Danimarka’daki Aarhus Üniversitesinde araştırma görevlisi Asif Manzur Ha, Danimarka hükümetinin, Kur’an-ı Kerim saldırılarına yönelik attığı adımların, ülkedeki “İslam düşmanlığı” sorununu çözmekten uzak olduğunu vurguladı.
‘Atılan adımlar ana sorunu çözmekten uzak’
AA muhabirine konuşan Danimarka Müslüman Birliği (DMU) sözcüsü Urfan Zahur, Danimarka hükümetinin, dışarıdan gelen politik baskılar karşında üreteceği geçici çözümler yerine geniş çaplı adımlar atması gerektiğini belirtti.
Danimarka hükümetinin, Müslümanların kutsal kitabına saldırılara yönelik yaptığı açıklamaların memnuniyet verici adım olduğunu kaydeden Zahur, fakat bunun ana sorunu çözmekten uzak olduğunu söyledi.
Zahur, bir parçası oldukları Danimarka halkını, “azınlıkların hedef alınmadığı” bir topluma dönüştürme konusunda ikna etmek istediklerini anlattı.
Danimarka’nın söz konusu sorunlara karşı proaktif bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini aktaran Zahur, Müslümanların daha geniş çaplı bir çözüm istediklerini ifade etti.
Zahur, değişimin “toplumun içinden” ve “uzun vadeli adımlar” şeklinde olması gerektiğini sözlerine ekledi.
İslam düşmanlığı sorunu
Danimarka’daki Aarhus Üniversitesinde araştırma görevlisi olan Asif Manzur Han ise hükümetin, Kur’an-ı Kerim saldırılarına yönelik attığı adımların, ülkedeki “İslam düşmanlığı” sorununu çözmekten uzak olduğunu dile getirdi.
Kur’an-ı Kerim yakma olaylarının Danimarka’da yeni olmadığını hatırlatan Han, Müslümanlar’ın, Danimarka toplumuna ve değerlerine saygılı olduğu, dolayısıyla buna karşılık kendilerinin de saygı beklediğini kaydetti.
‘Saldırılar, ifade özgürlüğü bahanesiyle geçiştirilemez’
İsveçli eski politikacı Mesud Kemali de Danimarka ve İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıların “ifade özgürlüğü bahanesiyle geçiştirilemeyeceğini” belirterek, “Bu, gelecekte yıkıcı sonuçlara yol açabilecek çok tehlikeli bir eylemdir.” dedi.
İskandinav ülkelerdeki Kur’an yakma olayları nedeniyle, Danimarka ve İsveç’in, Müslüman ülkelerle diplomatik ilişkilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Kemali, Batılı ülkeler için ekonomik ilişkilerin, diplomatik ilişkilerden daha önemli olduğunu altını çizdi.
Kemali, İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılara karşı herhangi bir adım atmamasını ise Müslüman karşıtlığı ile bilinen İsveç Demokratları partisinin desteğine olan ihtiyacına bağladı.
‘Bariz bir ikiyüzlülük’
Fransız siyasi analist ve insan hakları savunucusu Yasir Louati da Batılı ülkelerin Kur’an-ı Kerim’e yönelik gösterdikleri tepkinin “bariz bir ikiyüzlülük” olduğunu vurguladı.
Fransa hükümetinin bayrak yakma eylemlerini 2010’da yasakladığı hatırlatan Louati, Batılı ülkelerde söz konusu ikiyüzlülüğü kanıtlayan birçok örneğin olduğunu aktardı.
Louati, Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin ülkelere bir şey kazandırmayacağını kaydederek, “Bu devam ederse, bu ülkeler Müslüman ülkeler ve yerel Müslüman topluluklarla bağlarını riske atıyorlar.” ifadesini kullandı.
İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yönelik provokasyonlar
İsveç ve Danimarka’da son dönemde Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar yoğunlaşırken, bu provokasyonlara izin verilmesi tepkiyle karşılanıyor.
Danimarkalı aşırı sağcı politikacı ve Sıkı Yön Partisi lideri Rasmus Paludan, 2022’de Paskalya tatili boyunca İsveç’in Malmö, Norköpin, Jönköping kentleri ile başkent Stockholm’de Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonlarını sürdürmüştü.
Paludan, 21 Ocak’ta Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği ve 27 Ocak’ta Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmıştı.
Stockholm’de Irak asıllı Salwan Momika da Kurban Bayramı’nın birinci gününe denk gelen 28 Haziran’da, Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur’an-ı Kerim yakmıştı.
Momika, 20 Temmuz’da da Irak’ın Stockholm Büyükelçiliği önünde polis koruması altında Kur’an-ı Kerim’i ve Irak bayrağını ayaklar altına almıştı.
Danimarka’daki İslam düşmanı ve aşırı milliyetçi bir grup, nisan itibarıyla Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Türk bayrağına ve Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı düzenlemeye başlamıştı.
İslam karşıtı pankart açan ve İslam’a hakaret içeren sloganlar atan grup üyeleri, 21 Temmuz’da Irak’ın, 24 Temmuz’da İran ve Irak’ın, 25 Temmuz’da da Mısır ve Türkiye’nin Kopenhag büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim yakmıştı.
Grup, 28 Temmuz’da Kopenhag’daki bir caminin önünde, 1 Ağustos’ta Türkiye, Irak, Mısır ve Suudi Arabistan’ınKopenhag büyükelçilikleri önünde, 3 Ağustos’ta ise Türkiye, Irak, Mısır, Suudi Arabistan ve İran’ın büyükelçilikleri önünde Kur’an-ı Kerim’i ateşe vermişti.
Gruptakiler, yazarı Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Lökke Rasmussen olan bir kitabı da yakmıştı.
Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları ele almak amacıyla 31 Temmuz’da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 18. Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısıyla eş zamanlı olarak Danimarka ve İsveç’te yine Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar düzenlenmişti.
Bu eylemlerin, polis koruması eşliğinde ve yetkili makamlardan izin alınarak yapılmasına, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke tepki göstermişti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 25 Temmuz’da, kutsal kitaplara yönelik şiddeti uluslararası hukukun ihlali olarak tanıyan ve bu tür eylemleri şiddetle kınayan karar tasarısı kabul edilmişti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *