İngiltere’den Fransa’ya giden Müslüman hakları savunucusu bir STK’nın genel müdürü Muhammed Rabbani, Fransa’da gözaltına alınıp sınırdışı edilmesinin ardından, “Bu acımasız ve müdahaleci bir güç. Batı dünyasında böylesine acımasız bir gücün faaliyet gösterdiği başka bir ülke yok.” iddiasında bulundu.
Müslüman haklarını savunan Londra merkezli sivil toplum kuruluşu CAGE Genel Müdürü Muhammed Rabbani, AA muhabirine, 11 Temmuz’da 3 günlük ziyaret için gittiği Paris’te 24 saat gözaltına alınıp, sınır dışı edilmesi ve hakkında ülkeye seyahat yasağı getirilmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Geceyi gözaltı merkezinde geçirdiğini aktaran Rabbani, 24 saat sonra göçmen gözaltı merkezine götürüldüğünü burada kendisine İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve hakkındaki seyahat yasağını bildiren tebligatın verildiğini söyledi.
‘Sıradan bir insan hakları aktivisti’
“Fransız Müslümanları kışkırtmaya çalışmakla” suçlandığını kaydeden Rabbani, ülkeye girişinin engellenmesiyle ilgili şunları aktardı:
“Karara hem şaşırdım, hem de şaşırmadım. İki nedenle şaşırdım. Birincisi bu, Batılı Liberal Demokrat bir toplumdan beklenen bir şey değil. Fransa’nın sıradan bir insan hakları aktivistine tavrı çok ama çok otoriter. Ayrıca Fransa, iki yıl önce de bana seyahat yasağı getirmeye çalışmıştı. Avukatlarım bu karara itiraz etmiş, mahkeme de yasağı kaldırmıştı. Dolayısıyla bir hükümetin eleştirileri susturmak için bu kadar ileri gitmesi şaşırtıcı. Bence bu zayıflıklarını ve güvensizliklerini ortaya koyuyor.”
‘Fransa’daki bazı kişiler AGİT’teki konuşmamdan memnun olmamış’
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) geçen eylüldeki bir toplantısında, Fransız hükümetini “ırkçı gündeme sahip olmak ve Müslüman toplumu terörize etmekle” suçladığını anlatan Rabbani, şöyle devam etti:
“Belgede yasak kararının Ekim 2022’de hazırlandığını ve kabul edildiğini gördüm. Şu anda temmuzdayız. Yani bu karar ekimde alınmış ve öyle görünüyor ki İçişleri Bakanlığındaki bazı kişiler AGİT İnsan Hakları Konferansı’nda yaptığım konuşmadan memnun olmamış. Bu konuşma nedeniyle bana seyahat yasağı getirdiklerini düşünüyorum. Fransa, ırk, etnik köken ve din konusundaki politikalarını eleştirenlere, düpedüz yasak getiriyor, susturuyor.”
‘İfade özgürlüğü herkes için geçerli değil’
Rabbani, Avrupa’da ifade özgürlüğü prensibinin herkes için geçerli olmadığının altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bence özgürlüklerin sadece belli bir kesim için geçerli olduğunun ve diğerlerine aynı özgürlüklerin tanınmadığının kabul edilmesi gerekiyor. Bu iki yüzlülük, çifte standart ve güvensizliktir. Avrupalı liderlerin çoğunun tehlikeli olduğunu ve bu eleştirilerden kaçmak için tartışmayı engellediklerini düşünüyorum. Eğer kendilerinden emin olsalardı, herkese düşüncelerini, dini inançlarını ve duygularını ifade etme özgürlüğü tanırlar ve onları korurlardı. Bence Fransa, iki yüzlülüğü en açık ülkelerden.”
‘Fransa, Müslüman toplumu sistematik olarak engellemeyi amaçlıyor’
Fransız hükümetinin Şubat 2018’de uygulamaya koyduğu “Sistematik Engelleme” politikasına işaret eden Rabbani, “Fransız hükümeti buna ‘Sistematik Engelleme’ politikası diyor, yani Müslüman toplumu sistematik olarak engellemeyi amaçlıyor. Ayrımcılık ve ırkçılığın tanımı olan bu politika sadece tek bir topluluğa, Müslümanlara odaklanıyor.” görüşünü paylaştı.
Rabbani, CAGE’in bu uygulamadan etkilenen Müslümanlarla ilgili çok sayıda veri topladığından bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu politika, Müslümanlara ait 700’den fazla işletme, mescit, hayır kurumu ve kuruluşun kapatılmasına, Müslüman toplumuna ait 40 milyon avrodan fazla paraya el konulmasına yol açtı. Fransız hükümeti bize engel olamayacağına göre neden yasak koyuyor? Fransa’da yaşamıyoruz, Fransız vatandaşı değiliz. Yapabilecekleri tek şey ülkeye girişimizi engellemek.”
‘Müslüman karşıtlığı farklı formlarıyla İngiltere’de de yaşanıyor’
Müslüman karşıtlığının farklı formlarıyla Birleşik Krallık’ta da karşılaştığına değinen Rabbani, Paris dönüşünde İngiliz polisi tarafından havalimanında 90 dakika bekletildiğini kaydetti. Rabbani, şu ifadeleri kullandı:
“Sanırım hükümet ihlallerini araştıran bir sivil toplum kuruluşu başkanı olarak bu duruma karşı oldukça dirençli hale geldim. Bu tür olayları, başa çıkmamız gereken mesleki bir tehlike olarak kabul ediyoruz ancak bu durum kabul edilemez. Şunu sorgulanmalı, eğer adım John Smith olsaydı ve Uluslararası Af Örgütü’nün bir üyesi olsaydım, bir İngiliz vatandaşı olarak yurda döndüğümde aynı şekilde mi karşılanırdım?”
İngiliz polisi de gözaltına aldı
Rabbani, 2017’de Londra Heathrow Havalimanı’nda, dizüstü bilgisayarının şifresini, içinde FBI tarafından işkence gören bir mahkumla ilgili özel bilgiler olduğu gerekçesiyle vermeyi reddettiği için “Terörizm Yasası” uyarınca mahkum edildiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
“Prensip olarak, ilgili kişinin izni ve rızası olmadan bu bilgileri aktaramayacağımı söyledim. Bunun üzerine polis, İngiliz Parlamentosu tarafından kendilerine verilen yetkiyi kullandı. Mahkemeye çıkarıldım ve yargıç suçlu olmadığımı kabul etti ancak yasanın yapısı gereği beni suçlu bulmak zorundaydı. Bu yüzden bana bir kişinin alabileceği en düşük ceza olan şartlı tahliye verdi. Ben doğru şeyi yaptığıma inanıyorum. Hukuk alanında, insan hakları alanında çalışan herkesin de aynı şeyi yapmasını ve kendilerine hassas bilgilerle gelen savunmasız insanları korumasını beklerim.”
Mantıklı şüphe olmaksızın, ülkedeki tüm havaalanları ve limanlarda polise, herhangi bir kişiyi durdurup 9 saate kadar sorgulama izni veren Terör Yasası’nın genellikle Müslümanlara uygulandığına vurgu yapan Rabbani, “Bu acımasız ve müdahaleci bir güç. Batı dünyasında böylesine acımasız bir gücün faaliyet gösterdiği başka bir ülke yok.” ifadesini kullandı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *