Şiir diliyle Kur’an’ı Kerim meali

Şiir diliyle Kur’an’ı Kerim meali

Prof. Dr. Nusret Çam’ın bu mealini derinlemesine okuyan birisi olarak, tüm ayetlerde anlamın ön planda olduğunu, şiirsellik uğruna anlamdan ödün verilmediğini, ayetlerin şiirsel görselliğinin okumayı özendirdiğini ve kolaylaştırdığını özellikle vurgulamak istiyorum.

İbrahim Eryiğit

“Ey Rabbim, ölüyü nasıl dirilteceğini göster bana”
Rabbine bir zamanlar böyle demişti İbrahim.
“Yoksa inanmadın mı sen?” deyince, Rabbi ona:
“Hayır, inandım” dedi; “lâkin
tatmin olması için kalbimin.”
Bunun üzerine, Allah şöyle dedi ona:
“Öyleyse dört kuş yakala, kendine alıştır
ve her tepeye ayrı ayrı yerleştir
sonra da onları kendine çağır.”
Dedi: “Uçarak gelsinler sana.”
Bil ki Allah uludur, üstündür,
yücedir, hüküm hikmet sahibidir. (Bakara, 260)

Burada görüldüğü gibi, çoğu mealde düz metin olarak yer alan bu ayeti, şiirsel formda görmek ve okumak okuyucuda olumlu bir izlenim bırakıyor, değil mi? Bu ayeti, Prof. Dr. Nusret Çam’ın hazırladığı Şiir Diliyle Kur’an-ı Kerim Mealinden alıntıladım. Uzun yıllar süren bu çalışmanın büyük emek içerdiğini söylemeye gerek yoktur sanırım. Zaten imgesel bir dile sahip olan kitabımızın hemen her ayetinde şiirselliği barındırdığını söyleyebiliriz. Özellikle Mekkî surelerin hepsi bu sözümüzü destekleyici şekil ve içeriğe sahiptirler. Kur’an’ın indiği dönemlerde ve öncesinde, o zamanki Arap toplumunda şiire ve şairlere çok büyük değer verildiğini ve, İslam öncesi Türklerde de şiirin çok önemli bir yer kapladığını biliyoruz. Ayrıca, İslam’ı, muaviye-yezid ikilisinin temellerini attığı hurafeci/skolastik/faşist emevi döneminde tanımış olmanın şansızlığı da kodlarımıza kazınmışken, şiirden ve şiiri çağrıştıracak her şeyden uzak kalmayı kader olarak benimseyen bir topluma dönüşmüşüz. Tamamen şiirsel özelliklere sahip metinleri, düz yazı şekline çevirmek, metnin bağlamını akıcılıktan ve lirizmden koparmak demektir. Kur’an, belagat, ahenk ve lirizm yönünden insanları hayrete düşürecek denli mükemmel olmakla beraber, telmih, cinas, teşbih, aliterasyon, metafor… gibi edebi sanatları sıkça kullanması nedeniyle de şiirsel özellikler taşıdığı rahatlıkla söylenebilir. Ancak ne yazık ki şimdiye kadar meal hazırlayanlar şair olmadıkları için ve şiiri de küçümsedikleri için, çok güçlü şiirsel özellikler taşıyan ayetleri bile düz metin olarak çevirmeyi tercih etmişlerdir. Türkçenin yapısını ve inceliklerini kavramayan, sadece Arapça bilen kişilerin hazırladığı meallerin toplumda gereken karşılığı bulmaması son derece doğaldır. Günümüzde basılı 200-250 tane mealin bulunduğu göz önüne alındığında durumun vahimliği daha da artacaktır. Meal adını vererek kişisel yorumlarını, “Allah böyle diyor” cümlesinin içine sıkıştırarak sunan çevirmenlerin çoğunun hem Arapça hem de Türkçe dil bilgisi açısından hayli yetersiz oldukları göze çarpmaktadır.

Prof. Dr. Nusret Çam, büyük emeklerle hazırladığı bu mealin önsözünde Mehmet Akif Ersoy’la ilgili cümleleri çok önemli bence: “…Böylece Türk halkı, ne yazık ki, Mehmet Akif gibi usta bir şairin ve aydın bir müslümanın bu Kur’an-ı Kerim Mealinden mahrum kalmıştır. İnanıyoruz ki, eğer bu kitap basılmış olsaydı, insanlarımızın Kur’an’ı daha bir zevkle ve rahatlıkla okuyup anlaması sebebiyle Türkiye’nin dinî anlayışı bugünkünden herhalde epeyce farklı olacaktı.”

Hece dergisinin Eylül 2022 sayısından itibaren her ay şair Cahit Koytak kısa surelerin çevirilerini şiir formatında yayımlıyor. Bu önemli çalışmanın en kısa zamanda kitaplaşmasını merakla ve heyecanla beklediğimi belirtmek istiyorum. Aynı şekilde, Behçet Kemal Çağlar’ın Kur’an-ı Kerim’den İlhamlar (1995) adıyla yazdığı oldukça serbest, fakat şiirsellik yönünden hayli başarılı sayılabilecek çalışması olduğunu biliyoruz. Her ne kadar Çağlar, bu çalışmasını meal olarak görmediğini, ‘İlhamlar’ olarak nitelendirmeyi uygun gördüğünü söylese de İlahî Kelâmın lirizminin en güzel örnekleri olduğunu söyleyebiliriz. Burada, Rahmi Kaya’nın Ay Karanlığa Büründüğünde alt başlığını taşıyan İşaretler Kitabı adlı kitabında birkaç surenin bazı ayetlerini ele alarak ahenk ve musikiyi ön plana çıkardığını (2010), Emin Işık’ın, Türk Edebiyatı dergisinde birkaç kısa sureyi şiir formunda yazdığını (2000), Bedri Noyan’ın Kur’an-ı Kerim (Türkçe Şiir) adlı çalışması olduğunu (1997), Adnan Sürmen’in Kur’an-ı Kerim’in Mealen Manzum Açıklaması (1984) ve Rıza Çiloğlu’nun, Tanrı Buyruğu Oku, Manzum Çeviri (1987) adlı çalışmalarının da olduğunu belirtmek istiyorum.

Prof. Dr. Nusret Çam’ın bu mealini derinlemesine okuyan birisi olarak, tüm ayetlerde anlamın ön planda olduğunu, şiirsellik uğruna anlamdan ödün verilmediğini, ayetlerin şiirsel görselliğinin okumayı özendirdiğini ve kolaylaştırdığını özellikle vurgulamak istiyorum. Bu yazı vesilesiyle değerli Nusret Çam hocamıza emeklerinden dolayı ve böyle önemli bir eseri edebiyat dünyamıza kazandırdığı için Altınordu Yayınevi Yayıncısı Murat İpekoğlu’na da teşekkürlerimi iletiyorum. Yazımı 94. Sûre olan İnşirah Sûresini alıntılayarak bitirmek istiyorum:

94. İNŞİRAH SÛRESİ

Rahmet merhamet sahibi Allah’ın adıyla

Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
ve sırtındaki yükünü hafifletmedik mi?
Öyle ki büküp çatırdatan senin belini.
Ve senin şanını yükseltmedik mi?
Öyleyse her zorlukla beraber bir kolaylık vardır
Evet her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
O halde dinlenince, kalk biraz yorul.
ve yalnızca Rabbine yönel, Rabbine doğrul. 

[Şiir Diliyle Kur’an-ı Kerim Meali, Prof. Dr. Nusret Çam, 2. Baskı, 2020, Altınordu Yayınevi, Ankara]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *