Oniki binden fazla Müslümanın katlinden sorumlu Sırp lider

Oniki binden fazla Müslümanın katlinden sorumlu Sırp lider

“Bosna Kasabı” lakabı takılan Sırp lider Radovan Karadzic’in 2016’da 40 yıl hapse mahkum edilmesinin üzerinden 7 yıl geçti.

Bosna Hersek’te binlerce insanın ölümünden sorumlu bulunan ve Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işlenmiş en büyük savaş suçlarının elebaşı görülen Bosnalı Sırp lider Karadzic, 2008’den bu yana hapiste tutuluyor.

Balkan coğrafyasının ikinci dünya savaşından sonra gördüğü en büyük kıyımın adı Bosna Savaşı ya da Bosna katliamı idi.

Savaşta Sırpların yaptığı soykırım, katliam, etnik temizlik ve tecavüz başta olmak üzere birçok suçtan sorumlu tutulan Karadzic hakkında 1995’te yakalanma kararı çıkmasına rağmen uzun yıllar “Dragan David Dabic” kimliğiyle Sırbistan’da yaşamasının ardından 21 Temmuz 2008’de bir otobüste yakalanmıştı.

Bosna Savaşı sırasında esir kamplarında tutulan, Boşnakların katledildiği bıçakların yıkanması için su taşımaya zorlanan 40 yaşındaki Adel Sabanovic, savaş yıllarında yaşadıklarını ve Karadzic’in 2016’da yargılandığı mahkeme gününü AA muhabirine anlattı.

Bosna Hersek’teki savaş başladığında 9 yaşında olduğunu belirten Sabanovic, doğduğu şehir Vlasenica’yı 1992’de terk etmek zorunda kaldıklarını ve ormanda saklanarak Srebrenitsa’ya gittiklerini söyledi.

Sabanovic, “Tüm savaş boyunca Srebrenitsa’da terör ve bombardıman altındaydık. İnsanlar toplu şekilde öldürülüyordu. Bu olaylar, 16 Mayıs 1993’te (Fransız General) Philippe Morillon bölgeye gelene ve 16 Nisan 1995’te bölge Birleşmiş Milletler tarafından ‘güvenli bölge’ ilan edilinceye kadar devam etti. O zamana kadar insanlar kuşatmalar altında, uzaktan nişancılar tarafından vurularak, açlıktan, hastalıktan hayatlarını kaybetti.” diye konuştu.

“Kanlı bıçakları yıkamak için su taşımaya zorlandım”

Savaş yıllarında zor şartlar altında yaşadıklarını ifade eden Sabanovic, “1995’te Potoçari’de bir fabrikada çok kötü şeyler yaşadım. Gözlerimin önünde öldürülen insanları kestikleri kanlı bıçakları yıkamak için su taşımaya zorlandım. Kadınlara tecavüz ettiler.” dedi.

Sabanovic, Sırp komutan Ratko Mladic’in kendi kameraları önünde, “önce kadınları, çocukları ve yaşlıları, sonrasında ise diğerlerini bölgeden çıkaracaklarını” söylediğini ancak kameralar kapatıldığında çocukların annelerinin kucağından zorla alınarak öldürüldüğünü ve katliamlara devam edildiğini söyledi.

Dedesinin de toplanan erkeklerin arasında olduğunu ifade eden Sabanovic, Karadzic davasını Saraybosna’daki tarihi Vijecnica Kütüphanesi’nde canlı izlediklerini dile getirdi.

Sabanovic, “Sırp olmayan insanları yerinden etmiş, toplu mezarlardan sorumlu Karadzic’in ilk ceza alışının 7. yılındayız. Savaş suçlusu biri olarak cezalandırılmasına çok mutlu olduk.” değerlendirmesinde bulundu.

Bugün de yaşananları unutamadığının altını çizen Sabanovic, soykırımda hayatta kalmayı başaranların hala büyük sorunlar yaşadıklarını söyledi.

Avrupa’nın ortasındaki savaş 3,5 yıldan fazla sürdü

Sırp Meclisi, 21 Aralık 1991’de Yugoslavya içinde federal bir yapı olarak Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti’nin kurulması ve aynı zamanda Krajina Sırp Cumhuriyeti’nin tanınması kararını aldı. Bu kararın ardından, 9 Ocak 1992’de Bosna Hersek Sırp Halkı Cumhuriyeti ilan edildi.

Savaş ve soykırım suçlusu Sırp lider Radovan Karadzic, o dönemde yaptığı konuşmada, “Bağımsız Bosna Hersek’i (Saraybosna yakınlarındaki) Kozje Köprüsü’nden öteye hiç kimsenin götüremeyeceğini zira Pale’nin artık Yugoslavya olduğunu” ifade etti.

Bosna Hersek, 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapılan referandumun ardından bağımsızlığını ilan etti. Referandum sonrası Sırpların kontrolündeki Yugoslav ordusu ve Sırp paramiliter birlikler, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik başlattı.

Avrupa’nın ortasında 3,5 yıldan fazla süren savaş süresince çok büyük sivil katliamları, işkenceler, etnik temizlikler, sürgünler ve soykırım yapıldı.

Sırp komutan Mladic’in emrindeki birlikler, Temmuz 1995’te ülkenin doğusundaki Srebrenitsa şehri ve civarında sadece birkaç günde en az 8 bin 372 Boşnak Müslümanı katletti.

Prijedor, Foça, Zvornik ve Vişegrad gibi birçok şehirde yapılan etnik temizlik nedeniyle neredeyse hiç Boşnak bırakılmadı.

Kadınlara tecavüz edip erkekleri öldürdüler

Yüz binlerce Müslüman Boşnakın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini terk etmek zorunda kaldığı, kadınların tecavüze uğradığı, sivillerin toplama kamplarında işkence gördüğü savaş, 21 Kasım 1995’te Dayton Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla sona erdi.

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması Temyiz Konseyi, Karadzic hakkında 2016’da verilen 40 yıl hapis cezası kararını 2019’da bozarak uluslararası kamuoyunda “Bosna Kasabı” olarak da bilinen Karadzic’i müebbet hapse mahkum etti.​​​​​​​

Radovan Karadzic kimdir?

Bugün Karadağ sınırları içinde kalan Petnijca beldesinde 19 Haziran 1945’te doğan Karadzic, Saraybosna Üniversitesinde psikoloji eğitimi aldıktan sonra bir süre şehrin en büyük hastanesi konumundaki Kosevo’da çalıştı.

Bosna Hersek’te 1989’da kurulan Sırp Demokrat Partisinin (SDS) kurucularından olan Karadzic, ülkedeki savaşın patlak vermesinden hemen önce ilan edilen Sırp Cumhuriyeti’nin (RS) de ilk başkanı oldu.

Mahkeme

Sırp lider 2012 yılındaki mahkemesinde kendine yöneltilen suçlamaları reddetmişti. Karadzic, iç savaş olarak adlandırdığı Bosna Savaşı’nı önlemek için elinden geleni yaptığını ve bunun takdir edilmesi gerektiğini iddia etti. Sakin görünen Karadzic, Sırp ordusunu durdurarak barış anlaşması için zemin aradığını, insani tedbirler aldığını ve uluslararası hukuka uyduğunu öne sürdü.

Lahey’deki mahkemeyi izlemeye gelen savaş kurbanlarının yakınları ile savaştan sağ kurtulanlar, Karadzic’in iddialarını dehşetle dinledi. Haziran ayında görülen davada Karadzic hakkında “Sırp olmayanları Bosna’dan sürdürdüğü” yönündeki suçlama düşmüştü.

Karadzic İngiltere’ye gönderildi

2021 yılı Mayıs ayında Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması’ndan (IRMCT) yapılan açıklamada, savaş suçlusu eski Sırp komutan Karadzic’in İngiltere hükümeti ile iş birliğinde cezasını çekmek üzere İngiltere’ye sevk edileceği bildirilmişti.

Lahey’deki eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) savaş ve soykırım suçlusu olarak müebbet hapse mahkum ettiği Radovan Karadzic’in cezasının kalanını çekmek üzere Hollanda’dan İngiltere’ye nakledilmesine karar vermişti.

Karadzic’in avukatı Peter Robinson tarafından Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Ceza Mahkemeleri Rezidüel Mekanizması’na (IRMCT) sunulan itiraz dilekçesinde, İngiltere hapishanelerindeki Müslüman sayısının çokluğu sebebiyle müvekkilinin güvenliğinin tehlikede olabileceği ileri sürülmüştü.

Karadzic, Srebrenica katliamını gerçekleştiren Sırp General Radislav Krstic ve Liberya’nın eski devlet başkanı Charles Taylor’ın İngiltere’deki hapishanelerde cezalarını çektikleri sırada yaşanılan güvenlik zafiyetlerine değinerek cezasının geri kalan bölümünü hapishanelerdeki Müslüman yoğunluğu az olan bir ülkede geçirmeyi talep etmişti. Bu sebeple Karadzic’in avukatları dilekçede, İngiltere yerine Finlandiya veya Danimarka’nın tercih edilmesini istemişti.

İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Twitter’dan yaptığı açıklamada Karadzic’in, soykırımdan hüküm giyen çok az sayıda kişiden biri olduğu ve hapis cezasının kalan 30 yılını İngiltere’de çekmesini istediklerini kaydetmişti, nedenine ise değinmemişti.

“Tedbirli, dikkatli ve hazır olmalıyız”

Zenica Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Profesörü Sedad Dedic, Bosna Kasabı Karadzic’in ideolojisi hakkında geçtiğimiz yıl AA muhabirlerine yaptığı değerlendirmelerde bulunmuş, Radovan Karadzic gibi hüküm giymiş savaş suçlularının işledikleri suçların organize şekilde, “kurumların” desteğiyle sistemli, ayrıntılı ve medeniyet karşıtı bir şekilde ortaya koyulduğunu söylemişti.

İşlenen bu suçların Bosna Hersek’teki “yasa dışı kurumların” ve Sırbistan’daki bazı kurumların desteğiyle gerçekleştirildiğini belirten Dedic, şöyle devam etmişti:

“Önemli olan, bu cani ideolojinin şu anda askeri, siyasi ve diğer her düzeyde ağır bir yenilgiye uğramış olmasıdır. Savaş suçlarına dair fikirlerin hala yaşıyor olması alarm verici ama asıl problem, (Bosna Hersek’teki iki entiteden biri olan) Sırp Cumhuriyeti’nde hala savaş suçlularının yüceltilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarına onların isimlerinin verilmesi ve soykırım hususunda uluslararası kararların tanınmamasıdır.”

Karadzic’in soykırım, katliam, etnik temizlik ve tecavüz başta olmak üzere birçok suçtan sorumlu tutulduğuna işaret eden Dedic, “Karadzic’in savaştan sonra 13 yıl geçmesine rağmen ‘Dragan David Dabic’ sahte ismiyle Sırbistan’da saklanmış olması, Sırbistan’ın resmi kurumlarının, Bosna Hersek’teki saldırganlıkta, soykırımda ve diğer suçlardaki rolünün kanıtıdır. Tedbirli, dikkatli ve hazır olmalıyız. Uluslararası kurumlar, Yahudi soykırımının ardından ‘bir daha asla’ demişti ancak soykırımlar, Bosna Hersek dahil dünyanın birçok yerinde tekrarlandı. 10 kez soykırıma uğramış Boşnaklara karşı işlenmiş suçlar, ilk kez Karadzic dosyasında, uluslararası en yüksek mahkemede yasal olarak kayıt altına alındı.” demişti.

‘Karadzic’in cezalandırılmasıyla insan uygarlığı ve ahlakının bir kısmı kurtarılmaya çalışıldı’

Dedic, “Savaş suçlusu Radovan Karadzic’in cezalandırılmasıyla insan uygarlığı ve ahlakının bir kısmı kurtarılmaya çalışıldı.” diyerek, uluslararası toplumun Bosna Hersek Cumhuriyeti ordusunun savaş yıllarında silah almasına ambargo koyduğunu söylemişti.

Bu tür cezaların diğer örnekleri için uyarıcı anlam içermesi yönünden önem teşkil ettiğini belirten Dedic, soykırımdan sorumlu savaş suçluları hakkında alınan kararların, dünyada soykırımın önlenmesi için temel oluşturması gerektiğini vurgulamıştı.

Dedic, “Modern dünyada, dünyadaki çoğu ülkede ve tüm tanınmış uluslararası mahkemelerde geçerli kabul edilen ve benimsenen uluslararası hukuk ilkelerine dayalı önemli olayların, yasal yollarla belgelenmesi özel bir önem taşımaktadır.” demişti.

Ülkesinde yaşanan tüm olayların acı verici ve üzücü olduğunu vurgulayan Dedic, “Adına soykırımın işlendiği Sırp Cumhuriyeti entitesi kurumları ve soykırımda desteği olan Sırbistan kurumları, soykırım ve diğer savaş suçları hakkında alınan uluslararası kararları tanıyınca, kötülük ideolojisi yüceltilmeyince ve teşvik edilmeyince adalet kısmen sağlanacak.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *