kıpkızıl şafakların yüzüne, merhametin tükendi mi, dağların boynunda…
geceye konuk olunca kalbim
gel seyreyle
konuş
dilin çözülsün
bir süvari
bütün yolcuları indiriyor
toprak yorulunca
gözlerim kapanıyor
mahzenin içinde
gelip geçen kervanlar
benliği alır
götürür yükümü
yokuşlarda
serseri kararlarda
geciken haylaz
yol karanlık
bilseydim
eder miydim şikayet
kıpkızıl şafakların yüzüne
merhametin tükendi mi
dağların boynunda
salıverdi kendini
pek çok sahip değiştirmiş
eski bir gerdanlık gibi
çal sazın tellerini
yağmurlar yağsın
bu da benim tufanım olsun
boynu bükük
çifte keklik
kaldı desinler
çıkıp gelen bir kurşun
ansızın öldürür
her gün
bitmeyen gam
işlenir hatıralar
gözlerimde kalbim
feverân eder
götürür tenhalara
öt şimdi
sesin titretsin
belki yeniden doğar şafak
uçsuz enginlere uçarsın
kayıplar benliğin dehlizlerinde
en derin yerinde
ego savaşında
yenilen başın
ilacı ol kaldır
ben zulmetti bene
kapılar kapandı
yangınlar sardı
kurumuş bir nehrin başında
yürek yenilir
damarlarda dolanıp duran hüzün
başka devrana kalsın
kalabalıklar içinde
halden anlamazların kentindeyim
aşınmıyor yollar
çiçekler tükendi
ümit ol yarınlara
Aydın Işık
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *