Filistinli genç yönetmen: Kamera, işgale karşı önemli bir silah

Filistinli genç yönetmen: Kamera, işgale karşı önemli bir silah

Kısa filmi Fransa’da bir festivalde gösterilen Filistinli yazar ve yönetmen Nevres Salih, “Filistin, işgal hikayeleriyle dolu. Kendi halkımın hikayelerine şahit oldum. Özellikle Batı medyasının Filistin konusunu nasıl çarpıttığını ve olayları farklı şekilde aktardığını izlediğimde çok sinirleniyordum. Bu nedenle sorumluluk hissediyordum. Kameranın, işgale karşı önemli bir silah olduğunu gördüm.” dedi.

Filistinli yazar ve yönetmen Nevres Salih, 2015’te işgalci İsrail hapishanesinde tutuklu olduğu sırada yaklaşık 100 günlük açlık grevi yapan gazeteci Muhammed el-Kıyk’ı anlattığı, 69’uncu Cannes Film Festivali’nde gösterilen Al-Qeeq adlı kısa filmiyle ilgili, “Filme pek çok İbrani gazetesi tepki gösterdi. ‘Teröristleri anlatan bir film nasıl gösterilir? Kabul edilebilir değil’ şeklinde haberler yaptılar ancak işte bu, sinemanın gücü.” dedi.

Salih, AA muhabirine, gazeteci Muhammed el-Kıyk’ın açlık grevini ele alan kısa filmi “Al-Qeeq”ı ve Filistinli tutukluların açlık grevlerini değerlendirdi.

Siyonist İsrail işgali altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kentinde bulunan Birzeit Üniversitesinde okuduğu dönemde aralarında Kıyk’ın da yer aldığı bir grup arkadaşıyla harç zammına karşı açlık grevi başlattıklarını ve başarılı olduklarını belirten Salih, şunları dile getirdi:

“Bundan 15 sene sonra ben yönetmen, Kıyk da gazeteci oldu. Kıyk, İsrail makamlarınca ‘idari tutuklu’ ilan edildi ve suçlama olmaksızın hapse gönderildi. Arkadaşım, İsrail’in idari tutukluluk kararı ve keyfi uygulamalarını protesto etmek amacıyla yaklaşık 100 gün açlık grevi yaptı. Bu durum beni çok etkiledi ve bana onunla tanıştığımız günleri hatırlattı. Bir yönetmen olarak onun yanında olmam gerektiğini hissettim. İsmi “Al-Qeeq” olan, yaklaşık 100 günlük açlık grevini anlatan kısa bir film çektim. Daha sonra arkadaşımın hapisten nasıl suçsuz şekilde çıktığını ve özgürlüğüne kavuştuğunu gördüm.”

Salih, filminin 69. Cannes Film Festivali’nde gösterildiğini ve ilgiyle karşılandığını anlatarak, “Filme pek çok İbrani gazetesi tepki gösterdi. ‘Teröristleri anlatan bir film nasıl gösterilir? Kabul edilebilir değil.’ şeklinde haberler yaptılar ancak işte bu, sinemanın gücü. Kendi hikayemizi anlatmazsak dünya, hikayeyi sadece onların ağzından dinler.” diye konuştu.

“Kameranın işgale karşı önemli bir silah olduğunu gördüm”

Filistin konusuna ilişkin pek çok yanlış algının sinema sayesinde değişebileceğine dikkati çeken Salih, şöyle devam etti:

“Filistin, işgal hikayeleriyle dolu. Kendi halkımın hikayelerine şahit oldum. Özellikle Batı medyasının Filistin konusunu nasıl çarpıttığını ve olayları farklı şekilde aktardığını izlediğimde çok sinirleniyordum. Bu nedenle sorumluluk hissediyordum. Kameranın, işgale karşı önemli bir silah olduğunu gördüm. Dünyanın bize ‘terörist’ gözüyle bakmasına son vermek istedim. Biz insanız, hakikatin yanındayız, o toprakların asıl sahibiyiz ve bu nedenle direniyoruz. Sinemanın insanların üzerinde büyük gücü var. Artık okumayan bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar, okumak yerine izlemeyi ve görmeyi tercih ediyor.”

Salih, Filistinlilerin, İsrail’in haksız tutuklamalarına karşı dünya seslerini duyurabilmek için açlık grevlerine başvurduklarını kaydederek, “Açlık grevi, insanların dikkatini davana çekmenin, bir sorun olduğunu ve bu zulmün sona ermesi gerektiğini söylemenin bir yolu. Açlık grevi, grevi yapan kişiye zarar veriyor ancak büyük ve derin bir manası var. İşgal devleti de dünya da bunu görmezden gelemiyor.” şeklinde konuştu.

Muhammed el-Kıyk kimdir?

İsrail tarafından Kasım 2015’te gözaltına alınan Kıyk, 4 gün sonra açlık grevine başlamıştı. İsrail makamları, Aralık 2015’te Suudi Arabistan’ın El-Mecd televizyonu için çalışan gazetecinin “mesleğini kullanarak halkı şiddete teşvik ettiği” suçlamasıyla 6 ay tutuklu kalmasına karar vermişti.

Açlık grevine devam ederken askeri hastaneye kaldırılan Kıyk’a destek için başta Mescid-i Aksa olmak üzere Filistin’deki tüm camilerde kitlesel gösteriler düzenlenmişti. Kıyk, Mayıs 2016’da serbest bırakılmıştı.

“İdari tutukluluk” uygulaması, İsrail’in, işgal ettiği topraklardaki Filistinlileri, hiçbir suçlama yöneltilmeden tutuklaması anlamına geliyor.

Filistinliler, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden ve kendilerini savunma hakkından mahrum şekilde 6 aya kadar hapse gönderilebiliyor.

Bu süreden sonra askeri mahkemeye sevk edilen ancak suçlamalardan habersiz bir Filistinlinin tutukluluk süresi 5 yıla kadar defalarca uzatılabiliyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *