Kadını metaya indirgeyen oyuncak: Barbie bebekler

Kadını metaya indirgeyen oyuncak: Barbie bebekler

1959’dan bu yana dünya çapında tanınan ve 800 milyon adet satılan Barbie bebekler, fiziksel özellikleri, kıyafetleri ve aksesuarlarıyla çocuklara “ideal beden algısı” dayattığı gerekçesiyle uzmanların tepkisini çekerken, aslında ideolojik küresel bir dayatmanın da simgesi.

Beyaz tenli, sarışın ve mavi gözlüleri idealize eden Barbielerin vücut tipi, ten ve göz rengi farklı yeni versiyonları üretilse de uzmanlar hala bu bebeklerin kadını tek tipleştirdiğini ve kat edilmesi gereken yol olduğunu düşünüyor.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Dilara Buket Didin, AA muhabirine, Barbie bebeklerin değişimini ve kapitalizmin ürünü olarak bu değişimin ardındaki nedenleri değerlendirdi. Barbie’nin, ABD’li oyuncak üreticisi Mattel şirketi tarafından ilk kez 9 Mart 1959’da tanıtıldığını aktaran Didin, firmanın ilk 30 yılda 500 milyona yakın satış yakaladığını, bu sayının 5 senede 800 milyona ulaştığını söyledi.

Didin, “Büyük kocaman gözlü eski bez bebekler gerçeklikle çok örtüşmüyor ama kız çocukları Barbie bebeğe baktığında yine de Barbie gerçekle daha örtüşüyor. Bu yüzden Barbieler tercih ediliyor.” dedi.

Sarışın, mavi gözlü Barbie

Barbie’nin çıkış yıllarında beyaz tenli, sarışın ve mavi gözlü olarak tek tipte tasarlanmasının, Avrupalı görünüşü simgelediği ve ulaşılması imkansız ideal vücut ölçüleriyle bu görünüşü üstünlük olarak sunduğu yönündeki eleştirilere işaret eden Didin, satışlarının düşmesiyle Barbie’nin görünümünde de değişikliğe gidildiğini ifade etti.

Barbie’nin satışlarının 2012’den 2017’ye yüzde 20 düştüğünü dile getiren Didin, “Satışlardaki bu hızlı düşüş sonrası ikonik bebek, dikkat çekici değişim geçirmeye başladı. 2016’da satışa çıkan koleksiyonda 4 farklı vücut tipi, 7 farklı cilt tonu, 22 farklı göz rengi, 24 farklı saç stili, sayısız kıyafet ve aksesuara sahip bebekler vardı. Barbie, artık tek bir beden tipinde değil, daha gerçekçi oranlara sahip minyon, uzun ve kıvrımlı bebekler üretildi.” diye konuştu.

Didin, Barbie’nin ten, göz ya da saç renginin değiştirilerek piyasaya sunulmasının veya çeşitli etnik kökenden bebeklerin tanıtılmasının, zihinlerdeki Avrupai imgeyi değiştirmekten ziyade ticari olduğunun altını çizerek, “Mattel, farklı etnik kökenden müşterilerinin taleplerini de yerine getirerek, maksimum kar elde etmek istiyor. Bu da sonuçta şirket için oldukça doğal bir amaç.” şeklinde konuştu.

“Barbie ‘Her şey olabilirsin’ diyor ama hala çilli ve çarpık dişli olamazsın”

Barbie’ye yönelik feminist eleştirilere de değinen Didin, bu eleştirilerin, bebeklerin sadece güzellik ve kadınsılığı ifade etmesinin yanı sıra kadını, yapay olarak tanıtıp metaya indirgemesi ve tüketim çılgını bilinçsiz varlıklar olarak göstermesi ekseninde toplandığına vurgu yaptı.

Bu kapsamda 2015’te Barbie’nin ilk kez düz ayakkabı giydiğini aktaran Didin, “56 yıldır topuklu ayakkabı giyen Barbie’ye 2015’te ilk kez düz ayakkabılar giydirildi ve Barbie artık babet ya da spor ayakkabı giymeye başladı.” ifadesini kullandı.

Didin, aynı yıl Barbie’ye yeni reklam çalışması da yapıldığını belirterek, “Reklamın başlığı şuydu ‘Olasılıkları hayal et.’ Bu reklamda birçok genç kız yetişkinlerin mesleklerinde rol alıyor, öğretmen, takım koçu, veteriner oluyor ve reklamın sonunda genç kızların kendi aralarında Barbie ile oynadıkları gösteriliyor. Verilen mesaj şu, ‘Bir kız Barbie ile oynarken olabileceği her şeyi hayal eder.’ Bu anlamıyla her şey olabilirsiniz sloganıyla reklam sonlandırılıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Mattel’in 2020’de ilk kez engelli Barbie tasarladığının altını çizen Didin, “Bu kadar çok değişime rağmen feminist düşünürler hala Barbie’nin kat etmesi gereken çok yol olduğunu söylüyor.” şeklinde konuştu.

Didin, “Barbie, ‘Her şey olabilirsin’ diyor ama hala şişman olamazsın, çilli, kemerli burunlu, çarpık dişli olamazsın. O Barbielere baktığımızda minyon da olsalar hala çok güzeller, burunları hokka gibi, çilleri yok. O yüzden diyorlar ki ‘Bu her şey olabilirsiniz sloganları filan tamamen kapitalist amaçlarla çıkarılmış şeyler.’ Açıkçası ben de buna katılıyorum zaten aksi de şirketlerin doğasını reddetmek olacaktır.” görüşünü paylaştı.

‘Hamile erkek’ tasarımı!

Barbie’nin erkek versiyonu olarak tasarlanan Ken’in son günlerde sosyal medyada dolaşan hamile görüntülerine de dikkati çeken Didin, “Mattel firması hamile Ken üretecekleri iddiasını yalanladı ama eğer gerçekten böyle bir şey çıkarmak isteseydi kendi ayağına sıkmış olurdu çünkü bu kapitalist amaçlarına asla hizmet etmiyor. İnsanlar bu hamleden sonra Barbie’ye negatif tavırla yaklaşabilirdi çünkü o noktadan sonra firmanın siyasi ideolojiyi temsil ettiğini söyleyebilirdik.” ifadesini kullandı.

Didin, Ken ve Barbie ile oynayan özellikle kız çocuklarının kendi fizyolojik yapılarına uygun olan hamileliği bir erkekte görmesinin ciddi problemlere neden olabileceğine işaret ederek, “Ben bunun çocuklarda ciddi travmatik sonuçları olabileceğini düşünüyorum.” yorumunu yaptı.

Kişinin beden algısının, gerçekte nasıl göründüğü ile ilgili olmadığını vurgulayan Didin, “Beden algısı, subjektif bir değerlendirmedir. Gerçekle uyumlu olmak zorunda değildir. Beden algısı, kişinin ebeveynlerinin tutumlarından, erken yaş deneyimlerinden, duygular veya ruh halleri gibi içsel unsurlardan ve diğer faktörlerden etkilenmesine veya iyileşmesine tabidir.” dedi.

Didin, beden algısının çağa ve topluma göre değiştiğini ifade ederek, “Eski çağlarda tanrıçalar aşırı kilolu ve bu halleriyle beğeni toplarken, günümüzde kadınlar ince ve narin bedene özendiriliyor. Kilolarına dikkat edenlerin bedenlerini ve kendilerini sevdikleri, buna bağlı olarak da benlik saygılarının yüksek olduğu düşünülüyor. Olumlu algı kadınlar için ince bedene sahip olmakken erkekler için ise kaslı, sportmen vücut yapısı.” diye konuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *