Bükreş’te Nato toplantıları, Brüksel’de Hint-Pasifik forumu

Bükreş’te Nato toplantıları, Brüksel’de Hint-Pasifik forumu

Nato üyesi devletlerin dışişleri bakanları, başta Ukrayna’ya verilecek destek ve Çin konusu olmak üzere çeşitli konuları ele almak için Romanya’nın başkenti Bükreş’te bir araya geldi. Aynı gün, Nato karargahının bulunduğu Belçika’nın başkenti Brüksel’de ise Hint-Pasifik Forumu düzenlendi.

Türkiye Cumhuriyetini temsilen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun katıldığı iki günlük NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın gündeminde, Rusya’nın Ukrayna’daki kritik altyapılara füze saldırıları sonrasında bu ülkeye nasıl destek verilebileceği bulunuyor.

‘Ukrayna’ya daha fazla Rus saldırısı bekliyoruz’

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, bugünkü toplantıdan “daha fazlasını yapmalıyız” mesajının çıkmasını beklediğini söyledi. Stoltenberg, “Rusya Devlet Başkanı (Vladimir) Putin kaybediyor, gaz ve elektrik hatlarına saldırarak daha acımasız davranıyor. Ukraynalıları susuz, elektriksiz, ışıksız bırakmak istiyor. Bu yüzden Ukrayna’yı desteklemeliyiz. Putin, kışı savaş silahı olarak kullanmak istiyor.” dedi. NATO ülkelerinin jeneratörler temin ettiğini, altyapının tamir edilmesi için yardım sağladığını aktaran Stoltenberg, “Uydu görüntülerine baktığınızda Avrupa’nın ışıldadığını, Ukrayna’nın karanlıkta olduğunu görüyorsunuz. Bu, saldırıların devasa etkilerini yansıtıyor.” diye konuştu.

NATO dışişleri bakanları, Ukrayna’nın Rus füzelerine karşı hava savunmasının nasıl güçlendirilebileceğini de görüşecek. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Rus füzelerinin birçoğunun hava savunma sistemleri sayesinde vurulduğunu ancak buna rağmen isabet alan birçok altyapı tesisinin kullanılamaz hale geldiğini söyledi. Bugüne kadar Ukrayna’ya NASAM gibi NATO standartlarında modern sistemlerin sağlandığını hatırlatan Stoltenberg, bunların kullanıldığını ve işe yaradığını belirtti.

Stoltenberg, bunlar için yedek parça ve mühimmat temin edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Mesele sadece daha fazla silah vermek değil, NATO müttefiklerinin verdiği silahların Rus füzelerini vurmasını sağlamak.” ifadesini kullandı. Stoltenberg, gelecek günlerde Ukrayna’ya daha fazla Rus saldırısı beklediğini kaydetti.

Moldova, Gürcistan ve Bosna Hersek de katıldı

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda, Ukrayna dışında Rusya’nın baskısına maruz kalan Moldova, Gürcistan ve Bosna Hersek’e verilecek destek de ele alınıyor. NATO toplantısının bir bölümüne bu üç devletin dışişleri bakanları da katılacak.

Ayrıca kritik altyapıların dayanıklılığının artırılması, Çin’in NATO ülkelerinin güvenliğine ve ekonomilerine yönelttiği sınamalar da NATO toplantısının gündeminde olacak. NATO toplantısına üyelik başvurusu yapan Finlandiya ve İsveç’in dışişleri bakanları da katılıyor.

İlk günün sonunda Stoltenberg’den basın toplantısı

Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısının ilk gününün bitiminde NATO Genel Sekreteri Stoltenberg basın toplantısı düzenledi.

Rusya ile savaşında Ukrayna’ya desteğin ne kadar gerekirse o kadar süreceğini vurgulayan Stoltenberg, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ukraynalıları dondurmak veya kaçmaya zorlamak için kışı silah olarak kullanmaya çalışmakla suçladı. Stoltenberg, “Ancak Bükreş’teki toplantımız, NATO’nun birlik içinde olacağı ve Ukrayna’ya desteğini sürdüreceği mesajını veriyor.” diye konuştu.

NATO’nun Ukrayna İçin kapsamlı Yardım Paketi’ne müttefiklerin bugün ilave taahhütlerde bulunduğunu aktaran Stoltenberg, bu sayede Rusya’nın Ukrayna’daki enerji alt yapısına saldırıları nedeniyle ortaya çıkan altyapı sorunlarına karşı yakıt, kışlık kıyafetler, sinyal karıştırıcılar ve jeneratör gibi silah dışındaki yardımların finanse edileceğini bildirdi.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın nasıl biteceği ve barışın nasıl sağlanacağı konusundaki soruya karşılık veren Stoltenberg, şunları anlattı:

“Otokrasi ve baskı, demokrasi ve özgürlüğe karşı galebe çalarsa barış kalıcı olmaz. Herkes barış ister ama saldırganın galip gelmemesini sağlamalıyız. Burada Rusya bir ülkeyi işgal ediyor, toprak bütünlüğünü ihlal ediyor. Sadece bu değil, tekrar tekrar sivillere saldırılar görüyoruz. Elektrik, gaz şebekesine yönelik saldırılar sadece silahlı kuvvetleri değil neredeyse tüm sivilleri etkiliyor. Kışı silah olarak kullanmak acımasız bir savaş yöntemidir. Savaşlar barış masasında biter. Ancak barış masasında olanlar savaş alanında olup bitene bağlıdır. Bu bir çelişki gibi görünebilir ama gerçek şu ki kalıcı bir barış için Ukrayna’ya askeri destek sağlanmalı.”

Ukrayna’ya Patriot hava savunma sistemlerinin neden verilmediği sorusunu yanıtlayan Stoltenberg, destek konusunda Ramstein formatı gibi çeşitli şekillerde temasların sürdüğünü, Patriot konusunun da bu çerçevede ele alındığını söyledi. Ancak Stoltenberg, bu sistemlerin verilip verilmeyeceğini yanıtlamadı.

Stoltenberg, bakanların bugünkü toplantılarında Ukrayna’nın NATO üyeliği talebini de ele aldıklarını dile getirdi. “Dışişleri Bakanları, Ukrayna’nın kendi yolunu seçme hakkına NATO’nun desteğini teyit etti. Ukrayna’nın üyelik arzusunu anlıyor ve buna saygı duyuyoruz.” diyen Stoltenberg, şu andaki odak noktalarının Ukrayna’nın Rusya’ya karşı kendini savunmasına destek olduğunu kaydetti.

NATO müttefiklerinin tamamının Finlandiya ve İsveç’i üyeliğe davet ettiğini, katılım protokollerinin 28 ülkede onaylandığını hatırlatan Stoltenberg, iki ülkenin üyeliğinin ittifakı daha güçlü yapacağını belirtti.

Stoltenberg, iki ülkenin Türkiye ile Madrid’de imzaladıkları üçlü muhtırayı uyguladığını, örneğin İsveç’in anayasa değişikliği yaptığını, terörle mücadele yasasını sıkılaştırdığını, bazı kişilerin sınır dışı edildiğini ve Türkiye’ye yönelik silah ihracatı kısıtlamalarının kaldırıldığını anlattı.

Bütün bunların sadece Türkiye için değil tüm müttefikler için önemli olduğunu, terör ve organize suçun başka ülkelerde de görüldüğünü dile getiren Stoltenberg, şöyle devam etti:

“Konu iadeler veya sınır dışı için bireysel kararlar olduğunda buna İsveç mahkemeleri karar verebilir. Bu hukukun üstünlüğüdür. Siyasetçiler kanunlara karar verir. Sonuçta birini İsveç’ten sınır dışı etme kararında mahkemede kanıt gerekir. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının olduğu demokratik ülkelerde bu işler böyle yürür.”

Bildiri yayınlandı

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısının ilk gününde yayımlanan bildiride, Rusya ile savaşan Ukrayna’ya verilen desteğin vurgulanmasının yanı sıra terör örgütü PKK’nın eylemlerinin ardından Türkiye ile dayanışma mesajı yer aldı.

Bildiride, NATO’nun 360 derecelik bir yaklaşımla tüm müttefikleri tüm tehditlere karşı koruyacağını vurgulanarak, “Terörün tüm şekilleri ve tezahürlerini kınıyor, son korkunç terör saldırıları sonrasında can kayıplarının yasını tutan Türkiye ile dayanışma içinde duruyoruz.” ifadesi yer aldı.

NATO’nun caydırıcılığı ve savunmasının güçlendirilmesine yönelik çalışmaların süreceği kaydedilen bildiride, ittifakın kritik altyapılarına yönelik her türlü tehdide de birlik ve kararlılık içinde karşılık verileceği bildirildi.

Rusya ile savaşında Ukrayna’ya verilecek destekten geri adım atılmayacağının altı çizilen bildiride, savaşın sorumlusunun Rusya olduğu vurgulandı.

Bildiride, “Rusya’nın Ukrayna’daki sivil halka yönelik zulmü ve sürgün, işkence, kadınların ve çocuklara karşı barbarca davranışlar dahil insan hakları ihlallerini kınıyoruz.” ifadesi kullanıldı. Bildiride ayrıca Ukrayna’nın tahrip olan enerji altyapısının tamiri ve hava saldırılarından korunması için yardımların süreceği kaydedildi.

Bildiride Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerinin NATO’yu daha güçlü yapacağı da belirtildi.

Çavuşoğlu, İsveçli ve Finlandiyalı bakanlarla görüştü

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO’ya üyelik başvurusu yapan Finlandiya ve İsveç’in dışişleri bakanlarıyla üçlü toplantıda bir araya geldi. Çavuşoğlu, İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ile NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı için bulunduğu Bükreş’te görüştü.

NATO toplantısı öncesindeki görüşmeyle ilgili sosyal medyadan açıklama yapan Çavuşoğlu, Türkiye’nin haziran ayında Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sırasında imzalanan mutabakat muhtırası çerçevesindeki beklentilerini ilettiğini aktardı. Çavuşoğlu, “Türkiye-İsveç-Finlandiya Üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Üçlü Muhtıra çerçevesinde atılan adımları değerlendirdik, beklentilerimizi vurguladık.” ifadesini kullandı.

Münih Güvenlik Konferansı Bükreş toplantısı

Münih Güvenlik Konferansı’nın Bükreş toplantısına katılan Çavuşoğlu, Twitter’dan yaptığı açıklamada toplantıda, Karadeniz güvenliğine yönelik güncel sınamaları ve atılabilecek adımları değerlendirdiklerini bildirdi.

Aspen-German Marshall Fonu Bükreş Forumu

Çavuşoğlu daha sonra, yine Bükreş’te düzenlenen Aspen Enstitüsü-German Marshall Fund Bükreş Forumu’nun “Avrupa’nın Yeni Güvenlik Mimarisi” temalı bölümünde konuştu.

Forum çerçevesinde Avrupa’daki yeni güvenlik mimarisi konusunda başlıca soruların dile getirildiğini anlatan Çavuşoğlu, “Ukrayna’daki savaşa baktığımızda bunun peşinden gelen gıda ve enerji krizleri gerçekten ne kadar fazla zayıflığımız olduğunu bize gösterdi. Savaş sonrasında Avrupa’daki güvenlik mimarisini ve bu mimarinin esasında başlıca sayacaklarını yeniden keşfetme ihtiyacı doğdu. Öncelikle güvenlik bölünmezdir. Ne olursa olsun, tehdit nereden gelirse gelsin mutlaka kolektif bir yanıt verilmelidir.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, tehditler konusunda seçici olmamak gerektiğini vurgulayarak terör konusunun İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi’nde kabul edilen Stratejik Konsept’te başlıca iki tehditten biri olarak gösterildiğini söyledi.

NATO 5. Maddesi’nin 11 Eylül’den sonra yalnızca bir kere uygulandığını hatırlatan Çavuşoğlu, “Müttefikler Türkiye’nin yanında olmalıdır. Türkiye’nin terörün en fazla hedef aldığı müttefik olduğu unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

Mevlüt Çavuşoğlu, imtiyazlar ve taviz verilmeden esnek olunabileceğini belirterek “Bir yandan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini desteklemeye güçlü bir şekilde devam ediyoruz ve aynı zamanda malzeme yardımı yapmaya devam ediyoruz. Herkes biliyor ki bizim yapmış olduğumuz yardımlar ve destekler bunlarla sınırlı değil.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin çatışmaların başka noktalara taşınmasını engellemek ve gerilimleri azaltmak için çeşitli adımlar attığını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, bunlar arasında tahıl anlaşması, Uluslararası Atom Enerji Ajansının uzmanlarıyla Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) yetkililerini Zaporijya nükleer santrali konusunda buluşturma ve tarafların Türkiye’de yüz yüze bir araya gelmesini örnek gösterdi.

Gizlik dahilinde de bazı adımların atıldığını söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Montrö Sözleşmesi’ni çok sıkı bir şekilde uygulayarak Karadeniz’de gerilimin artmasını engelledik. Marttan bu yana boğazlardan hiçbir askeri gemi geçmedi. Türkiye üzerinden hiçbir Rusya askeri uçağı Suriye’ye gitmedi. Tüm taraflara çağrıda bulunuyoruz elbette ama bilhassa Rusya ve Belarus‘a itidalli olma çağrısında bulunuyoruz.”

Savaş nedeniyle sadece Ukrayna’nın değil, komşu ülkelerin de etkilendiğini ifade eden Çavuşoğlu, “Sadece kınamakla sorunu çözmek mümkün değil. Dolayısıyla mutlaka harekete geçmemiz gerekiyor ve adil bir şekilde barışın tesis edilmesini sağlamak gerekiyor. Özellikle de Ukrayna için acil bir barışa ihtiyaç var. Tam olarak bizler de bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye olarak bizim yapmaya çalıştığımız şey bu.” dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin çabalarının savaşın başlarında sonuçlar vermeye başladığını ancak insani kayıplar arttıkça müzakere üzerinden çözüme ulaşmanın zor haline geldiğinin altını çizerek “Yeni gerçeklikten bahsediyoruz ve Rusya’nın realitesi de Ukrayna için kabul edilebilecek bir gerçeklik değil. O nedenle giderek her şey daha zor hale geliyor. Bir çözüme kavuşmak daha zor oluyor ama çözüme kavuşturmanın da bir alternatif yok. Dolayısıyla savaş ve diplomasi aynı anda yapılabilir diye düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

‘AB bu konuda Türkiye’yle istişarede bulunmuyor’

Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna için açıkladığı yeni eğitim ve güvenlik misyonuna değinen Çavuşoğlu, AB’nin bu konuda Türkiye’yle istişarede bulunmadığını söyledi.

Bu durumun Türkiye için önemli olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, “AB’nin stratejik düşünme yöntemini birkaç üyenin dar çıkarları nedeniyle nasıl kaybettiğine dair bir örnek olarak bunu söylemek istedim.” diye konuştu.

“Yeni Avrupa güvenliğini tesis edebilmek için birlik ruhunu yeniden keşfetmemiz gerekiyor.” diyen Mevlüt Çavuşoğlu, AB’nin daha kapsayıcı genişleme sürecini yeniden canlandırması gerektiğini söyledi.

Çavuşoğlu, genişlemenin Balkanlar, Gürcistan, Ukrayna ve Moldova’ya uzanması gerektiğinin altını çizerek “Elbette ki bu bölge Türkiye olmadan hiçbir zaman tamam olamaz. İstanbul Tahıl Anlaşması’nda ve bu anlaşmanın ortaya koymuş olduğu etkiye baktığımızda, AB’nin Türkiye ile bu anlamda birlikte çalışsaydı küresel anlamda ulaşabileceği etkileri bir düşünün.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin çatışmalarla gündeme gelen bir bölgede güvenlik ve istikrar sağlayan bir aktör olmaya devam edeceğini söyleyen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Türkiye’nin başarısı Avrupa’nın başarısı olacak. Başarısızlık bizim için bir seçenek değil ama yanlış bir adım atılması Avrupa için tamamen bir istikrarsızlığa sebep olacaktır.” dedi.

Brüksel’de Hint-Pasifik Forumu

Nato üyesi devletlerin dışişleri bakanlarının Bükreş’te toplandığı gün bir başka toplantı da Nato karargahının bulunduğu Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleşti. AB temsilcisinin katılımı ile Hint-Pasifik Forumu düzenlendi.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, forumun açılış konuşmasını yaptı. Borrell konuşmasında, AB ile Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) arasında 14 Aralık’ta Brüksel’de yapılması planlanan zirvenin arifesinde bu tür platformların iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Söz konusu bölgenin “uzak olduğu ve yalnızca ticaret ve yatırım bağlamında yaklaşılması tuzağına düşülmemesi” gerektiğine işaret eden Borrell, AB’nin “ekonomiyi güvenlikten ayıramayacağını” vurguladı.

“Birçok yönden bu bölge tarihin merkezi olacak. Gelecek yıllarda Hint-Pasifik, tarihin yazıldığı yer olacak.” diyen Borrell, “Geleceğimiz için birçok çözüm bu bölgede tasarlanıyor ve deneniyor. Bu bölgeye daha fazla yatırım yapmalıyız.” ifadesini kullandı.

Dünyanın geleceğini Hint-Pasifik bölgesinin belirleyeceğini öne süren Borrell, AB’nin bu bölgenin evrimiyle doğrudan ilgilendiğinin altını çizdi. Bölgeye vereceği üç temel mesajı olduğunu dile getiren Borrell, AB’nin bölgede özellikle güvenlik alanında “daha büyük bir taahhüde” ihtiyacı olduğunu, “belirgin bir rol ve teklif” geliştirilmesi ve her iki blok arasındaki ilişkilerin “iki yönlü” olması gerektiğini aktardı.

Çin ile diyalog kurulmaya devam edilmesinde görüş birliği

Borrell, AB’nin Ukrayna’daki savaşın ötesinde diğer stratejik meselelerle de ilgilenmesi gerektiğini belirterek, şunları anlattı:

“Hint-Pasifik’te olanların ortasında, giderek artan iddiasıyla Çin var. Bugünlerde sıfır-Kovid stratejisinin artan maliyetini ve Çin vatandaşlarının endişelerini görüyoruz. Sıfır-Kovid stratejisinin ötesinde, Çin değişiyor. Çin, gücün merkezileşmesi ve milliyetçilikteki yükselişle değişiyor.”

AB Temsilcisi Borrell, Birlik içerisinde “ortak, ekonomik rakip ve sistemik hasım” olarak görülen Çin ile diyalog kurulmaya devam edilmesi konusunda görüş birliği olduğunu ifade etti.

AB’den Çin’e ziyaret

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, 1 Aralık’ta Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmek üzere Çin’e gitmeyi planlıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *