16 yaşındaki Filistinli bir genç dün gece İsrail’in hedefi oldu

16 yaşındaki Filistinli bir genç dün gece İsrail’in hedefi oldu

Filistin resmi televizyon kanalının haberine göre, Filistinli Amir Ebu Zeytun (16), işgal güçlerinin gece geç saatlerde Nablus kentine bağlı Balata mülteci kampına düzenlediği baskın sırasında açtıkları ateş sonucu başından vurularak şehid oldu.

Balata mülteci kampına baskın düzenleyerek bir evi kuşatma altına almak isteyen İsrail güçleri ile buna engel olmak isteyen Filistinliler arasında yaşanan silahlı çatışmada iki Filistinli de yaralandı.

İsrail ordusunun gerçek ve plastik mermiler kullandığı baskın sırasında, göz yaşartıcı gaz ve ses bombaları kullandığı belirtildi.

İsrail ordusundan gelişmelere dair henüz bir açıklama yapılmadı.

İsrail askerlerinin Batı Şeria’nın çeşitli bölgelerine düzenlediği baskınlar sırasında açtıkları ateş sonucu bu yılın başından bu yana 3’ü çocuk olmak üzere 4 Filistinli genç hayatını kaybetti.

İşgalci İsrail askerlerinin, 58 yaşındaki Filistinli Müslümanı, hedef alarak öldürdüğü ortaya çıktı

İsrail ordusunun 19 Ağustos 2022’de işgal altındaki Batı Şeria’da düzenlediği bir baskın sırasında başından vurulan 58 yaşındaki Filistinli sivilin, İsrail askerleri tarafından hedef alınarak öldürüldüğü tespit edildi.

‘İşgal Altındaki Bölgelerdeki İsrailli İnsan Hakları Bilgi Merkezi’ (B’tselem), İsrail askerlerinin, Batı Şeria’nın Tubas kentine düzenlediği baskında vurulan Sevafte’nin (58) ölümü hakkında yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaştı.

İsrailli sivil toplum kuruluşuna (STK) göre, araştırma, İsrail ordusunun, “hiç kimse için bir tehlike oluşturmayan Salah Sevafte’yi (58) vurarak öldürdüğünü” ortaya koydu.

Araştırmaya göre olay şu şekilde gelişti:

19 Ağustos 2022 Cuma sabahı erken saatlerde İsrail birlikleri Batı Şeria’nın Tubas kasabasına girdi. Bölgedeki Filistinli gençlerden bazıları askerlere taş atarken, İsrail askerleriyle bazı gençler arasında silahlı çatışma yaşandı.

Sabah 05:00 civarında, altı asker beldenin ana caddesindeki bir ofis binasına girdi ve üçüncü katta pozisyon aldı. Kısa bir süre sonra, penceredeki askerlerle yakındaki bir ara sokaktaki Filistinliler birbirlerine ateş açtılar.

Sabah namazı saat 05.20’de bittiğinde, ibadet edenler, binadan yaklaşık 200 metre uzakta bulunan camiden çıkmaya başladılar. Bunlardan biri, ofis binasının karşısındaki kaldırımda evine yürüyen Salah Sevafte idi. Namazdan çıkanlar dağılırken, birkaç askeri cip geldi ve binanın yanına park etti.

Güvenlik kamerası görüntüleri ve olay yerinde kaydedilen amatör videolar, Sevafte’nin sabah 05.30 sıralarında ana cadde boyunca hızlı adımlarla evine doğru yürüdüğünü gösterdi. Sevafte, ofis binasının yaklaşık 100 metre güneyinde bulunan Sirac adlı fırın dükkanının kapısına geldiği sırada binada saklanan askerler tarafından başından vurularak yere yığıldı. Bir dakikadan kısa bir süre sonra, yakındaki bir ambulans gelerek Sevafte’yi hastaneye kaldırdı.

İsrail’in iddiaları çürütüldü

İsrail ordusu, diğer çoğu benzer olayda olduğu hemen Sevafte’nin “Filistinli militanlar tarafından vurulmuş olma ihtimalinin yüksek olduğunu” iddia etti.

Ancak B’Tselem’in soruşturması, “silahlı Filistinlilerin Sirac fırınının kuzeybatısında bulunduğunu ve Sevafte’nin vurulduğu noktayı doğrudan gören bir ateş hattında olmadıklarını” ortaya çıkardı.

Ayrıca B’Tselem tarafından yaptırılan patolojik muayenede, “merminin Sevafte’nin kafasına İsrail askerlerin kullandığı ofis binasına bakan sağ taraftan girdiği” tespit edildi.

İsrail ordusunun öne sürdüğü ve “beldede faaliyet gösteren İsrail keskin nişancılarının Sevafte vurulmadan önce mevzilerini terk ettiği ve araçlarının o vurulmadan önce çoktan yola çıktığına” yönelik iddia da çürütüldü.

Video görüntülerinden açıkça görüldüğü üzere, askeri araçlar Sevafte’nin ambulansla götürülmesinden yaklaşık iki dakika sonra olay yerinden ayrıldı.

Tanık ifadelerine de yer verilen açıklamada, Sirac fırınında çalışan Zekeriya adlı kişi, “Salah’ı iyi tanırdım. Her sabah camiye giderken fırına uğrardı. Dönüşte bize de uğrayıp kahve içerdi. O sadece sabah namazından sonra eve giden yaşlı bir adamdı. Onu neden öldürdüklerini anlamıyorum.” diye konuştu.

Olay sırasında cep telefonu ile çatışmayı kayda alan bir taksici de silah atışlarının yoğunlukla İsrail askerlerinin bulunduğu ofis binasından geldiğini kaydetti.

İsrail’in tekrar eden inkar politikası

B’Tselem, Aljazeera muhabiri Şirin Ebu Akile 11 Mayıs 2022’de öldürüldüğünde de İsrail ordusunun suçu silahlı Filistinlilere yükleyerek, gazetecinin öldürülmesiyle ilgili sorumluluğunu hemen reddettiğini hatırlattı.

İsrailli insan hakları kuruluşu, “İsrail, olaydan birkaç hafta sonra, gönülsüzce ve ABD’nin baskısı altında da olsa, Ebu Akile’nin ‘büyük olasılıkla’ İsrail’in açtığı ateş sonucu öldürülmüş olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.” ifadelerine yer verdi.

İsrailli STK, üç ay sonra İsrail ordusunun, “gerçeklerle çelişerek ve herhangi bir kanıt sunmadan, Sevafte’nin öldürülmesinin sorumluluğunu açıkça reddederek bir kez daha aynı tepkiyi verdiğini” vurguladı.

AB, İsrailli bakanın Mescid-i Aksa baskınını “endişe verici” buluyor!

Avrupa Birliği (AB) yönetimi, İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa baskınından endişe duyduklarını, İsrail’in yeni hükümetiyle işbirliğini bu hükümetin icraatları temelinde değerlendireceklerini bildirdi.

AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano, Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı baskınla ilgili soruyu yanıtlarken, yeni İsrail hükümetinin icraatlarını yakından izlediklerini belirtti.

Stano, “Ortak değerlerimiz temelinde işbirliği yapmak istiyoruz. Bu işbirliğini hükümetin icraatları temelinde değerlendireceğiz ve ayarlayacağız. Kutsal mekanların statüsünün korunmasının önemini hatırlatıyoruz. Buna ters icraatlardan endişe duyuyoruz.” dedi.

Son haftalarda Kudüs’te gerginliğin arttığını hatırlatan Stano, “Gerginliğin düşürülmesi ve bu gerginliği artıracak eylemlerden kaçınılması büyük önem taşıyor. AB olarak tüm aktörlere itidal çağrısında bulunuyoruz.” ifadesini kullandı.

Siyonist bakan Mescid-i Aksaya girmişti

İsrail’in aşırı sağcı yeni bakanı Ben-Gvir, İsrail polisinin yoğun koruması altında Harem-i Şerif’e girmişti. Provokatif eylemleriyle tanınan Ben-Gvir, 5 yıl sonra Mescid-i Aksa’ya giren görevdeki ilk İsrailli bakan olmuştu.

İsrailli politikacı, Mescid-i Aksa’daki statükoyu ihlal eden ve Filistinlilerce baskın olarak değerlendirilen bu eylemini, İbrani takvimine göre “Tevet” ayının 10’uncu gününde (Asara BeTevet) gerçekleştirmişti. Ben-Gvir’in daha önce Mescid-i Aksa’yı “ziyaret” edeceğini duyurması, işgal altındaki Filistin topraklarında tepkiyle karşılanmış ve gerilimi tırmandırmıştı.

Ben-Gvir, yeni kurulan hükümette bakan olmadan önce milletvekilliği döneminde de Mescid-i Aksa baskınları, Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerini teşvik etmesi ve ırkçı söylemleri nedeniyle sıkça adından söz ettiriyordu.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış antlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor. Ancak Yahudiler, İsrail’in tek taraflı kararı ve bazı fanatik Yahudi örgütlerinin girişimleriyle 2003’ten bu yana İslami Vakıflar İdaresinin izni olmadan polis eşliğinde kutsal mabede girerken, bu baskınlar özellikle 2022 yılında arttı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *