Kâbe, Muhammed’in (as) eliyle putlardan temizleneli ve müşriklerin harem bölgeye girmelerinin yasaklanmasının üzerinden 1400 küsür yıl geçmiş ve o İbrahim’in (as) izinden gitmiştir…
“Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir. Orada apaçık deliller, İbrâhim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.” (3/96-97)
İbrahim ve oğlu İsmail’in (as) Kabe’nin temellerini yükseltirken ettiği uzunca duaya bakıldığı zaman (2/124-137), ilk dikkat çeken ifade Mekke’nin emin bir şehir olması, Allah’a ve ahirete iman eden halkının rızıklandırılmasıdır. Allah’ın da onlardan istekleri vardır; tavaf edenler, ibadete kapananlar, rüku ve secde edenler için Evim’i temiz tutun!
İbrahim’i (as) bir takım imtihanlardan geçiren rabbimiz ondaki teslimiyeti ve has kulluğu görünce insanlara önder yapmıştır. Adeta Allah’a teslimiyetin sembolü olmuştur. Hanif’lik denilince akla o gelmektedir. Her ne kadar hristiyan ve yahudiler ‘o bizdendi’ deseler de, o tüm insanlığın atası konumundadır. Daha onların (yahudi, hristiyan) isimleri dahi ortada yokken, o yeryüzündeki ilk mescidi gün yüzüne çıkartıyordu. O tek başına ümmettir. Allah onu dost edinmiştir. Nitekim o kullukta tüm insanlara numunedir. Beytullah’da onun makamı olmasını tüm bu vasıflarından hareketle düşünmek gerekir. Şimdilerde sandukanın içindeki bir çift ayak izine indirgenmeyecek kadar şerefli, sadece kabenin içine hasredilemeyecek çapta bir makamı vardır. Özelde Beyt’in ve Mekke’nin, genelde ikamet ettiği her beldenin putlardan ve putperest pisliklerden arınması için verdiği mücadele çağlar üstüdür.
İbrahim’in (as) çabası, yeryüzü zulme boğulsa bile bu beldenin emin kalmasıydı, zira yeniden dirilmek buranın ayakta kalmasıyla mümkündü. Tevhid’in tam kalbi konumunda olan beytin tüm insanlara çağrısının maksadı bu olsa gerektir. İnsanlar Rablerinin evine güven içinde girmeli, ona olan kulluklarını ispat etmeleri gereklidir. Emri ilahinin istisnasız tüm insanları kapsaması gerçekten manidardır. İbrahim’in (as) şahsında yapılan çağrı, tüm insanlık üstünde Allah’ın hakkıdır.
O günden bugüne dek o beldeye zalim, müşrik, kâfir de el sürdü, mümin ve müslüman da.. Atalarının batıl yollarına uyup o beyti putla dolduran da oldu, atası İbrahim’in yoluna uyarak orayı aslına döndüren de..
Şimdiler de ise oranın tüm haklarını elinde tutan krallığın, başta Kâbe’ye sonrasında o topraklara ettikleri ihanetlerin benzeri görülmüş müdür bilemiyoruz. Hadimi olduklarını iddia ettikleri o beldenin haremi ismetine sürdükleri necaset nasıl temizlenecek? Batıl batının fuhşiyyat dolu amellerinden olan cadılar bayramı kutlandı, konserler düzenlendi, eğlence adı altında haramlar çiğnendi. Birkaç gün önce basına yansıyan yeni bir habere göre de Suud yönetimi yeni bir şehir kuracak ve tam ortasına da kâbe benzeri ama ondan kat kat büyük bir yapı inşa edeceklermiş. Ne diyelim Ebrehe mezarında rahat uyusun, soyunu sürdürenler bitmeyecek..
Kâbe, Muhammed’in (as) eliyle putlardan temizleneli ve müşriklerin harem bölgeye girmelerinin yasaklanmasının üzerinden 1400 küsür yıl geçmiş ve o İbrahim’in (as) izinden gitmiştir. İslam ümmeti de içlerinden o kutlu nebiler gibi mücadele edecek erler çıkartmak zorundadır. Başta Mescidi Haram, Mescidi Aksa gibi yeryüzünde Allah’ın anıldığı mescitlerin yanına yakınına, küffarın korkarak titreyerek gelmeleri hatta yaklaşamamaları gerekmektedir. Dolayısıyla Beytullah’ın emniyeti, hâdîliği ümmetin boynuna borçtur. Bu yapılmazsa yeryüzündeki tüm mescitler işlevsiz kalacaktır.
(Venhar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *