Felsefe tarihi eserleri ve sistematik felsefe çalışmalarına bakış bize ahlak ile siyaset arasında çeşitli bakımlardan ilişki kurulabileceğini gösterir. Ahlak ile siyaset arasındaki bu ilişkililik antik dönemden günümüze kadar farklı yönlerden ele alınmıştır.
Murat Güzel / Star Açık Görüş
Her ne kadar modern politik anlayışlardan dışlanmaya çalışılsa ya da siyaset için bir “araç” pozisyonuna düşürülmeye çalışılsa da toplumsal düzenin sürdürülebilmesi için ahlaki temellendirmelere ve bu yönde geliştirilmiş teorilere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Murat Bayram, liberalizmin geliştirilme sürecine ve faydacı ahlak teorilerine de değiniyor.
Ahlak ve siyaset genelde birbiriyle ilişkili alanlar olarak düşünülür. Bu “ilişki”nin künhünün ne olduğu ise farklı düşünürler tarafından farklı değerlendirilir. Kimi filozof ahlakı ön plana geçirerek yorumlarını yaparken siyaseti önceleyen filozoflar ise ahlakı siyasete nazaran ele alır. Ahlak felsefe tarihi boyunca genelde bireysel ve erdemli davranışın ne olduğunu ortaya çıkarmak için kullanılan bir ilmi disiplin olarak yorumlanır. Siyaset ise toplumsal faydanın azamileştirilmesini amaç edinen bir disiplin olarak görülür. Bu noktada bazı soruların kaçınılmaz hale geldiğini düşünebiliriz. Bu sorulardan kimilerini ‘öncelik’, ‘üstünlük’,’bağlayıcılık’ noktasında toparlamak mümkündür. Bu minvalde ahlak ile siyaseti özdeşleştiren bakış açıları kadar ahlak ile siyasetin herhangi birini diğerine önceleyen, üstün ve bağlayıcı kılan anlayışlar da belirlenebilir. Ahlak ile toplum, devlet ve hukuk arasındaki ilişkileri tartışan bir bakış açısı; toplum, devlet, hukuk ile bağları dolayısıyla ister istemez siyaset ile ahlak arasındaki bağları da tartışmak zorunda kalacaktır.
Felsefe tarihi eserleri ve sistematik felsefe çalışmalarına bakış bize ahlak ile siyaset arasında çeşitli bakımlardan ilişki kurulabileceğini gösterir. Ahlak ile siyaset arasındaki bu ilişkililik antik dönemden günümüze kadar farklı yönlerden ele alınmıştır. Murat Bayram ile Ender Büyüközkara’nın birlikte derledikleri Pratik Felsefe-Ahlak ve Siyaset Tartışmaları adlı kitap, bu alanlar arasında kurulan ilişki tarzlarını irdeliyor. Derlemede öncelikle ahlak-toplum, ahlak-siyaset, ahlak-hukuk, ahlak-devlet ilişkisi gibi temel konularda düşünenlere veri sağlanması amaçlanırken en genel manada ahlak ve siyaset felsefesi alanlarına yer veriliyor.
Devrim ve iktidar kavramsallaştırması
Derleyenlerin yanısıra Melike Molacı, Naim Karatepe, Yıldırım Karaoğlan, Mustafa Bingöl, İbrahim Safa Daşkaya, Ferdi Selim, Ahsen Seçgin, Mihriban Kutan, Halit Karataş isimlerinin makalelerinin yer aldığı derlemede Batı felsefesindeki siyaset ve ahlak ilişkisinden, Stoacı yaşama sanatına, Augustinus ile Kant’ın ahlak görüşlerinin mukayesesinden İslam felsefesinde ahlak-siyaset ilişkisinin ele alınışına, siyaset ve ahlakın ışığında Farabi’nin görüşlerinin değerlendirilmesinden Thomas Aquinas’ın felsefesinde siyasete, Thomas Hobbes’un Leviathan’da doğa yasalarını ahlaki üst ilkeler olarak belirlemesinden Gramsci’nin ideoloji ve hegemonya kavramları etrafında düşündüğü siyaset felsefesine, Hannah Arendt’in ‘radikal kötülük’ çözümlemesinden Friedrich Hayek’in özgürlük, adalet ve hukuk anlayışına, John Holloway’in felsefesi üzerinden çağdaş siyaset felsefesinde devrim ve iktidarın nasıl kavramlaştırıldığına dair birçok meseleye yer verilmiş.
Siyasal rejimin halkın mutluluğu için yalan söylemeli/kötülük yapabilmelidir düşüncesinin modern politik söyleme hakim olduğunu belirten Murat Bayram yazısında ahlaka ilişkin vurguyu antik Grek düşünürlerinin nomos-physis sarkacında ileri sürdüğü düşünceler temelinde değerlendiriyor. Bu noktada nomos-physis sarkacının felsefe tarihi boyunca tuttuğu yeri yorumlayan Schopenhauer’e göre “Sokrates’ten bu yana felsefenin sorunu dünya fenomenini meydana getiren ve neticede onun doğasını belirleyen güç ile mizaç ya da karakterin ahlakiliğini birleştirmek ve dolayısıyla maddi dünyanın temeli olarak manevi bir dünya düzeni tesis etmek olmuştur.”
Aristoteles’in ahlak ve yasayı keskin sınırlarla ayırmadığına işaret eden Bayram onun “haksız bir yasanın ahlaki temellerden yoksun olduğunu ve doğaya aykırı olduğunu söyle”diğine dikkat çekiyor. Cicero’dan Thomas Aquinas’a kadar geliştirilen bu düşüncede ahlak ile politika elbette iç içe ele alınıyor. Modern devlete dönüşümle birlikte ahlak ve siyaset ilişkisinin sorgulanmaya başladığını belirten Bayram, nomos-physis ilişkisinin baş aşağı çevrildiğini ileri süren Leo Strauss’u anarak yasanın ahlaka bağımlı olmasını öngören klasik düşüncenin altüst olduğunu, politik bilgeliğin soytarılık olarak değerlendirildiğini ifade ediyor. Buna rağmen her ne kadar modern politik anlayışlardan dışlanmaya çalışılsa ya da siyaset için bir “araç” pozisyonuna düşürülmeye çalışılsa da toplumsal düzenin sürdürülebilmesi için ahlaki temellendirmelere ve bu yönde geliştirilmiş teorilere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Bayram, liberalizmin geliştirilme sürecine ve faydacı ahlak teorilerine de değiniyor.
Pratik Felsefe: Ahlak ve Siyaset Tartışmaları
ed. Murat Bayram-Ender Büyüközkara
Çizgi Kitabevi, 2023
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *