Herzog, BAE’de Nahyan’ı ziyaret etti

Herzog, BAE’de Nahyan’ı ziyaret etti

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’ni ziyaret eden siyonist İsrail cumhurbaşkanı Isaac Herzog, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile ikili ilişkileri görüştü. Öte yandan yahudi yerleşimcilerin Aksa’ya baskınları bugün de devam etti.

BAE resmi ajansı WAM’da yer alan habere göre, Bin Zayid, ülkesini ziyaret eden Herzog ile başkent Abu Dabi’daki Eş-Şati Sarayı’nda bir araya geldi.

BAE ile İsrail arasındaki iş birliği ile bunun “bölgesel kalkınma ve barışa katkılarının” değerlendirildiği görüşmede, iki ülkeyi ilgilendiren ortak konularda fikir alışverişinde bulunuldu.

BAE’de bugün başlayan “Abu Dabi Uzay Diyalog Forumu”nun da gündeme geldiği görüşmede, bu alanda “dünyadaki etkin güçleri bir araya getirerek sektörün hedeflerini yakalama olanaklarına” değinildi.

Görüşmede iki lider, uzay alanındaki iş birliğini teyit etti.

Bin Zayid ile Herzog görüşmesine, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan ve diğer bazı hükümet yetkilileri de katıldı.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Bahreyn’deki temaslarının ardından bugün Abdu Dabi’ye geçmişti.

Yahudi yerleşimciler Aksa’yı bastı

Yahudi yerleşimciler, İsrail polisinin korumasında işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa’nın avlusuna girdi.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin açıklamasına dayandırdığı habere göre, İsrail güçlerinin koruması altındaki onlarca fanatik Yahudi yerleşimci, El-Meğaribe Kapısı’ndan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledi.

Fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’nın avlusunda bazı dini ritüeller gerçekleştirdi. Yahudi yerleşimcilerin, sabah saatlerinde başlayan baskın sırasında Harem-i Şerif’te bulunan Filistinlileri kışkırtmaya çalıştığı ifade edildi.

İsrail güçleri, ibadet için gelenlerin girişlerini kısıtladı, bazılarının kimliklerini kontrol etti ve kapının dışında tuttu.

Mescid-i Aksa, İsrail ile Ürdün arasında 26 Ekim 1994’te imzalanan barış anlaşmasına göre Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak yahudiler, 2003’ten bu yana idarenin izni olmadan İsrail’in tek taraflı kararıyla polis eşliğinde kutsal mabede giriyor. Bu girişleri baskın olarak nitelendiren Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Müslümanların egemenliğinin ihlal edildiğini vurguluyor.

İşgalci İsrail’den kasım ayında 242 Filistinli hakkında “idari tutukluluk” kararı

Filistin Esir İşleri Heyetinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in geçen ay, 120 kişi hakkında yeni tutuklama kararı aldığı ve 122 Filistinlinin ise tutukluluk kararını uzattığı kaydedildi.

Alınan kararların 2 ila 6 ay arasında değiştiği aktarılan açıklamada, bu yılın başından itibaren İsrail’de idari tutuklamayla toplam 2050 kişinin hapse konulduğu bilgisi paylaşıldı.

Bu kapsamda hala 830 Filistinlinin İsrail hapishanelerinde tutulduğu, bunların 5’inin çocuk yaşta ve 3’ünün kadın olduğu kaydedildi.

İşgalcinin Filistinlilere yönelik “yargısız” cezası: İdari tutukluluk

İdari tutukluluk uygulaması, İsrail’in, işgal ettiği topraklardaki Filistinlileri, hiçbir suçlama yöneltilmeksizin tutuklaması anlamına geliyor.

İngiliz sömürge dönemindeki Olağanüstü Hal Yasası’ndan uyarlanan İsrail askeri yasaları, tutuklanan kişinin hakkındaki suçlamayı ya da bununla ilgili delilleri “güvenlik” gerekçesiyle öğrenemediği “idari tutukluluk” uygulamasını içeriyor.

Filistinliler, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden ve kendilerini savunma hakkından mahrum şekilde 6 aya kadar hapse atılabiliyor. Altı ay sonra yeniden askeri mahkemeye sevk edilen ancak suçlamadan habersiz bir Filistinlinin tutukluluk süresi 5 yıla kadar defalarca uzatılabiliyor.

İsrail ordusu, iç istihbarat teşkilatı Şabak (Şin-Bet) ile iş birliği halinde, işgal altındaki Batı Şeria’da “ileride suç işleyebileceği” gerekçesiyle Filistinlileri idari tutuklu olarak gözaltına alabiliyor. Gözaltındaki Filistinliler, 8 gün içinde askeri mahkemeye çıkartılıyor.

Ancak burada tutuklu Filistinli veya avukatı, askeri savcının mahkemeye sunduğu tutuklama gerekçesini, bununla ilgili delilleri “güvenliğe zarar verebileceği” gerekçesiyle öğrenemiyor. Bu nedenle bir yargı süreci ya da savunma mümkün değil.

İsrailli insan hakları örgütlerine göre, askeri mahkemeler, tutuklanan kişilere yönelik kararlarda “otomatik onay mercileri” şeklinde hareket ediyor.

İnsan haklarına aykırı bu uygulama, İsrailli ve Filistinli insan hakları örgütlerinin yanı sıra uluslararası kuruluşlar tarafından da yoğun biçimde eleştiriliyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *