Yahudi yerleşimcilerin Müslümanlara saldırıları sürüyor

Yahudi yerleşimcilerin Müslümanlara saldırıları sürüyor

Yahudi yerleşimciler birçok bölgede Filistinlilere saldırdı, onlara ait araçları yaktılar. Deyr Belut beldesinde camide namaz kılanlara taş atan yahudiler, Selfit beldesinde de camide namaz kılanlara saldırdılar. Batı Şeria’da ise bir Filistinli şehid edildi. İsrail ayrıca, Gazze’nin sınır kapılarını 12 Nisan’a kadar kapattığını duyurdu. Tel Aviv’de ise yargı reformu protestoları sürüyor.

Batı Şeria’nın El-Bire kenti girişinde Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere ait araçlara saldırdığı kaydedildi. Olayda 4 Filistinlinin yaralandığı ve bazı araçların hasar gördüğü bildirildi.

Selfit’te de Yahudi yerleşimciler, Filistinlilerin evleri ve araçlarının yanı sıra camide namaz kılan cemaate saldırdı.

Bir grup Yahudi yerleşimci, Deyr Belut beldesindeki Selam Camisi’nde namaz kılan cemaate taş attı.

Bir Filistinli şehid edildi

Filistin resmi ajansı WAFA’da yer alan habere göre, Kalkilya’nın Azzun beldesinin girişinde İsrail güçleriile Filistinliler arasında arbede yaşandı. İsrail askerleri, Filistinli gençlere gerçek mermi ve göz yaşartıcı gazla müdahale etti.

Askerlerin açtığı ateş sonucu karnından vurularak ağır yaralanan 20 yaşındaki Aid Azzam Selim, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.

Gazze’deki sınır kapıları ile Batı Şeria’daki bazı noktalar 12 Nisan’a kadar kapalı kalacak

İsrail Savunma Bakanı Gallant’ın, Hamursuz Bayramı sonuna kadar işgal altındaki Batı Şeria’da bazı noktalar ile Gazze sınırındaki sınır kapılarının kapalı kalmasına ve ramazan ayı için verilen izinlerin kaldırılmasına karar verdiği belirtildi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, Pesah (Hamursuz) Bayramı sonuna kadar işgal altındaki Batı Şeria’da bazı noktalar ile Gazze sınırındaki sınır kapılarının kapalı kalmasına ve ramazan ayı için verilen izinlerin kaldırılmasına karar verdiği belirtildi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşuna (KAN) göre, Bakan Gallant, Batı Şeria’da bazı caddeler ile geçiş noktalarında ve Gazze’deki sınır kapılarında uygulanan ve bu gece sona erecek kapanmanın güvenlik gerekçesiyle Pesah Bayramı sonuna kadar (12 Nisan) uzatılmasına karar verdi.

Gallant ayrıca, güvenliğin sağlanması için ordunun polis birliklerine katılması talimatı verdi.

Savunma Bakanının aldığı karar, ramazan ayı için verilen izinlerin iptal edilmesini de içeriyor.

İsrail’in kapatma kararı alması durumunda Gazze’ye ticari ürün girişinin sağlandığı Kerm Ebu Salim ile yolcu geçişi için kullanılan Beyt Hanun (Erez) sınır kapıları kapatılıyor.

Batı Şeria’da ise bazı geçiş noktaları ile Yahudi yerleşim birimlerinden geçen caddeler kapatılıyor ve Filistinli işçilere verilen İsrail içinde çalışma izni donduruluyor.

Ramazana özel izinler ise Batı Şeria sakini kadın, çocuk ve yaşlıların İsrail’e girmesine olanak tanıyor.

İki milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı abluka altındaki Gazze Şeridi’nde, 7 sınır kapısından 6’sı İsrail’in, biri Mısır’ın kontrolünde bulunuyor.

İsrail yönetimi, ordu güçlerinin giriş çıkışı için kullandığı Karare Sınır Kapısı’nı 2005’te, diğer 3 kapıyı ise 2007’de kapattı. İsrail, şu an ticari ürünlerin geçişi için Kerm Ebu Salim ve yolcu geçişi için Beyt Hanun Sınır Kapısı’nın çalışmasına izin veriyor.

Lübnan, İsrail’i BGMK’ya şikayet etti

Lübnan’ın, İsrail’in ülkenin güneyine düzenlediği saldırıların ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) şikayette bulunduğu bildirildi.

Lübnan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in dün ülkenin güneyine düzenlediği saldırıların sivillerin hayatını ve Lübnan topraklarının güvenliğini tehlikeye attığı belirtildi.

Bakanlığın, saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile BMGK’ye şikayette bulunduğu, İsrail’in saldırılarının en şiddetli ifadelerle kınanmasının istendiği aktarıldı.

Ayrıca İsrail’in, Lübnan’ın kara, hava ve deniz egemenliğini ihlale son vermesinin ve BMGK’nin 1701 sayılı kararı uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirmesinin sağlanması istendi.

Şikayet mektubunda ayrıca İsrail’in Kudüs’teki kışkırtıcı eylemleri ile kutsal mekanların saygınlığını zedelemesinin olumsuz yansımaları ve tehlikelerine karşı uyarıda bulunuldu.

BMGK’nin ağustos 2006’da aldığı 1701 sayılı karar, Lübnan ile İsrail sınırındaki tüm çatışmaların sona ermesini öngörüyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı: Mescid-i Aksa her bir karışıyla sadece Müslümanlara aittir

İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın her bir karışıyla sadece Müslümanlara ait bir mabed olduğunu söyledi.

Ürdün ve Filistin’in çağrısıyla Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi’nde, İsrail’in Mescid-i Aksa‘ya yönelik ihlallerinin ele alındığı olağanüstü bir toplantı düzenlendi.

Taha, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Kudüs işgal altındaki Filistin topraklarının ayrılmaz bir parçası ve Filistin devletinin başkentidir. Mescid-i Aksa da her bir karışıyla sadece Müslümanlara ait bir mabettir.” ifadesini kullandı.

“İsrail’in, işgal güçleri ve aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimciler aracılığıyla Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerini, namaz kılanlara yönelik barbarca saldırılarını ve gözaltı operasyonlarını arttırdığına” dikkat çeken Taha, bu eylemlere tepki gösterdi.

Bu adımların, kutsal mekanların dokunulmazlığı ve ibadet özgürlüğünün apaçık ihlali olduğunu belirten Taha, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs’te Müslümanlara ve Hristiyanlara ait kutsalların tarihi ve hukuki statüsünü bozacak hiçbir girişimde bulunulmaması gerektiği uyarısında bulundu.

Taha, İsrail’in işlediği suçların bölgede güvenlik ve istikrarı sarsacağını, şiddet ve gerginliği besleyeceğini belirterek, bu suçların ve tehlikeli ihlallerin tüm sorumluluğunun İsrail’e ait olduğunu kaydetti.

Taha ayrıca İsrail’in Kudüs’ün ve bu şehirdeki kutsal mekanların tarihi ve hukuki statüsünü değiştirmek için atacağı adımların ve alacağı kararların, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler’in (BM) ilgili kararlarına göre tümüyle “geçersiz” olduğunu vurguladı.

New York’taki Times meydanında İsrail protesto edildi

Amerika’daki farklı Müslüman sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen protestoda üzerinde Mescid-i Aksa‘nın fotoğrafları bulunan Filistin bayrakları açıldı.

Göstericiler, “Filistin’i özgürleştireceğiz”, “Kudüs Filistin’in başkentidir”, “İsrail’i acilen silahsızlandırın”, “Ellerinizi Mescid-i Aksa’dan çekin”, “İşgale son” mesajları içeren pankartlar taşıdı.

New York Times Meydanı‘nda bir araya gelen çok sayıda gösterici, “Filistin çok yaşa” ve “Filistin’i özgürleştirin” sloganları attı.

İsrail polisinin, Mescid-i Aksa’daki Müslümanlara ses bombası, kauçuk kaplı mermi ve coplarla orantısız güç kullanarak iki gece üst üste müdahale etmesi işgal altındaki Doğu Kudüs’te gerilimi tırmandırmış, olayların çıkmasına yol açmıştı.

İsrail ordusu, 6 Nisan perşembe günü Lübnan’dan ülkenin kuzey bölgelerine bir dizi roket atıldığını ve ülkenin kuzey bölgelerinde uyarı sirenlerinin devreye girdiğini duyurmuştu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, saldırıda 34 roket fırlatıldığını bildirmişti. İsrail ordusu, akşam saatlerinde de Lübnan’dan İsrail’in kuzeyine üç havan mermisi atıldığını açıklamıştı.

Acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, saldırılarda şarapnel isabet eden bir İsraillinin hafif, bir kişinin de sığınağa kaçarken yaralandığı bilgisini paylaşmıştı.

İsrail, roket saldırılarının, Hamas’ın Lübnan’da konuşlu unsurları tarafından düzenlendiğini duyurmuş ve Hamas’ı sorumlu tutmuştu.

İsrail, 7 Nisan’da gecenin ilk saatlerinde Gazze’ye saldırı başlattığını açıklamış, buna karşılık Gazze’den İsrail yönüne roketler fırlatılmıştı.

İsrail polisi Tel Aviv’deki olayın “terör saldırısı” olduğu yönündeki açıklamasını değiştirdi

İsrail’in başkenti Tel Aviv’de, dün yayalara çarptıktan sonra takla atan aracından inerken polisin ateş açarak öldürdüğü Filistinli sürücünün iddia edilenin aksine “terör saldırısında bulunmadığı” ve “silahlı olmadığı” ortaya çıktı.

Başkent Tel Aviv’de dün akşam saatlerinde sivil bir aracın yayalara çarpması sonucu bir turist öldü, 5 kişi de yaralandı.

İsrail polisi “terör saldırısı” diye tanımladığı olaya ilişkin ilk açıklamasında, “bir teröristin otomobille Tel Aviv’deki yürüyüş yolundaki yayalara çarptığı” bilgisini paylaştı.

Yakınlardaki bir polis memurunun gürültü üzerine olay yerine intikal ettikten sonra “devrilen bir araç ve yerde yatan bazı kişiler gördüğüne” dikkat çekilen açıklamada, “araçtaki şoförün üzerindeki silahına uzanmaya çalıştığı ve bunun üzerine polis memurlarının teröristi etkisiz hale getirdiği ve öldürdüğü” kaydedildi.

Olayı güvenlik kaynaklarına dayandırarak veren İsrail basını da “çalıntı araçla” eylemi gerçekleştiren saldırganın işgal altındaki Batı Şeria’dan gelen bir Filistinli olduğu bilgisini paylaştı.

Bütün iddialar tek tek çöktü

Ancak, sürücünün İsrail polisi tarafından silahla vurularak etkisiz hale getirildiğini gösteren görüntülerin sosyal medyada yayılması üzerine resmi açıklama baştan sona değiştirildi.

İsrail polisi önce gece yaptığı açıklamada “terör saldırısı ve saldırganın silahı bulunduğu” yönündeki anlatıyı değiştirdi. Tel Aviv Emniyet Müdürü Ami Eshed, “olayın bir terör saldırısı olmadığı olasılığını” değerlendirdiklerini söyledi.

Sürücünün adının Yusuf Ebu Cabir olduğunu paylaşan polis kaynakları, söz konusu kişinin Filistinli siyasi veya silahlı grupla ilişkili olmadığını doğruladı.

Ardından da aracın çalıntı değil, Ebu Cabir’in eşinin üzerine kayıtlı olduğu açıklandı.

“Polis kardeşimi yargısız infaz etti”

Öldürülen Yusuf Ebu Cabir’in abisi Ömer Ebu Cabir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kardeşinin böyle bir saldırıyı düzenleyebileceğine “sadece kendileri değil Yusuf’u tanıyan kimsenin inanmayacağını” söyledi.

Ömer Ebu Cabir, yakın zamanda amca oğullarının cenazesi nedeniyle ailecek 3-4 gündür ailecek uykusuz olduklarını belirterek Yusuf’un kullandığı otomobilin kontrolünü kaybetmiş olabileceğini kaydetti.

Ters takla atan araçtan çıkan yaralı kardeşinin elinde silah olmadığı halde polisin birden fazla defa ateş açtığını belirten Ömer Ebu Cabir, polisin kardeşini “yargısız infaz ettiğini” vurguladı.

Cesedin otopsisinin henüz tamamlanmadığını aktaran Ömer Ebu Cabir, “Yusuf’un böyle bir saldırı gerçekleştirdiğine inanmıyoruz. Polis, eğer ki adaletten yanaysa gerçekleri açıklasın. ‘Böyle bir kargaşa yaşandı ve biz hata yaptık’ da diyebilirler. Polise karşı en küçük bir güven ve ümit kalsın istiyorlarsa doğruyu anlatsınlar.” diye konuştu.

“Yargı reformu” ertelenmesine rağmen İsrail’de protestolar devam ediyor

İsrailliler, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ertelediğini duyurmasına rağmen hükümetin tartışmalı yargı düzenlemesine karşı haftalardır düzenledikleri protestoları sürdürüyor.

Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin yargı düzenlemesine karşı her hafta cumartesi akşamı ülke genelinde kitlesel gösteriler düzenleyen İsrailliler, yine meydanlara indi.

Başta Tel Aviv olmak üzere Batı Kudüs, Hayfa, Birüssebi, Nes Ziona, Rehovot gibi kentlerdeki gösterilere on binlerce İsrailli katıldı.

Gösteriler, İsrail güçlerinin ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya ve burada ibadet eden Müslümanlara karşı saldırılarda bulunması üzerine bölgenin şiddet sarmalına girmesinin gölgesinde düzenlendi.

Bölgede bu hafta, İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa baskınlarına karşı Lübnan’dan İsrail’e roketler atılması, İsrail ordusunun Gazze’ye hava saldırıları düzenleyerek karşılık vermesi gibi gerilimi yükselten olaylara tanıklık edildi.

Protestocu gruplar ise bir yandan İsraillilere yönelik son dönemde artan saldırıları kınarken, diğer yandan ülkedeki mevcut güvenlik krizinin sorumlusunun Başbakan Binyamin Netanyahu ve öncülük ettiği koalisyon hükümeti olduğunu savunuyor.

Protestoları organize eden gruplardan “Şemsiye Hareketi” yaptığı yazılı açıklamada, “İsrail ordusunu desteklemeye devam edeceklerini ama aynı zamanda diktatörlüğe karşı” protestoları sürdüreceklerini vurguladı.

Her hafta olduğu gibi en yoğun katılımlı gösteriye ev sahipliği yapan Tel Aviv’de on binlerce protestocu, Kaplan Caddesi’ndeki Hükümet Kompleksi’nin önünde toplandı.

Gösterilerin yapıldığı alana, Netanyahu aleyhinde İngilizce “Suç Bakanı” (Crime Minister) yazılı dev pankartlar asıldı.

Meydanda kurulan sahnede, İsrail’in siyaset, sanat, iş dünyası gibi farklı kesimlerinden kişiler demokrasi talebi içeren konuşmalar yaptı. Göstericiler, konuşmacıları, çevredeki ana caddelere kurulan dev ekranlardan izleyerek alkışlarla destekledi.

Ellerinde İsrail bayraklarıyla sık sık “demokrasi” sloganları atan göstericiler, koalisyon hükümetindeki aşırı sağcı politikacıları eleştiren dövizler taşıdı.

Batı Kudüs’teki binlerce gösterici de yargı düzenlemesini Cumhurbaşkanlığı Konutu önünde toplanarak protesto etti.

Ertelenen yargı düzenlemesi

İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin’in 5 Ocak’ta duyurduğu “yargı reformu”, Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olması gibi değişiklikler içeriyor.

Başbakan Netanyahu 27 Mart’ta, ülke çapında kitlesel protestolara ve grevlere neden olan yargı düzenlemesini ertelediğini açıklamıştı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *