Guterres’in sözlerine yönelik olarak siyonist rejimin tepkisi üzerine hemen harekete geçen İslam İşbirliği Teşkilatı, Guterres’e yönelik ahlak dışı ve hukuka aykırı saldırısını en güçlü ifadelerle kınadığını duyururken, Guterres’i de büyük takdirle karşıladıklarını belirti. Teşkilat, 7 Ekim’de başlayan siyonist saldırıların ardından toplantıyı ancak 18 Ekim’de yapabilmişti.
Halkı müslüman 57 devletin üye olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) isimli kuruluş, resmi internet sitesinde yayınladığı yazılı açıklamada, işgal rejimi İsrail’in, BM Genel Sekreteri Guterres’e yönelik tutumuna tepki gösterdi.
Açıklamada, “İslam İşbirliği Teşkilatı, işgalci güç İsrail’in BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yönelik ahlak dışı ve hukuka aykırı (sözlü) saldırısını en güçlü ifadelerle kınıyor. Bunu işgalci güç İsrail’in BM’ye ve onun Genel Sekreterine uyguladığı siyasi şantaj olarak değerlendiriyoruz.” denildi.
İİT’in açıklamasında, Guterres’in BM Güvenlik Konseyindeki konuşmasının, uluslararası ve insancıl hukuka, BM antlaşması ve kararlarına uygun görev ve sorumluluklarıyla tutarlı olduğu ifade edildi.
Örgütün açıklamasında ayrıca Genel Sekreter Guterres ve BM organlarının, işgal rejiminin Filistin halkına, topraklarına ve kutsallarına karşı işlediği savaş suçlarına son vermek için her düzeyde yürüttüğü “yoğun çabalarının ve rolünün” büyük takdirle karşılandığı kaydedildi.
İslam İşbirliği Teşkilatı, 7 Ekim’de başlayan siyonist rejimin barbar saldırıları sonrası
Guterres’in BMGK konuşması
BM Genel Sekreteri Guterres, dün BM Güvenlik Konseyindeki (BMGK) konuşmasında, Hamas’ın, 7 Ekim’de İsrail’de gerçekleştirdiği saldırıları kınayarak, şunları kaydetmişti:
“Ancak Hamas saldırılarının durduk yere ortaya çıkmadığının da bilincinde olmalıyız. Filistin halkı, 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor. Topraklarının adım adım yerleşim yerleri tarafından ele geçirilmesine ve şiddete şahit oluyor. Ekonomileri yıkılmış, insanlar yerlerinden edilmiş ve evleri yerle bir edilmiş durumda. Siyasi çözüme olan inançları yok olmaya başladı.”
Guterres, Hamas’ın, İsraillilere yönelik saldırılarının “Filistin halkını toplu cezalandırmayı meşru kılamayacağını” belirterek, “Savaşların bile kuralları vardır.” demişti.
Bu sözlerin ardından siyonistler sert açıklamalar yapmıştı.
İslam İşbirliği Teşkilatı 18 Ekim’de olağanüstü toplandı, uluslararası aktörlere çağrıda bulunarak sona erdi
7 Ekim’de başlayan siyonist saldırı sonrası, İran ve Suudi Arabistan’ın çağrısı üzerine teşkilat olağanüstü toplantı kararı aldı.
Toplantı İslam Zirvesi’nin mevcut oturumunun başkanı ve İcra Komitesi Başkanı olan Suudi Arabistan Krallığı ve Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin ortak daveti üzerine OIC’nin Cidde’deki genel merkezinde gerçekleştirildi. Toplantı, Filistin topraklarındaki mevcut durumla ilgili gelişmeleri ve işgalcinin Filistin halkına yönelik devam eden saldırganlığını tartışmak üzere düzenlendi.
OIC üyesi ülkelerin açıklamalarının ardından Komite, diğer hususların yanı sıra, işgal güçlerinin Filistin halkına yönelik saldırganlığının derhal durdurulması ve Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukanın derhal kaldırılması çağrısında bulunan bir Nihai Bildiri yayınladı.
Bildiri, tüm ülkelere ve uluslararası topluluğa acilen insani, tıbbi ve yardım yardımı ile su ve elektrik tedariki sağlama çağrısında bulundu. Acil yardımın Gazze Şeridi’ne güvenli bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak için insani koridorların derhal açılması çağrısında bulundu.
Bildiride, işgalci İsrail güçlerinin, yüzlerce masum sivili öldüren ve yaralayan Al-Ahli Baptist Hastanesi’ni bariz bir şekilde hedef almasının kınanması çağrısında bulunuldu. Bu, bir savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali anlamına geliyordu.
Ayrıca bildiride, tüm sivillerin hayatlarının korunmasının, hiçbir şekilde hedef alınmamasının ve Gazze Şeridi’ndeki nüfusun yerinden edilmesine yönelik çağrıların reddedilmesinin önemi vurgulandı.
OIC’nin Filistin Devleti Hükümeti’ne her düzeyde destek verdiğini ve Filistin halkının haklarının korunması konusunda “uluslararası toplumun” gösterdiği çifte standardı onaylamadığını bir kez daha teyit etti.
Bildiride, siyonist İsrail işgaline son verilmeden ve Filistin halkının başta kendi kaderini belirleme, uluslararası hukuka ve uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak bağımsızlık ve topraklarına dönme hakları olmak üzere vazgeçilmez haklarını koruyarak güçlenmeden bölgede barış, güvenlik ve istikrarın sağlanamayacağını ifade etti.
Ayrıca, uluslararası aktörlere, uluslararası hukuka ve BM kararlarına uygun olarak, barış süreci ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda iki devletli çözümün net bir zaman çerçevesi içinde uygulanması yoluyla barışa ulaşmayı sağlayacak ciddi bir siyasi yola sponsorluk yapmaları yönünde çağrıda bulunuldu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *