Ürdün-İsrail gerginliğinin ardından Ürdün-ABD anlaşması

Ürdün-İsrail gerginliğinin ardından Ürdün-ABD anlaşması

Ürdün, ilk etapta 12 adet olmak üzere ABD ile F-16 satın alımı için anlaşma imzaladı. Geçtiğimiz günlerde, Ürdünlü bir bakanın Mescid-i Aksa’ya girişi İsrail tarafından engellenmiş, Ürdün de İsrail’e nota vermişti. Ayrıca siyonist basında, İsrail’in Ürdün Vadisi’ni ilhak etmeye hazırlandığı bildirilmişti. Öte yandan, Ürdün-İngiliz Ortaklık Komitesi de ilk toplantısını yaptı.

ABD ile anlaşma

Ürdün devlet televizyonu El-Memleke’nin haberine göre, Ürdün Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Abdullah Şedifat ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhammed Fethi Hiyasat ile ABD’nin Amman Büyükelçi Yardımcısı Rohit Nepal’in katılımıyla başkent Amman’da bir imza töreni düzenlendi.

İlk etapta Ürdün’e 12 adet F-16 satışını içeren anlaşmanın, Amman’ın savunma kapasitesini ve askeri caydırıcılığını güçlendirmeyi hedeflediği belirtildi. Anlaşmayla ABD ile Ürdün arasındaki askeri işbirliği ve ortak operasyonların artırılması, terörle mücadelenin güçlendirilmesi ve bölgedeki istikrarın desteklenmesinin amaçlandığı kaydedildi.

Ürdün’den İsrail’e nota

Ürdün, büyükelçisinin Mescid-i Aksa’ya girişini engelleyen İsrail’e nota verdi. Ürdün hükümeti, Tel Aviv Büyükelçisi Gassan el-Mecali’nin işgal altındaki Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya girişi sırasında engellenmesine tepki olarak Amman’daki İsrail Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığına çağırdı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Büyükelçi Mecali, Mescid-i Aksa’ya girişi sırasında bir işgal polisinin engeline takıldı. Bunun üzerine Ürdün hükümeti, tepkisini iletmek üzere İsrail’in Amman Büyükelçisi Eitan Sorkis’i Dışişleri Bakanlığına çağırdı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sinan el-Mecali, “İsrailli Büyükelçi’ye ülkesinin hükümetine derhal iletmesi için sert bir protesto notası verildi.” ifadelerini kullandı. Mescid-i Aksa’nın, Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde olduğunu hatırlatan Mecali, protesto notasıyla aynı zamanda “Aksa’nın iç işlerine müdahale amacı taşıyan kabul edilemez uygulamaların kınandığını” belirtti.

İsrail’in Kudüs’te işgalci güç olarak uluslararası hukuka bağlı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Mecali, özellikle kentteki Mescid-i Aksa ve diğer mukaddes mekanlara yönelik ihlallerden sakınılması uyarısında bulundu.

İşgalci İsrail polisi: Ürdün büyükelçisi koordinsyonsuz geldi

Ürdünlü yetkililerin uluslararası hukuka ve anlaşmalara göre Ürdün’ün himayesindeki Mescid-i Aksa’ya giriş için İsrail’in iznine veya bu çerçevede bir girişimde bulunmaya ihtiyacı olmamasına rağmen İsrail makamlarının Büyükelçi’yi “koordinasyonsuzluk” ile suçlaması ve gazetecileri sorumlu tutması dikkati çekti.

Siyonist işgalci İsrail polisinin olaya ilişkin yazılı açıklamasında, Büyükelçi Mecali’nin ziyareti için “ön koordinasyon” gerektiği ve “gazeteciler tarafından hatalı ve yanıltıcı yayınlar yapıldığı” iddia edildi. İsrail polisi, “Gazetecilerin yönelimleri ile yapılan yanlış ve yanıltıcı yayınlara ilişkin açıklama” başlığını seçtiği yazılı açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

“Kısa süre önce, Ürdün’e bağlı (Kudüs İslami) Vakıflar İdaresi yöneticisi ile Ürdün’ün İsrail Büyükelçisi, polisle herhangi bir ön koordinasyon olmaksızın Harem-i Şerif’e geldi. Onların varlığını fark eden ve büyükelçinin kimliği ile ziyaretten haberi olmayan bir polis, yetkili memura haber vererek talimat almayı bekledi ve bu amaçla iki ziyaretçi çok kısa bir süre bekletildi.

Hatalı ve yanıltıcı yayınlarda belirtilenin aksine Büyükelçi’nin Harem-i Şerif’e girişi engellenmedi. Ancak Büyükelçi, belli bir aşamada kendi inisiyatifiyle oradan ayrılmaya karar veren kişi oldu. Polis memuru ise uygun talimatları almaya çalışıyordu. Eğer (Büyükelçi) birkaç saniye daha beklemiş olsaydı Harem-i Şerif bölgesine girmiş olacaklardı.”

Açıklamada ayrıca, Mescid-i Aksa’nın Ürdün himayesindeki statükosu göz ardı edilerek, “Ön koordinasyonun Büyükelçi’nin Harem-i Şerif’e girişinde herhangi bir gecikmeyi önleyeceğini belirtmekte fayda var.” ifadesine yer verildi.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış anlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ürdün Büyükelçisi 3 saat sonra Mescid-i Aksa’da

Ürdün’ün Tel Aviv Büyükelçisi Gassan el-Mecali, İsrail güçlerinin engellemesi sonrası 3 saatlik gecikmeyle Mescid-i Aksa’ya girdi. Ürdün resmi televizyonu El-Memleke’nin internet sitesinde, Mecali’nin Doğu Kudüs’te yaşanan olayın ardından Mescid-i Aksa’ya giriş yaptığı bildirildi. Mecali’nin Mescid-i Aksa’da Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Müdürü Şeyh Azzam el-Hatib ile görüştüğü belirtilen haberde, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlalleriyle ilgili son gelişmelerin görüşüldüğü kaydedildi.

İsrail’deki gazetelerden Yedioth Ahronoth ise haberinde Tel Aviv Büyükelçisi Mecali’nin yaşanan olaydan 3 saat sonra Mescid-i Aksa’da namaz kıldığını aktardı.

İsrail meclisindeki Filistinli vekillerden oluşan, Mansur Abbas liderliğindeki Birleşik Liste (Ra’am) yaptığı yazılı açıklamada, “Ürdün Büyükelçisinin Mescid-i Aksa’ya girişinin engellenmesini kınıyoruz ve (Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar) Ben-Gvir’in Aksa üzerinde kontrol sağlama girişimine karşı çıkıyoruz” ifadelerine yer verdi.

“İsrail Ürdün Vadisi’ni ilhak etmeye hazırlanıyor”

İsrail’de Likud Partisi milletvekili Danny Danon işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Ürdün Vadisi bölgesini ilhak etmek istediklerini açıkladı.

Mepa News’ün aktardığı haberde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun başkanlığını yaptığı Likud Partisi milletvekili Danny Danon, işgal altındaki Batı Şeria’nın Ürdün Vadisi bölgesini ilhak etmek amacıyla bir yasa tasarısı çıkarma hazırlığında olduğu bildirildi.

Jewish News’in haberine göre, Eski İsrail’in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve mevcut milletvekili Danon’un üzerinde çalıştığı yasa tasarısının içeriğinde “İsrail yasalarının, Batı Şeria’nın yüzde 30’unu teşkil eden Ürdün Vadisi bölgesinde tam olarak tatbik edilmesi” ifadesi yer alıyor.

İsrailli milletvekili Danon yaptığı açıklamada “Ürdün Vadisi, tarihi, iktisadi ve güvenlik açılarından İsrail için mühim bir meseledir. İsrail egemenliğinin Ürdün Vadisi üzerine uygulanması konusunda hem iktidar koalisyonundan hem de muhalefetten destek olduğunu biliyoruz.” diye konuştu.

Danon’un söz konusu planı ne zaman İsrail parlamentosuna sunacağı henüz bilinmiyor. İsrail Başbakanı Netanyahu da 2020 yılında Ürdün Vadisi’ni ilhak etme teşebbüsünde bulunmuş, ancak dünya ülkelerinden gelen itirazlar sonrasında planından vazgeçmişti. Netanyahu hükümeti, göreve gelmesi itibarıyla Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri kalkındırmayı amaçladığını ilan etmişti.

Bu durum Batı Şeria’nın ilhakına giden yolda İsrail tarafından atılan bir adım olarak yorumlanmıştı. İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme düşüncesini fiiliyata dökmesinin bölgede şiddetli çatışmalara zemin hazırlayacağı düşünülüyor.

Siyonist İsrail işgali altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yasa dışı en az 250 yahudi yerleşim yerinde yaklaşık olarak 700 bin yahudi yerleşimci bulunduğu biliniyor.

Ürdünlü politikacı: ABD’yle ittifak ona düşman olmaktan daha tehlikeli

Fars Haber Ajansı’nın haberine göre, Ürdün Halkçı Hareketi Politbürosu üyelerinden biri “ABD’yle ittifak ona düşman olmaktan daha tehlikeli” dedi.

Ürdün Halkçı Hareketi Politbürosu üyesi Muhammed Ahmed Er-Rusan dün bir açıklamasında, bu ülkenin Amerikan-İsrail projesini, ABD eski Başkanı Donald Trump’ın Ürdün’e dayattığı Ortak Savunma Anlaşmasına yanaştırma girişiminin sonuçları konusunda uyarıda bulundu. “El Malume” web sitesine konuşan Er-Rusan bu konuda “Ürdünlü şeref sahibi hiçbir vatandaş işgalci İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesini istemiyor” diye vurguladı. Ürdünlü politkacı ayrıca “Bölge yeni fırtınalara gebe ve Ürdün ateşli bir duvar tarafından sarılmış durumda ve elleri de zincirle bağlanmış gibi. Dolaysıyla biz tarafsızız diye bu fırtınalar ve tehlikleri aşamayız” diye konuştu. Er-Rusan daha sonra şöyle devam etti: “Ürdün, ABD’nin müdahaleleri yüzünden ister istemez direkt veya dolaylı daha fazla fırtına ve tehlikelere maruz kalır. ABD’yle ittifak ona düşman olmaktan daha tehlikeli.”

Ürdün, yeni bir idari başkente hazırlanıyor

Independent Türkçe’den Tarık Dilvani’nin aktardığına göre, Ürdün’de yeni bir şehrin kurulacağının resmi duyurusu, ülkenin içinden geçtiği zorlu ekonomik koşullar nedeniyle Ürdünlüler tarafından eleştirilerle karşılandı.

Hükümetin, çoğu bakanlığın ve resmi dairenin taşınması gereken yeni şehre yönelik tanıtım kampanyası, Ürdünlüleri bunun nüfus artışına karşı koymak ve daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak için stratejik bir proje olacağı konusunda ikna etmeyi başaramadı.

Başkente sadece 40 kilometre, Kraliçe Aliye Uluslararası Havalimanı’na 27 kilometre uzaklıkta ve Ürdün’ü Suudi Arabistan ve Irak’a bağlayan iki uluslararası hat arasında yer alan yeni şehrin özellikleri konuşulurken, Ürdünlüler, ülke şehirlerinin ve altyapılarının geliştirilmesi ve fakir güney illerinin yeniden canlandırılması için çağrıda bulundu.

Ulus-ötesi bir proje

Yeni Şehir veya İdari Başkent projesi, geçen yüzyılın sonlarından beri konuşulan bir hükümetler arası proje. Ancak, Ürdün’e art arda gelen Suriyeli ve Iraklı mülteci dalgasının ardından, nüfus patlaması ve insan yoğunluğunun görülmemiş boyutlara ulaşmasıyla birlikte projenin uygulanmasında ciddi bir aciliyet olduğu görülüyor. Başkent Amman, yoğun nüfustan dolayı kenar mahallelere doğru genişlemek zorunda kaldı.

İdari başkent kurma fikri beş yıl önce ortaya atıldı, ancak itibar görmedi ve çekmecelerde kilitli kaldı. Bugün, Ürdün devletinin kuruluşundan 100 yıl sonra, yeni başkent fikri artık bir seçenek değil, bir zorunluluk olarak ortaya çıktı.

İletişim Bakanlığı Genel Sekreteri Zeyd en-Navayise’ye göre, Krallığın nüfusu 11 milyonu aştı ve bu nüfusun yaklaşık yarısı başkentte yaşıyor.

“Yeni şehir neden Petra, Şavbek ve Akabe yolu arasındaki bölgede kurulmuyor?”

Eleştiriler halkla sınırlı kalmayıp resmi rakamlara kadar genişledi. Eleştirenlerin en önde gelenleri arasında Suriyeli mülteciler için Zaatari kampını bir su havzasında kuran eski Medya Bakanı Tahir el-Advan olduğu belirtildi. Advan, yeni projeyle ilgili endişelerini şu sözlerle dile getirdi:

“Yeni şehirde yaşaması beklenen yaklaşık bir milyon kişiye nasıl su sağlanacağını merak ediyorum. Ayrıca yeni şehir neden Petra, Şavbek ve Akabe yolu arasındaki bölgede kurulmuyor? Orada tuzdan arındırılmış su kaynakları mevcut, üstelik bu sayede güneydeki şehirler canlandırılabilir, geliştirilebilir ve yatırım yapılabilir.”

Siyasi Aktivist Muhammed ez-Zevahira, Krallığın güneyindeki geniş alanlara sahip, enerji ve su kaynaklarına en yakın olan şehirlerin dahi sıkıntı çektiği bir dönemde, yeni bir şehre acil ihtiyaç olduğuna inanmadığını ifade etti. Ayrıca, şehir planlama uzmanı Murad el-Kelalide yeni başkentle ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Yeni şehrin konumunun önemi, kırsal bölgeyi kentsel alana dönüştürecek olmasındadır. Yeni alan, dağlık Amman şehrinin aksine düz ve bu, altyapının uygulama kolaylığı açısından olumlu bir durumdur.”

Akıllı şehir

Ürdün Hükümeti İletişim Bakanı Faysal eş-Şebul, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Kentin ilk etabında yaklaşık 157 bin kişi olacak, 2050 yılına kadar yaklaşık 90 bin kişiye istihdam sağlanmasıyla birlikte bir milyon kişiye ulaşacak. Ürdün’ün temel kurumları dışında, hükümet kurumlarının çoğu, başkent Amman ve Zerka şehri gibi büyük şehirler üzerindeki nüfus baskısını azaltması beklenen bu yeni şehre taşınacak. Kentin ilk etabının alanı yaklaşık 25 kilometrekare iken kentin toplam alanı 270 kilometrekare olacak. Eleştirmenlerin kamu parasının israf edileceğini iddia etmesinin aksine yeni şehir, ekonomik büyümeyi canlandırmaya katkıda bulunacak ve aynı zamanda başkentin üzerindeki baskıyı hafifletmek için akıllı, modern ve esnek bir Ürdün şehri için ilk model olacak.”

2025’te başlayıp 2033’te bitmesi planlanan, maliyeti 12 milyar doları aşan ve tamamı devlet arazisi üzerine inşa edilecek olan yeni şehir projesinin bu yıl ayrıntılı planları hazırlanacak.

Ürdün-İngiliz Ortaklık Komitesi toplandı

Amman Perşembe günü, çeşitli alanlarda işbirliğini geliştirmeye yönelik mekanizmaları tartışmak amacıyla Nisan ayında düzenlenen ortaklık konseyinin sonuçlarının uygulanmasına ilişkin Ürdün-İngiliz Ortaklık Komitesi’nin ilk oturumuna ev sahipliği yaptı.

Ürdün Haber Ajansı Petra’nın bildirdiğine göre, oturuma Sanayi, Ticaret ve İkmal Bakanlığı Genel Sekreteri Dana Zu’bi ve Birleşik Krallık’ın Orta Doğu Ticaret Komiseri Simon Penney başkanlık etti ve İngiltere Büyükelçisi Bridget Brind’in huzurunda düzenlendi.

İki taraf, komitenin usul kuralları belgesini imzaladı ve imzalanan anlaşma kapsamındaki maddeleri gözden geçirerek, hükümlerinin uygulanmasına başlamanın önemini vurguladı.

İki taraf, özellikle ekonomik çabalar olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliğini artırmanın ve mevcut fırsatların kullanımını en üst düzeye çıkarmanın önemi üzerinde anlaştılar.

Ayrıca yıl içinde sağlık, ulaşım, enerji ve turizm alanlarında alt komiteler toplayarak bu alanlardaki en önemli uzmanlık konularını belirleme ve iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirme ve teknik uzmanlık alışverişi yapma yolları hakkında görüş alışverişinde bulunma konusunda anlaştılar.

İngiliz Büyükelçi Brind, Ürdün’ün bölgedeki ülkesi için stratejik bir ortak ve komşu ülkeler için bir merkez olduğunu belirterek, İngiltere’nin Ürdün ile ticari ve yatırım bağlarını daha da geliştirme taahhüdünü dile getirdi.

İki taraf ayrıca bir Ekonomik İşler Alt Komitesi toplantısı düzenleyerek ticaret hareketini kolaylaştırma ve iki ülke arasındaki ticaret seviyesini artırma ve Ürdün’ün İngilizler için ihracat tabanını artırma ve çeşitlendirme mekanizmalarını geliştirme amaçlı daha fazla çaba gösterme konusunda anlaştılar.

2022’nin ilk 10 ayında Ürdün’ün İngiltere pazarına ihracatı yüzde 149’luk önemli bir artışla 55,78 milyon dolar olurken, İngiltere’nin Krallığa ihracatı 2021’in aynı dönemine göre yüzde 12 artışla 184,64 milyon dolara ulaştı, Petra katma.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *