Suudi Arabistan ile İran’ın ilişkileri başlatma kararı, işgal rejimi İsrail dışında bölge devletleri tarafından memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendirildi. İsrail müesses nizamı içeride protestolarla sarsılırken, dışarıda da kritik bir pozisyona doğru sürükleniyor.
Suudi Arabistan’da 2016’da aralarında Şii din adamı Nimr el-Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin “terör” suçlamasıyla idam edilmesi ve buna tepki gösteren Tahran yönetiminin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan’ın bu ülkedeki büyükelçiliği ve konsolosluk binaları, İran’daki göstericiler tarafından ateşe verildi.
Yemen’deki kriz nedeniyle zaten gergin olan iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, söz konusu gelişmelerin ardından tamamen kesildi. Arap ülkelerinin büyük bir kısmı da Suudi Arabistan’ı destekleyerek aynı sene İran ile ilişkileri askıya aldı.
Arabulucuların çabasıyla uzun süren müzakerelerden sonra İran ve Suudi Arabistan, 10 Mart’ta diplomatik ilişkileri yeniden başlattığını bildirdi.
Riyad-Tahran yakınlaşmasına, İsrail dışında bölge ülkelerinin tümünden memnuniyet açıklaması geldi. İran ile bazı Arap ülkeleri arasında ilişkilerin yeniden başlamasına yönelik adımlar da atıldı.
AA muhabiri, Suudi Arabistan-İran normalleşmesinin bölge ülkelerine yansımasını derledi.
Riyad-Tahran yakınlaşmasının bölgedeki mimarları: Irak ve Umman
Suudi Arabistan ve İran, diplomatik ilişkilerin kesilmesinden sonra ilk kez Nisan 2021’de Irak’ın arabuluculuğuyla doğrudan görüşmeye başladı. Aynı yıl eylül ayına kadar Irak ve Umman’ın çabalarıyla iki ülke yetkilileri arasında dört tur müzakere yapıldı.
Riyad ve Tahran arasındaki beşinci tur müzakereler, 21 Nisan 2022’de gerçekleştirildi. İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, iki ülke yetkilileri arasındaki görüşmelerde “gelecekteki müzakereleri şekillendirecek bir yol haritası üzerinde” anlaşmaya varıldığını belirtti.
Olgunlaşan müzakereler Pekin’de sonuca bağlandı
Bağdat ve Muskat’ın uzun süren çabalarıyla olgunlaşan müzakerelerin 10 Mart’ta Çin’in başkenti Pekin’de, Suudi Arabistan ve İran ilişkilerinin yeniden başlamasıyla neticelenmesinin hemen ardından, uzlaşmanın bölgedeki mimarları Irak ve Umman’dan memnuniyet açıklamaları geldi.
Irak Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, iki ülke arasında varılan anlaşmanın, diplomatik ilişkilerde yeni bir sayfa açtığı ifade edildi. Irak hükümetinin, taraflar arasındaki görüşmelere ev sahipliği yaparak yürüttüğü arabuluculuğun iki taraf arasındaki ilişkilerin olgunlaştığını gösteren bir anlaşmayla sonuçlandığına işaret edilen açıklamada, anlaşmanın, bölgesel işbirliğine ivme kazandıracağı kaydedildi.
Umman’dan açıklama
Umman Dışişleri Bakanlığının açıklamasında da Tahran ile Riyad’ın attığı söz konusu adımdan memnuniyet duyulduğu, bunun bölgede güvenlik ve istikrarın temellerini sağlamlaştırmasının umulduğu belirtildi.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, 12 Mart’ta Ummanlı mevkidaşı Bedr bin Hamed el-Busaidi’yi telefonla arayarak, İran ve Suudi Arabistan tarafları arasında Muskat’ta düzenlenen görüşmelere ev sahipliği yaptığı için bu ülkeye teşekkür ve takdirlerini ilettiklerini ifade etti.
Bahreyn ve İran’dan ilk adımlar
Suudi Arabistan-İran normalleşmesinin bölgede estirdiği olumlu rüzgar, Bahreyn’i de etkiledi. Riyad’a 2016’da destek veren ve Tahran ile diplomatik ilişkilerini kesen ülkelerden biri olan Bahreyn, söz konusu anlaşmayı memnuniyetle karşılayarak, bölgesel anlaşmazlıkların diyalog ve diplomatik yollarla çözülmesinde olumlu bir adım olduğu açıklamasında bulundu.
Riyad-Tahran anlaşmasından iki gün sonra 12 Mart’ta, 7 yıllık kesintinin ardından, ilk kez İran Meclisinden bir heyet, Manama’daki Parlamentolararası Birlik (PAB) toplantısına katıldı.
Bahreyn Meclis Başkanı Ahmed el-Muslim ile İran Parlamentolararası Birlik (PAB) Komisyonu Başkanı Mücteba Rızahah, bir araya gelerek, ortak işbirliği ve koordinasyonun yollarını görüştü.
Öte yandan, İranlı Öğrenciler Haber Ajansının (ISNA) 28 Mart’taki haberine göre, Tahran-Manama diplomatik ilişkilerinin yeniden kurulması ve iki ülke arasında heyetlerin karşılıklı ziyaretine yönelik diplomatik çabalar doğrultusunda Bahreyn’den bir heyetin İran’ı ziyaret edeceği duyuruldu.
Libya ve İran arasında görüşme
Libya’da 2011’de Muammer Kaddafi rejimine karşı patlak veren gösterilerle birlikte İran dahil ülkedeki tüm büyükelçilikler kapatılmıştı. Suudi Arabistan-İran yakınlaşması, Libya’da da yansımaları görüldü.
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ile Libyalı mevkidaşı Necla el-Menguş, 27 Mart’ta yaptığı telefon görüşmesinde İran büyükelçiliğinin Libya’da yeniden faaliyete başlaması konusunu ele aldı.
Abdullahiyan, mevkidaşı Menguş’u Tahran’a davet etti ve Libyalı Bakan da bu daveti memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Mısır’dan İran’a yeşil ışık
Mısır Dışişleri Bakanlığından da Tahran-Riyad arasında ilişkilerin başlaması kararının ardından yapılan açıklamada, söz konusu adımın bölgede gerginliği hafifletilmesi, Arap milli güvenliğine ve istikrarın güçlenmesine katkı sağlamasının umulduğu belirtildi.
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, geçen yıl temmuz ayında yaptığı açıklamada, “Tahran ile Kahire arasındaki ilişkilerin güçlenmesi, bölge ülkelerinin ve iki ülke halklarının çıkarınadır.” ifadelerini kullanarak ülkesinin niyetini ortaya koymuştu.
Mısır hükümeti de 27 Mart’ta, İranlı turistlerin ülkeye girişinin kolaylaştırılması kararını onaylayarak İran’la ilişkilerin geliştirlmesi yönünde yeşil ışık yaktı.
Öte yandan, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinden Katar, Kuveyt, Tunus, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin ve Lübnan da Riyad-Tahran arasında ilişkilerin yeniden başlamasından duyduğu memnuniyeti dile getiren açıklamalarda bulundu.
ABD bilgilendirildiğini duyurmuştu
İran ile Suudi Arabistan’ın diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme kararına ilişkin olarak, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, “Suudiler, tıpkı bizim onları diplomatik angajmanlarımız hakkında bilgilendirdiğimiz gibi, yaptıkları bu görüşmeler hakkında bizi bilgilendirdi ancak (görüşmelere) doğrudan dahil olmadık.” dedi. Kirby, “Bölgede tansiyonun düşürülmesine yönelik her türlü çabayı destekliyoruz.” ifadesini kullanarak, bunun kendi çıkarlarına olduğunu kaydetti.
ABD’nin bölgedeki caydırıcılık ve diplomatik faaliyetlerinin de burada rolü olduğunu ima eden Kirby, bugün açıklanan yol haritasının, Umman ve Bağdat’ta yapılanlar dahil çok sayıdaki görüşmenin sonucu olduğunu söyledi. Kirby, İran’ın Suudi Arabistan ile müzakere masasına oturmasına yardımcı olan şeyin, Çin’in arabuluculuğundan ziyade, içeride karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve dışarıda ABD’nin de destek verdiği Suudi Arabistan’ın caydırıcılık yetenekleri olduğunu savundu.
İsrail’de hükümet ve muhalefet birbirine düştü
Riyad-Tahran anlaşmasının 10 Mart’ta duyurulduğu sırada İtalya’yı ziyaret eden İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu cephesi, haberi alır almaz Naftali Bennett ve Yair Lapid liderliğindeki eski hükümeti hedefe koydu.
Hükümet cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak Netanyahu’ya İtalya ziyaretinde eşlik eden üst düzey bir İsrailli yetkili, Roma’da İsrailli gazetecilere yaptığı açıklamada, eski hükümeti “Suudi Arabistan ile İran arasında bir yıl önce müzakereler başladığında yeterince sağlam tavır almamakla” suçladı.
İsrailli yetkiliye göre, ‘Suudileri geçen yıl harekete geçiren şey, Batı’nın İran’a yumuşayabileceği duygusuydu’
İsrail’de yayın yapan i24’ün aktardığına göre, adı açıklanmayan yetkili, “Bu onların gözetiminde nasıl oldu diye gidip sorun. ABD ve İsrail’in zayıf olduğu izlenimi buna sebebiyet verdi. Batı ve İsrail’in zayıflığı, İran’ın kabul görmesinin artmasına neden oluyor. Her şey bir yıl önce İranlı ve Suudi Arabistanlı diplomatların karşılıklı ziyaretleri ve beş turluk müzakereleriyle başladı. Onları harekete geçiren Batı’nın İran’a yumuşayabileceği duygusuydu.” ifadelerini kullandı.
Muhalefet bloğundaki eski başbakanlardan Naftali Bennett ise “Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkilerin yenilenmesi İsrail için tehlikeli bir gelişme, İran için siyasi bir zaferdir. Tahran-Riyad anlaşmasıyla Suudi Arabistan’a karşı bölgesel bir koalisyon kurulması çabalarının ölümcül bir darbe aldı.” değerlendirmesinde bulundu.
Eski Başbakan Yair Lapid de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Netanyahu, Suudi-İran anlaşmasından ben sorumluymuşum gibi konuşuyor, bunlar hayali ifadeler.” dedi.
Başbakanlığı döneminde Suudi Arabistan-İsrail yakınlaşması yaşandığını kaydeden Lapid, İsrail tarihinin en aşırılıkçı hükümetinin kurulmasının ardından bu yakınlaşma adımlarının net bir şekilde durduğunu ve Suudi Arabistan’ın Netanyahu’nun zayıflığını anladığını savundu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *