Ezhel mahlasıyla bilinen rapçi Sercan İpekçioğlu, geçtiğimiz günlerde “Kürdistan’ın başkenti Ankara’dır, İstanbul’dur” dediği için tartışmaların odağı haline gelmişti. Ezhel, şarkılarında ‘uyuşturucu kullanımını özendirme’ iddiasıyla tutuklanmış, sonrasında beraat etmiş ve gidip Almanya’ya yerleşmişti.

Karar gazetesinin aktardığına göre, rapçi Ezhel’in, Twitter’da bir sohbet odasında tepki görmesine neden olan konuşması ise şöyleydi:

“Zaten Rumlar gitmiş, zaten Ermeniler gitmiş. Ben bir de Kürtler giderse benim kalbim artık dayanmaz. Kürdistan’ı ve Kürt halkının şeyini savunuyorum ama bence zaten Kürdistan’ın başkenti Ankara’dır İstanbul’dur. Bir şekilde bu meselenin çözüleceğine inanıyorum. Ben de zamanında bir faşisttim. Otobüste iki kişi arasında Kürtçe konuşunca uyuz oluyordum. Çünkü bana böyle öğretildi. Güzel günler göreceğimize inanıyorum.”

Sözlerinden dolayı eleştiri oklarının hedefi haline gelen Ezhel, sözlerinin başka yere çekildiğini belirterek, “Bu floodu umursamayacağınızı da bilerek tekrar yineliyorum. Bu ülkeyi bölemezsiniz. Ülkemizin güzide bir köşesi olan Kürdistan ellerinin de başkenti Ankara’dır. Demek istediğim budur, teşekkür ederim. Buna itirazınız varsa bölücü siz oluyorsunuz” ifadelerini kullanmıştı.

Ezel’e yönelik eleştiriler ise bu paylaşımından sonra da devam etti. Başta iktidara yakın gazeteler, Twitter hesapları ve Ekşi Sözlük’te açılan başlıkta Ezhel’e yönelik ağır ifadeler kullanılmıştı.

Twitter’da yeni bir flood paylaştı

Ezhel bir kez daha Twitter’dan sözlerine açıklık getirerek uzun bir flood serisi paylaştı. Söylediklerinin arkasında olduğunu belirten Ezhel şu ifadeleri kullandı:

Birbirini seven, tüm renklerini yaşayabilen, yüzü gülen bir Türkiye için bu nefret duygusunun ne kadar engel olduğunu anlamamız dileğiyle.

Ben de bana verilen tepkilerin aynılarını veriyordum. O yüzden kimseye kızmıyorum. Ben hala söylediklerimin arkasındayım. Birbirini seven, tüm renklerini yaşayabilen, yüzü gülen bir Türkiye için bu nefret duygusunun ne kadar engel olduğunu anlamamız dileğiyle.

Ülkemizin bölüneceğinden korktuğumuz için ülkemizi paramparça ettiğimizin farkında değiliz. Kelimelerden, dillerden, dinlerden, düşüncelerden korkuyoruz ve saldırganlaşıyoruz. Bu korkularımızı yendiğimizde huzur da bizi bulacak.

Hakaretleriniz, laflarınız, tehditleriniz benim için ülkem uğruna kazandığım madalyalar gibi kalbimi süslüyor. Ama size kızmıyorum. Ben de sizin gibiydim. Şu an farklılıklara zamanında beslediğim kötü duygularımın karmasını yaşıyorum.

Üzüldüğüm anlaşılmamak, ülkeyi bölmek istediğimi, terörist olduğumu düşünmeniz. Benim ise tek isteğim ülkeyi birleştirmek, terörü bitirmek, kalbimizi birbirimize açmak, şu zor zamanlarda hepimizin birbirine ihtiyacı olduğunu anlatmak. Önyargılarımızı kırmak.

Biz Türk halkı olarak sinir uçlarımıza dokunan şeyleri rahatlıkla konuşabilmeyi öğrenmeliyiz. Bu sadece bizi daha da güçlü kılacak. Toplum olmayı unuttuk. Komşumuzu sevmeyi unuttuk. Dinlemeyi unuttuk. Birbirimize saldıra saldıra güçsüz kaldık.

Sizleri çok seviyorum. Bunca nefretin ve hayat mücadelesinin içinde pırıl pırıl bir gençliğiz. Çok güzel şeyler hak ediyoruz. Kininiz bu ise sevginizin çok güçlü olabileceğini biliyorum. Ülkemizi sevdiğinizi biliyorum. Sizlerle gurur duyuyorum. Hepimizle.”