri(!)nin siyasi tercihleri, tevhidden, adaletten, hukuktan yana olmadığı için işgalci siyonistlere ve arkasındaki emperyalist devletlere karşı Gazze’nin yanında olamıyorlar. Tek millet olan küfre karşı bir olamıyorlar. Küfür sistemleriyle derin kirli ilişkileri, ticaretleri, anlaşmaları biraraya gelmeyi baltalıyor. Kimse birbirine güvenmiyor. Korkuları, çıkarları, makamları, servetleri engel oluyor. Reel politikaları, maslahatları, diplomasileri onlara ne kötü hüküm verdiriyor!

Gazze’nin bizimkisi gibi buhranları yok. Sessizce sıralarını bekliyorlar. Şehadet yolundan başka hizipleri, Müslüman olmaktan başka vasıfları, Allah yolunda ribat etmekten başka siyasetleri yok. Her biri diğerinden ayrı yaşamıyor. Şehit vermeyen bir ev, aile kalmadı. Aynı imtihanı, acıyı, açlığı, susuzluğu, hayatı, ağıdı, ölümü tadıyorlar. ‘Yardımın ne zaman ya Rab!’ diyorlar. Korkuyoruz söylemeye ama bizler de bu ahvalimizle ‘helakın ne zaman ya Rab!’ diyoruz..

(Venhar)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *