Uyuşturucu sorunu

Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi’nin temel atma törenine katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, duyduğu rakamların ürkütücü olduğunu vurgulayan Özhaseki, “Tanıdığımız arkadaşların çocuklarından bahsetti. Komşumuz, yakınımız, akrabamız, yanımızdaki insanların yavrularının düştüğü bu vahameti anlattı. İşler daha da acı bir hale geldi. Biraz önce izlediğimiz görüntülerde iki üç yavruyu gördünüz. Hiç kimse kendisini emin görmesin ve büyük konuşmasın. Herhangi birimizin yavrusu da o hale düşebilir, Allah korusun. O yüzden bir taraftan Yeşilay’ın bu faaliyetleri, bir taraftan da düşen yavrularımızı kurtarmak için bir gayret gerekiyor.” diye konuştu.

Yeşilay Kayseri Şube Başkanı Mehmet Çifçi’nin törendeki konuşmasında, “İnsanoğlunun en büyük depremi herhalde bağımlılıktır.” dediğini anımsatan Özhaseki, “Doğru. İnsanın şahsında yaşayabileceği en büyük deprem budur. Çünkü o maddeyi aldıktan bir müddet sonra akıl gidiyor, fikir gidiyor. Herhangi bir şekilde otokontrol sistemi kalmıyor. Çocuk kendinden geçiyor. Annesine, babasına saldıracak hale geliyor. Çevresine zarar vermeye başlıyor. İşte herhalde bundan büyük de deprem olamaz. Bu yavruları da kurtarmak gerekiyor. Deprem bölgesinde hasarımız zaten büyük. O bölgelerde Allah bir daha vermesin inşallah ama 850 bin civarında bağımsız birimimiz yıkıldı. Onları bir iki sene içerisinde biz bitirip dışarıda kalan vatandaşlarımızın güvenli bir şekilde evlerine girmeleri için büyük bir gayret veriyoruz.” dedi.

Desteklerinden dolayı vatandaşlara teşekkür eden Özhaseki, Kahramanmaraş merkezli depremlerin olduğu ilk saatlerden itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ayakta olduğunu, bütün bakanları, valileri ve kaymakamları o bölgeye yönlendirdiğini hatırlattı. Kendilerinin de belediye başkanlarını yönlendirdiklerini anlatan Özhaseki, şöyle devam etti:

“Ama özetle söylemek gerek 85 milyon, bu milletin bütün ferdi ayaktaydı. Üzülmeyen kimse olmamıştır. Yardım etme hissi içinden geçmeyen hiçbir üyemiz, milletimizin bir ferdi olmamıştır. Bisikletini satıp oraya gönderen yavrular, kumbarasındakileri bozdurup deprem bölgesine gönderen küçücük çocuklar ve hac paralarını o bölgeye göndererek ‘inşallah başka zaman olsa da hac yaparım, Allah kabul etsin’ diyen ağabeylerimize şahit olduk. Oraya gelen yabancı misyon şefleri, tanıdıklarımız, yurt dışından gelenler, o bölgelerdeki hasarı görünce, ‘eğer böyle bir hasar bizim ülkemizde olsaydı veya yarısı veya çeyreği olsaydı, biz bunun altından kalkamazdık’ diye hep ifade ettiler. Çok şükür biz millet olarak bu işin altından kalktık. Allah’a hamdediyoruz ve böyle bir milletin üyesi olmanın da gururunu taşıdığımızı her fırsatta ifade ediyoruz.”

Ölümlerin yüzde 14’ü alkolden

Hayatın bir mücadele ve bunun da imtihanlarla dolu olduğuna dikkati çeken Özhaseki, günümüzdeki imtihanlardan birinin de bağımlılık olduğunu belirtti. Uyuşturucu, alkol ve kumarın birer bela olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, şunları söyledi:

“Bazen teknoloji de bir bela olmaya devam ediyor. Oraya da çok takılıyor insanlar ve aynı zamanda tütün de bir bela olarak karşımızda duruyor. Aslında elimde birtakım raporlar var. Arkadaşlar hazırlamışlar. Bunları görünce ben de korktum doğrusu. Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırlamış olduğu raporlarda dünya genelinde alkol sebebiyle senede yaklaşık 3 milyon insanın öldüğü yazıyor. 20 ile 40 yaş arasındaki ölümlerin de yüzde 14’ünün alkolden kaynaklandığını söylüyor. Tütün bağımlılığıyla ilgili daha sıkıntılı bir sayı var. 7 milyon kişi sigara sebebiyle hayatını kaybediyor dünyada. Türkiye’de de 14,5 milyon yetişkin insan tütün kullanıyor diye bir rapor var. Ağır bir sayı. Dünyada günde 19 bin kişinin tütünden öldüğünü yazıyor.”

Özhaseki, mücadelelerini devam ettireceklerini ve doğru olanı yapmaya gayret edeceklerini ileri sürdü. Kimseyi bu belanın pençesine düşürmemek için gayret göstereceklerini vurgulayan Özhaseki, şöyle devam etti:

“Biz de bu mücadelenin sonunda inşallah galip gelenlerden olacağız. Hayatın bir mücadele olduğunu hep ifade etmeye çalışıyorum. İyilerle kötüler mücadelesi olduğunu, hakla batıl mücadelesi olduğunu, bu mücadelede de iyilerin ve hakkın galip gelmesinin her zaman hepimizi rahatlatacak bir ince ayar olduğunu da düşünüyorum. İnşallah bu yapacağımız merkezde yavrularımız tedavi görecekler. Yeşilay’ımızın verdiği mücadeleyle yavrularımız bu belanın pençesine düşmeyecekler. Kendinden geçmeyecekler. Anneleri babaları bile polisi arayarak ‘artık evladıma ben mani olamıyorum, ne yaparsanız yapın. Alın başımdan. Hapishaneleri mi kapatırsınız? Vurur musunuz, öldürür müsünüz, ne yaparsanız yapın’ diyerek, feryatlarını bildiğim için söylüyorum. O feryatlarla da inşallah karşılaşmayacağız.”