İnançlarımızı gözden geçirmek zorundayız. Sağlamasını yapmak zorundayız. Babalarımızı üzerinde yürür bulduğumuz yolu tümüyle terkedelim veya tümüyle doğru kabul edelim demek yanlıştır. Bakarız bu yola doğru olanları alır, benimseriz. Eğrilerini ise terkederiz. Bu ise ancak tahkik ile mümkündür.
Ercümend Özkan
İslâm’da itikâdî konular yalnızca Kur’ân’dan edinilir. Peygambere isnad edilen rivayetlerin hiçbirinin (itikadla ilgili konularda) kabulü söz konusu değildir. Zaten bunlar Kur’ân’ın esprisine de aykırıdır. Mehdî, Mesih, Hızır gibi ölümsüzlüğe kavuştuğu ve gökyüzünden ineceği ile ilgili rivayetler İsrailiyyat cümlesindendirler. İtikada esas alınmaz. Kur’ân İsâ (as.)’nın tekrar geleceğini söylemiyor. Dikkat ediniz. Yahudilere yanılgılarını söylüyor ve İsâ’yı öldürdük diyenlere, ona benzer birini öldürdüklerini, İsâ’nın ise ref’inden bahsediyor. Ref’ edilmek öldürülmemek, ölmemek demek değildir. Ve gerçekten ne demek olduğunu da ancak Rabb’imiz Allah bilir. Kur’ân’da Peygambere hitaben “Biz, senden önce de kimseye ölümsüzlük vermedik” buyuran da Allah’tır. Bir başka ayette de “Bütün canlılar ölümü tadıcıdır.” (21/35) buyurulmaktadır.
Biz canlılardan herhangi birimizin ölmediği, ölmeyeceği diye bir şey yoktur. Şehitler için de, yani Allah yolunda öldürülenler için de “Onlar öldü demeyiniz” denmesi şu sebebledir. Müşrikler ve münafıklar Allah yolunda ölenler için “Onlar ölüp gittiler, yok olup gittiler. Ne oldu, işte yok olup gittiler” diye Müslümanları İslâm’dan şüpheye düşürmeye çalışıyorlardı. Gelen ayette böyle düşünen ve söyleyenlere itibar edilmemesi gerektiği vurgulanıyor ve bu yolda ölen veya öldürülenlerin sonlarının mükâfat olacağı belirtiliyordu. Yoksa sağdırlar, halen yaşıyorlar manasında değildir. Zira bütün canlılar Rabb’lerinden geldikleri gibi yine O’na vardırılacaklardır, Öyle değil mi? Hepimiz yeniden diriltilmeyecek miyiz, diriltileceğiz.
İnançlarımızı da gözden geçirmek zorundayız. Sağlamasını yapmak zorundayız. Babalarımızı üzerinde yürür bulduğumuz yolu tümüyle terkedelim veya tümüyle doğru kabul edelim demek yanlıştır. Bakarız bu yola doğru olanları alır, benimseriz. Eğrilerini ise terkederiz. Bu ise ancak tahkik ile mümkündür. Bildiklerimizin sağlamasını yapmak ise onları Kur’ân’a vurmakla mümkündür. Kur’ân’ı tutuyorlarsa alırız. Tutmuyorlarsa atarız. Kimseler kusura bakmasınlar, isterlerse de baksınlar. Yeter ki Rabb’imiz Allah kusurumuza bakmasın.
Sizler okudukça, araştırıp düşündükçe elbette bugününüzü arkanızda bırakacak ve daha ilerleyeceksiniz. Bunu yapanlar kazanacaktır. Zira her birimiz ayrı ayrı hesaba çekileceğiz. Hesabta beraat etmenin yolu ise Kur’ân yolunu tutmak, Resulullah’ı gereğince anlamaya ve yaşamaya çalışmaktan geçer. Biz başka yol bilmiyoruz doğru olarak. Bilen varsa beri gelsin, anlatsın dinleyelim.
Allah’a emanet olunuz. Hepinize selamlarımı yolluyorum.
(İktibas, Sayı 148, Mektuplara cevaplar)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *